Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2021/3454
Karar No: 2021/11337
Karar Tarihi: 13.10.2021

Danıştay 6. Daire 2021/3454 Esas 2021/11337 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/3454
Karar No : 2021/11337

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

2- MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) … Enerji Elektrik Üretim Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- ... 2- ...
3- ... 4- ...
5- ... 6- ...
7- ... 8- ...
9- ...

VEKİLLERİ : Av. ... , Av. ...

İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Artvin İli, Arhavi İlçesi, ... ve ... Dereleri üzerinde kurulması planlanan "Saka I-II Regülatörü ve HES (4,43 MWm / 4,34 MWe)" Projesi" hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değelendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen 06/06/2013 tarih ve ... sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu alanda yapılacak HES faaliyetlerinin toz, gürültü, patlatma etkileri, duraylılık ve şev stabilitesi, hafriyat depolama alanları için seçilen yer ve kapasite oranları, dere morfolojisinin ve su kalitesinin bozulması, yeraltı suları, arıcılık faaliyetleri, can suyu, kümülatif etki değerlendirmesi, proje alternatifleri, tarım faaliyetleri, ormancılık, erozyon, heyelan alanlarına yakınlık, taşkın, fauna ve flora (hassas türler) durumu başta olmak üzere, endemik bitki ve hayvan türlerinin bulunduğu bölgede yaşayan insan-hayvan-bitki ekosistemine kabul edilemez sınırlarda zarar vereceği, proje sahasının doğal yaşam için özel bir alan olması ve bölgeye özgü endemik bitki ve hayvan türlerinin proje sahası ve çevresinde yaygın olarak bulunduğu dikkate alındığında, yürütülecek çalışmaların tarım arazileri, su kaynakları, orman alanları, yerleşim yerleri, çevredeki bitki örtüsü ve doğal yaşam dikkate alındığında, çevre üzerindeki olumsuz etkilerin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olmadığı, nihai ÇED raporunun ihtiva ettiği taahhütler ile tespitlerin, alanı temsilden uzak ve yetersiz olduğu, öte yandan, Saka I-II Regülatörü ve HES projesine ait; regülatörler, su çevirme yapıları ve derivasyon hatları, balık geçitleri, çökeltim havuzları, iletim hatları, santral binaları ve enerji iletimi ile ilgili tesisler, şantiye alanları ve kazı fazlası malzeme depolama sahaları gibi tüm ünitelerin, ... ve ... gibi farklı dereler üzerinde olmasına ve bu derelerin farklı alt havzalarda yer almasına karşın, reliyef özellikleri ile klimatik-edafik-biyotik değerlendirmeleri ayrı ayrı yapılması gereken projenin aynı ÇED sürecine tabi tutulmasının, projenin yürütülmesini, teknik ve idaresel denetimini zora sokacağı, bu durumun ise, gerek idarenin, gerekse de projeyi icra eden şirketin çevresel hassasiyet ve duyarlılığının zamanla azalmasına yol açarak, bölgeye özgü endemik bitki ve hayvan türlerinin yaşam alanlarını tehlikeye atacağı anlaşıldığından, dava konusu "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararında hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : 1- Davalı tarafından, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği; hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediği, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2- Davalı yanında müdahil tarafından, dava konusu işlemin ilanının eksiksiz ve süresinde tamamlandığı, 17/02/2021 tarihinde davacılar ... ve ... tarafından verilen 17/02/2021 tarihli dilekçelerde de bu durumun beyan olunduğu, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, davacılardan bir kısmını dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik araştırma ve inceleme sonucu hazırlandığı, bu nedenle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ... 'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Üye ... 'in 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin (i) bendi uyarınca Dairemizce ek bilirkişi raporu alınması ve bunun sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin azlık oyuna karşın, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinin yeterli olmaması nedeniyle maddi olay yeterince açıklığa kavuşturulmadığından, bu aşamada temyiz isteminin esasının görüşülemeyeceği sonucuna varılarak, gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Artvin İli, Arhavi İlçesi, ... ve ... Dereleri üzerinde kurulması planlanan "Saka I-II Regülatörü ve HES (4,43 MWm / 4,34 MWe)" Projesi" hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değelendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce 06/06/2013 tarih ve ... sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT ve HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1-Temyize konu İdare Mahkemesi kararının davacılardan ...'a ilişkin kısmında;
2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 10. maddesinde, "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez..." hükmüne yer verilmiştir.
25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 4. maddesinde; ''Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun saptanması üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmıştır. Aynı Yönetmeliğin 6. maddesinde ise; "(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler için ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum ve kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdiklere taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelere hiçbir teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.'' hükmüne; 7. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin; a) EK-I'de yer alan projelere b) “ÇED Gereklidir" kararı verilen projelere, c) EK-2'de yer alan projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesi halinde, mevcut projenin kapasitesi ile kapasite artışı toplamı EK-1'de belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ç) ÇED Olumlu kararı verilmiş projelerde yapılacak kapasite artışı veya kapasite artışları toplamı EK-1'de yer alan eşik değerler ve üzerinde olan projelere, d) Bu Yönetmelik kapsamında yer alan ve eşik değeri olan fakat eşik değer altında kaldığından Yönetmelik kapsamı dışında kalan projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışı toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi EK-1'de belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ÇED Raporu hazırlanması zorunludur." hükmüne, Ek-III bölümünde; Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatı ile Çevresel Etki Değerlendirmesi Özel Formatının ihtiva etmesi gereken hususlar düzenlenmiş; "Bölüm I: Projenin tanımı ve özellikleri; Proje konusu yatırımın tanımı, özellikleri, ömrü, hizmet maksatları, önem ve gerekliliği ile projenin yer ve teknoloji alternatifleri, proje için seçilen yerin koordinatları, Bölüm II: Proje Yeri ve Etki Alanının Mevcut Çevresel Özellikleri; proje alanının ve önerilen proje nedeniyle etkilenmesi muhtemel olan çevrenin; nüfus, fauna, flora, jeolojik ve hidrojeolojik özellikler, doğal afet durumu, toprak, su, hava, atmosferik koşullar, iklimsel faktörler, mülkiyet durumu, mimari ve arkeolojik miras, peyzaj özellikleri, arazi kullanım durumu, hassasiyet derecesi (Ek-5'deki Duyarlı Yöreler Listesi de dikkate alınarak) benzeri özellikler, Bölüm III: Projenin İnşaat ve İşletme Aşamasında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler; a) Çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi, b) Sera gazı emisyonların belirlenmesi ve iklim değişikliğine etkileri, c) Projenin çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin azaltılması için alınacak önlemler, ç) İzleme planı (inşaat dönemi), Bölüm IV: Halkın Katılımı" şeklinde düzenlemeler yer almıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren haller" başlıklı 266. maddesi, "(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez." hükmünü; "Bilirkişi sayısının belirlenmesi" başlıklı 267. maddesi, "(1) Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür." hükmünü; aynı Kanunun "Bilirkişi açıklamalarının tespiti ve rapor" başlıklı 279. maddesinin 2. fıkrası ise, "(2) Raporda, tarafların ad ve soyadları, bilirkişinin görevlendirildiği hususlar, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa, bunun sebebi, düzenlenme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarının bulunması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi, oy ve görüşünü ayrı bir rapor hâlinde de mahkemeye sunabilir..." hükmünü içermektedir.
Çevresel etki değerlendirmesi; gerçekleştirilmesi planlanan projenin, çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin belirlenerek değerlendirilmesi amacıyla yapıldığından, ÇED sürecinde verilen kararların iptali istemiyle açılacak davalarda, yukarıda belirtilen Yönetmeliğin Ek III. maddesindeki unsurlar yönünden, ÇED kararlarının bir bütün olarak çevresel etkilerinin irdelenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta; davalı ve davalı yanında müdahil tarafından verilen temyiz dilekçelerinde, davacılardan ...'ın dava açma ehliyetinin bulunmadığı ve dava konusu işlemin ilanının eksiksiz ve süresinde tamamlandığı, dolayısıyla davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğine yönelik itirazların, davacılardan ... bakımından geçerli olmadığı; zira UYAP ortamında anılan davacıya ait malvarlığı ve nüfus kayıtlarının incelenmesinden; davacının Artvin İli, Arhavi İlçesi, Kestanealan Köyünde ikamet ettiği ve anılan köyde taşınmaz maliki olduğu, davalı tarafından verilen ve 03/07/2019 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren dilekçede, dava konusu projenin ÇED alanının ... Köyü'nü kapsamadığının beyan edildiği görülmekte ise de; nihai ÇED raporunun "Proje Kapsamında Etkilenecek Alanın Belirlenmesi ve Bu Alan İçindeki Mevcut Çevresel Özelliklerin Açıklanması" başlıklı kısmında, proje alan sınırlarından 1'er km uzaklıkta ve 6 x 6,5 km alanın, tesis inceleme alanı olarak seçildiğinin belirtildiği ve buna ilişkin topoğrafik haritanın (Ek-2) incelenmesinden Kestanealan Köyü'nün proje etki alanı içerisinde kaldığının görüldüğü, anılan köyde usule uygun biçimde ilan yapıldığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı da dikkate alındığında, anılan davacı yönünden davanın esasının incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Uyuşmazlığın çözümü için İdare Mahkemesince, İnşaat Yüksek Mühendisi (Hidrolog) Prof. Dr. ... , Biyolog Prof Dr. ... , Jeoloji Yüksek Mühendisi Doç Dr. ... , Orman Yüksek Mühendisi Doç Dr. ... , Harita Yüksek Mühendisi Dr. Öğr. Üyesi ... , Çevre Yüksek Mühendisi Hikmet Tarakci ve Ziraat Mühendisi ... oluşan bilirkişi heyetine mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, hazırlanan bilirkişi raporunda özetle;
- Projenin harita ve jeoloji mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; proje kapsamında planlanan Saka I-II HES projesinin bulunduğu alanda ve çevresinde yakın eski (fosil = paleo) heyelan alanları bulunduğu, proje alanına en yakın heyelanlı bölgenin Saka-II santral binasının 70 m güneybatısında yer aldığı, diğer eski heyelan bölgelerinin ise Saka-I Regülatörünün 3 km kuzeybatısında, Saka-I santral binasının 800 m kuzeydoğusunda ve Saka-II Regülatörünün 1,8 km kuzeybatısında yer aldığı; Saka-II santral yerine 70 m mesafede yer alan eski heyelan bölgesinden nihai ÇED raporunda bahsedilmemesinin ve Saka-II santral yerindeki şevlere ait duraylılık analizlerinin kesin proje aşamasında yapılacak olmasına bağlı tutulması ve bu hususa nihai ÇED raporunda yer verilmemesinin eksiklik olarak değerlendirildiği; Saka I-II HES projesine ait nihai ÇED raporunda jeolojik-jeoteknik etüt raporu bulunmadığı, söz konusu jeolojik-jeoteknik raporunun kati proje aşamasında yapılacak olmasının önemli bir eksiklik olduğu; patlatma çalışmaları kapsamında oluşacak teorik hesaplamalara dayalı titreşim hızının 400 metreden sonra 5mm/s’lik sınır değerin altına indiği (50 m için 141,43 m/s ve 100 m için 46,66 m/s), orta şiddette etki zonunun 50-100 m arasında olduğu, açık alanlarda yapılacak atımlarda etki mesafesinin 230 m olarak belirlendiği göz önünü alındığında, Saka II santral yerine yaklaşık 70 m mesafede bulunan eski heyelan alanının, santral yerinde yapılması muhtemel patlatma çalışmalarından etkilenip etkilenmeyeceği konusunda ÇED raporunda herhangi bir değerlendirme yapılmamasının da patlatma faaliyetleri özelinde ÇED raporunun ciddi bir eksikliği olduğu,
- Projenin ziraat mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; proje kapsamında kullanılacak tarım alanlarının tarım dışı amaçla kullanılması için 403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümleri gereğince ‘Toprak Koruma Projesi"nin hazırlanmadığı, ÇED raporunun orman örtüsünün tahrip edilmesi ve buna bağlı olarak toprağın su tutma kapasitesinin azalması, dere yataklarındaki riparian vejetasyon olmak üzere cebri boru güzergâhının ve iletim hatlarının inşası sırasında orman alanları ve bitki örtüsünde, ayrıca amfibi türlerinin habitatlarında meydana gelebilecek tahribatlar ve canlı yaşamının sürdürülebilirliği ile ilgili yeterliliği konularında ÇED raporunda yer alan bilgilerin bilimsel ve teknik açıdan yeterli olmadığı; ÇED dosyasında inşaat ve taşıma çalışmaları sırasında oluşacak tozun, bitkiler, orman yapısı ve arıcılık faaliyetleri ile ilgili olumsuz etkileri ve alınacak önlemler yönünden eksiklikler içerdiği;
- Projenin biyoloji disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; proje bölgesinde bulunan balıkların akarsuyun kaynağına gidip gelmelerini sağlamak ve sucul ortamdaki doğal dengenin bozulmaması için proje kapsamında balık geçidi yapılacağı, bakım ve işlerliğin sağlanacağının ÇED dosyasında belirtildiği, ancak regülatör yapısı içerisinde inşa edilecek olan balık geçitlerinin morfolojik özelliklere ve balık türlerine göre boyutlarının, plan ve kesitlerinin oluşturulmadığı, konunun alansal değerlendirme ve projelendirme yapılmadan geniş bir literatür bilgilendirmesi şeklinde irdelendiği; projenin hali hazırda inşaat sürecinin faaliyete geçmediği, inşaat ve faaliyet sürecinde çevrede geri dönüşü olmayan tahribatlara neden olabileceği, bu tahribatlardan ötürü de bitki ve hayvan yaşamının olumsuz yönde etkileneceği; alanın doğal yaşam için oldukça özel bir alan olduğu ve bölgeye özgü endemik bitki ve hayvan türlerinin bulunduğu, çeşitli nedenlerden dolayı bunların doğal yaşam alanlarının oldukça daraldığı; floristik ve faunistik değerlendirmenin genel bir değerlendirme olduğu, önemli bitki ve hayvan türlerine nihai ÇED raporunda yer verilmediği ve anılan raporun genellikle literatüre dayalı olduğu; faaliyet alanının özel koruma bölgesinde yer aldığı, endemik ve nesli tehlike altındaki bitki ile hayvan türleri için özel koruma önlemleri, gen kaynaklarının korunmasına yönelik önlemler alınması gerektiği;
- Projenin orman mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; alanda yapılması planlanan parçalamalı açık alan patlatma çalışmalarının patlatmanın yapılacağı yerlerdeki ağaçlarda yaralanma ve tepe kopmalarına sebep olabileceği; bu yaralanmalara bağlı olarak böcek zararı olma riskinin artacağı ve verimli orman alanlarının yapılacak olan tesisten olumsuz anlamda etkilenebileceği; proje alanı eğim derecesi ve toprak yapısı itibari ile toprak muhafaza karakteri taşıdığından alanda erozyon riski tehlikesi bulunduğu, erozyonla mücadele açısından (idari, kültürel ve mekanik) tedbirlerle ilgili ‘Geçici Erozyon Kontrolü’ başlığıyla alanı temsil etmeyen genel literatür bilgisi dışında ÇED raporunda teorik ve alansal çalışmaya dayalı pratik bir çalışmanın bulunmadığı, tesisinin yapılması durumunda bu işlemden dolayı su ve toprak rejiminin zarar görme durumunun bulunduğu; meşcere haritası ve arazide yapılan incelemelere göre dava konusu alan çevresinde bitki örtüsü yönünden tehlike altında veya korunması gereken orman ağacı türü olmamakla beraber yakın çevresinde verimli orman alanları bulunmakta olduğu, ÇED raporuna göre alanda kesilecek ağaç miktarının 438,460 m3 olarak belirtilmesine rağmen kesilecek yaklaşık ağaç sayısının belirtilmediği,
- Projenin çevre ve inşaat mühendisliği disiplinleri açısından değerlendirilmesi sonucunda;
Dava konusu Saka I-II Regülatörü ve HES Projesi için hazırlanan nihai ÇED raporu ve eklerinin, tesisin uygulamaya geçirilmesi inşaat ve işletme aşamasında oluşabilecek çevresel riskleri göz önüne alacak şekilde hazırlanmaya çalışıldığı, ancak teorik değerlendirmelerle uygulamalar arasındaki çevresel olumsuzlukların örtüşmediği; depolama alanlarının ve şantiye alanının dere yatakları kenarında yapılmamasının ilgili kurumların şartlı görüşlerine dayanılarak bile olsa özellikle dere yatakları açısından uygun olmadığı, hafriyat alanlarında oluşacak suların drenajı konusunda bu yapımların alternatif yöntemlerle karşılaştırmalı olarak olası yer (lokasyon) ve boyutlandırılmaları ile ilgili ÇED raporunda yeterli ve bilimsel düzeyde bilginin yer almadığı; depolama alanlarının yer ve kapasiteleri yönüyle inşaat aşamasında arazi yapısı, iklim şartları, heyelan, sel, taşkın vb. afetler dikkate alındığında ÇED dosyasında belirtilen önlemlerle sucul fauna yaşamını ve yaşam ortamındaki su kalitesini olumsuz etkileyeceği, dere yatağı ile yan kollarında sürekli bulanıklığa yol açabilen durumlara, erozyon ve yığın akmalarına neden olabileceğinin öngörüldüğü, faaliyetin imalat aşamalarında ağır iş makinalarının hareketi ve kontrolsüz yarma işlemleri sonucu şev stabilitesinin bozulacağı bölgelerde özellikle regülatör ve iletim hattında gabiyon, taş duvar veya istinat duvarı örülmesine veya benzer istinat yapılarına yönelik ne tür önlemlerin alınması gerektiğinin, en kötü hava şartlarında inşaat faaliyetlerinden kaynaklanan trafik yoğunluğuna cevap verebilmek için ne tür inşaat mühendisliği tekniklerinin uygulanacağının ve olası bu uygulamaların öngörüldüğü yerlerin konumlarının ve boyutlarının da (istinat duvarları, drenaj kanalları, erozyon alanlarında asfalt ve taş blokaj uygulamaları vb.) ÇED dosyasında yer almadığı; inşaat esnasında kaynaklanacak toz oluşumunun stomaların kapanması sonucu tarımsal faaliyetler ve ormancılık ile arıcılık ve bölgede bulunan arı kovanlarının proje elemanlarına olan mesafeleri ve etkilenme durumları yönünden değerlendirilmemiş olmasının canlı hayatı açısından ciddi bir eksiklik olduğu, proje alanının floristik yapısı dikkate alındığında bu etkilerin spreyleme ve savurma yapmama gibi yöntemlerle azaltılabilse de kabul edilebilir sınırlarda olmasının mümkün olmayacağı; proje kapsamında oluşacak katı ve sıvı atıkların miktar ve kirlilik konsantrasyonları yönünden ilgili yönetmeliklerin uygulanmasıyla çevresel yönden bir sorun oluşturmayacağı; Saka I-II Regülatörü ve HES projesi dâhilinde yapılacak olan tesislerin ortalama debi değerlerini tespit etmek için proje alanı civarındaki Akım Gözlem İstasyonlarının (AGİ) incelendiği, DSİ’nin 22-49 No’lu Kapistre Deresi-Başköy AGİ kayıtlarının Saka Regülatörü ve HES Projesi’nin su temininde kullanılmasının uygun görüldüğü; Saka Regülatörü ve HES projesi dahilindeki tesislerin günlük ortalama debilerinin hesaplamada kullanılacak olan DSİ 22-49 Kapistre Çayı-Başköy AGİ’nin 1978-2003 yıllarına ait (1989, 1990, 1996, 1997, 1998 yıllar eksik) 20 yıllık günlük ortalama akım kayıtlarının var olduğu, eksik olan yılların akımlarını tamamlamak için çevredeki AGİ’lerin incelendiği ve DSİ 22-72 Arılı Deresi-Arılı AGİ ile korelasyon yapılarak tamamlandığı; Artvin İl Özel İdaresi Sağlık, Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü tarafından proje sahasında yapılan inceleme sonucunda bölgede idare tarafından ve çiftçiler tarafından inşa edilmiş sulama tesislerinin olmadığının tespit edildiği, ileride yapılacak sulama tesisi olması halinde ihtiyaç duyulacak sulama suyunun mansaba bırakılacak olan suya ekleneceği; proje alanı için ‘Su Kullanım Hakları Planlama Raporu’nun hazırlandığı ve DSİ 26. Bölge Müdürlüğü’ne onaylatıldığı, Kapistre Deresi’nin ... Deresi ve ... Deresi kollarını besleyen kaynakların bölgedeki yerleşim yerlerinin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşıladığı, hali hazırda talep edilen suyun mansap kısmında 0,78 L/s olacağı, bu durum dikkate alınarak talep edilen bu miktarın ilave olarak doğal hayatın devamı için mansaba bırakılacak su miktarına ekleneceği; yapılan arazi etüdünde Saka I Regülatörü ile HES binası arasında kalan sahada, Kozluca Mahallesi’nin mansabında atıl durumda olan 1 adet balık çiftliği görüldüğü, ilgili kamu kuruluşu olan Artvin İl Tarım Müdürlüğü’nün vermiş olduğu yazılı görüşe göre proje sahasında su kullanım hakkına sahip izinlendirilmiş herhangi bir balık çiftliği bulunmamakta olup, su tahsisi yapılmadığı, ancak mevcut balık çiftliğinin onarılıp gerekli işlemlerini tamamlayarak faaliyete geçmesi durumunda gerekecek 30 L/s su miktarının Regülatör-I’den mansaba bırakılacağı; ayrıca, proje sahasının bulunduğu bölgede faal durumda olmayan değirmenler bulunduğu, bu değirmenlerin çalıştırılması durumunda da gerekli olacak 80 L/s suyun değirmenlerin çalıştırılacağı dönemlerde regülatörlerden mansaba bırakılacağı; ÇED dosyasında yer alan Ekosistem Değerlendirme Raporundan (EDR) optimum çevresel akış (can suyu) hesabında Islak Çevre, ayrıca Baz Akım-En Düşük Akım, Debi Süreklilik Eğrisi ve Yedi Günlük Düşük Akım yöntemlerinin kullanıldığı ve nehre bırakılması gereken aylık bazda can suyu miktarı ve nehirde kullanılması gerekli olan su miktarlarının bu yöntemlerle hesaplanan verilerle belirlendiği, ancak proje kapsamında çevresel/ekosistem su ihtiyacı belirlenmesinde Islak Çevre Yönteminin baz alındığı ve optimum çevresel akış (can suyu) miktarlarının belirlendiği; Hidrolojik Değerlendirme Raporundaki hesaplamalar sonucunda Saka-I Regülatör yerindeki derinliğin minimum 25,6 cm; Saka-II Regülatör yerindeki derinliğin ise minimum 25,7 cm olacağı; dava konusu proje kapsamındaki ..., ..., ... , ... Derelerinde olduğu gibi akarsuların yatak genişlikleri morfolojik olarak farklılıklar gösterdiği, bu nedenle işletme sırasında sucul ve ilgili yaşam türleri açısından en olumsuz koşulların oluşacağı en geniş akarsu enkesitlerinin seçilmesi, seçilen bu en kesitlerle ilgili akarsu yatağı boyunca işletme sırasında su derinliğinin ve akım hızının en düşük olacağı, zamansal debi değişimlerine bağlı olarak riperiyen zon değişiminin en fazla olacağı koşulların temsil edilmesi gerektiği, bu yaklaşımın seçilen en kesitte işletme sırasında bilimsel veriler temelinde kabul edilebilir (sürdürülebilir) ekosistem koşullarının oluşması durumunda akarsuyun diğer bölümlerinde çok daha olumlu koşulların oluşacağı anlamına geldiği; ÇED dosyasında koordinatları belirtilmeyen nokta ve/veya noktalarda eşel parametre yönünden ıslak çevre ve debi ilişkisini gösteren regresyon oranının düşüklüğü (R2=0,73) teorik anlamda hesaplamaların alanı temsil etmediğini düşündürdüğü; kaldı ki bu regresyon oranı ve ıslak çevre değerlerinin ... ve ... Dereleri üzerinde AGİ bulunmadığı için komşu havza içindeki Ballı Dere üzerinde bulunan 22-89 No’lu AGİ’ye ait eşel en kesit parametreleri olduğu, bu şekilde ÇED dosyasında yer alanlar dışındaki ıslak çevre değerlerinin ve kırılma noktasının yanlış/eksik/hatalı belirlenmesi, ardından tüm matematik modelin uygulamadaki geçerliliğini ortadan kaldırdığı; öyle ki bu hesaplamalara dayanarak EDR’da Islak Çevre metoduna göre Saka-I Regülatörü için Ocak ayında 0,07 m3/s yani 70 L/s’lik bir çevresel akış miktarının 24,84 cm’lik bir su yüksekliği oluşturabilmesi kendi içerisinde sorgulanması gereken bir morfolojik durumken, ÇED raporuna göre en küçük enkesitte ((7,8-2*0,2484) m* 0,2484 m) bile bu debi değerinin (80 L/s) denklem gereğince 0,041 m/s’lik bir akım hızı oluşturacağı; benzer durumun Saka-II Regülatörü için Ocak ayında 0,08 m3/s yani 80 L/s’lik bir çevresel akış miktarı ve 24,89 cm’lik bir su yüksekliğinde oluşabilecek akım hızı (0,047 m/s) için de geçerli olduğu; her iki regülatördeki diğer tüm kesitlerde ise bu su hızlarından daha düşük su hızları elde edileceği; proje alanında yaşayan sucul canlılar başta alabalıkgiller yönünden teorik olarak hesaplanan bu can suyu değerlerinin kritik en kesitler açısından sağlanması mümkün olmayan su derinlikleri yönünden yeterli olmayacağı, ÇED dosyasında yer alan bu teorik su derinliklerine göre ise en dar (küçük) kesitlerde bile minimum akış hızlarının sağlanamamasının benzer değerlendirmeleri akım hızları açısından yapmayı da gerekli kıldığı, bu can suyu miktarların özellikle Temmuz-Mart ayları arasında doğal dengeyi kabul edilemez ve geri dönülemez ölçülerde olumsuz etkileyeceği ve artan sıcaklık dönemlerinde çözünmüş oksijen konsantrasyonunun azalması ile sucul ekosistemde telafisi mümkün olmayacak sonuçlar doğuracağı; sınırlı sayıda ve güncel olmayan (2010’a kadar) verilerle, yakın bölgelerdeki AGİ’ler (Arılı AGİ) üzerinden elde edilen verilerin korelasyonu ile oluşturulmuş sayısal değerlerin bu tür yüzeysel sularda gelecekteki debi değerlerini temsil edemeyeceği, ayrıca bu debi değerlerinin optimum çevresel akış (can suyu) yöntemlerine uygulanması sırasındaki komşu havza (Ballı Dere) verilerinin kullanılması ile de elde edilen teorik can suyu değerlerinin işletme aşamasında ekosistemin sürdürebilirliği için yeterli olamayacağı, ÇED dosyasının bu yönüyle ciddi eksiklikler içerdiği; ayrıca çevresel akış-can suyu hesabında havzanın genel durumu (havza akımları, yağış-akış ilişkisi, doğal akımlı debi süreklilik eğrileri, ekolojik potansiyel, varsa ulusal ve uluslar arası mevzuatla korunan balık türleri ve muhtemel ihtiyaçları, çevirme yapıları ve santral arasında kalan dere yatağına karışan ve sürekli akıma sahip yan kollar arasındaki ilişkiler, savaklanan sular ve periyotları vb.) yönünden reliyef özellikleri ve klimatik-edafik-biyotik değerlendirmelerin alansal bazda uzun süreli çalışmalara dayalı olmayan teorik bilgilere dayandığı ve alanı temsil etmediği; proje alanının su alma yapılarının projelendirilmesinde taşkın potansiyeli ve bu potansiyelin belirlenmesi yöntemlerinden Bölgesel Taşkın Frekans Analizi, sentetik yöntemlerden DSİ Sentetik ve Mockus yöntemlerinin ÇED dosyasında yer aldığı, ancak gerekli toprak koruma tedbirlerinin alınması, dikine ve enine eğimlerde gerektiğinde drenaj kanalları oluşturulması ifadeleri dışında, mevcut dere yatağı taşkın riski açısından güvenli kesitin oluşturulması ve olası taşkın riskine karşı önlemler ile ilgili ‘güvenli kesitin oluşturulması’ hakkında bir çalışma yapılmadığı; teorik yeraltı suyu değerlendirmelerinin dışında ÇED dosyasında kaynakların jeolojik olarak uyumsuzlukların olduğu bölgelerde ve düşük kotlarda yeraltı suyu boşalımlarıyla olan ilişkilerinin nasıl olduğunun ve bölgedeki kaynakların kurak sezondaki durumları ile ilgili araştırmaların yer almadığı, ayrıca patlatmalar sonucunda yeraltı sularının yer (derinlik-kalınlık-mesafe), yön, kalite ve miktarını etkileyerek su kullanım hakları yönünden ciddi sorunlar meydana getirebileceği bilinmesine rağmen hidrojeolojik olarak jeolojik birimlerin akifer oluşturma potansiyeli ile ilgili bu birimler içindeki akifer özelliklerinin kimyasal kompozisyonlarının, alterasyon ve tektonizmanın yol açtığı çatlaklı sistemden kaynaklı düzensizlik durumlarının ne olduğunun, proje alanı ve içinde bulunduğu bölgeye ait hidrojeolojik özelliklerin (gözenek durumu, hidrolik iletkenlik, yeraltı suyu beslenimi, çatlak durumu, süzülme ve yüzey akışı vb.) belirlenmediği; sondaj ve araştırma kuyusu açılmadan teorik bilgilere ve gözleme dayalı değerlendirmelerin özellikle patlatmalar ve iletim hattı (tünel) inşası sırasında yer altı sularının yer, yön, kalite ve miktarını etkileyerek su kullanım hakları ve hidrolojik çevrim yönünden ciddi sorunlar meydana getirebileceği, bu şekli ile ÇED dosyasındaki yeraltı suları ile ilgili değerlendirmelerin bilimsel düzeyde proje alanını temsil açısından yeterli ve kabul edilebilir düzeyde olmadığı; projede yer alan verilerin ya güncel olmayan alanı temsilden uzak ya da teorik değerlendirmelere dayalı olduğu, projenin işletileceği 50 yıl boyunca ekosistemde meydana getireceği etkilerin incelenmesi ve bugünkü mevcut şartlardan farkının ortaya çıkartılması ve önlemlerin oluşturulması noktasında çevresel etki değerlendirme çalışmalarının proje alternatifleri yönünden faaliyet alanına özgü lokal endemik bitki ve hayvan türlerinin mevcudiyeti, özellikle sucul canlıların ve hassas türlerin yaşamlarını sürdürebilmesi, proje alternatiflerinin enerji üretimi ile proje alanının sahip olduğu sürdürülebilir ekosistem bütünlüğünün geri dönülemez ölçüde bozulması yönleriyle de yeterince irdelenmediği; yapılan incelemelerin ÇED raporunun patlatma ve toz etkileri yönünden arıcılık faaliyetleri açısından bu faaliyet noktalarının teorik yönden bile hesaplamalarda dikkate alınmadığını, alınacak önlemlerin bu üretim alanları açısından değerlendirilmediğini gösterdiği, dava konusu ÇED dosyasının sosyal etki anlamında arıcılık faaliyetleri üzerindeki olumsuz etkileri irdelememe ve çözüm önerileri getirmeme yönleriyle de eksiklikler içerdiği; Saka I-II Regülatörü ve HES Projesi ile ilgili tüm bu mühendislik değerlendirmelere ek olarak “Çevresel Etki Değerlendirmesi” kapsamında en önemli eksikliğin ve teknik anlamda kabul edilemez noktanın Saka I-II Regülatörü ve HES projesi kapsamında; regülatörler, su çevirme yapıları ve derivasyon hatları, balık geçitleri, çökeltim havuzları, iletim hatları, santral binaları ve enerji iletimi ile ilgili tesisler, şantiye alanları ve kazı fazlası malzeme depolama sahaları gibi tüm ünitelerin ve yardımcı ünitelerin ... ve ... gibi farklı dereler üzerinde ve çevresinde olmasına, bu derelerin farklı alt havzalarda yer almasına, reliyef özellikleri ve klimatik-edafik-biyotik değerlendirmelerin ayrı ayrı yapılmasının gerekliliğine rağmen aynı yüklenici tarafından yapılacak olmaları dışında kümülatif etki değerlendirmesi hariç hiçbir ortak yönü olmayan bu iki projenin aynı ÇED sürecine tabi tutulup, bir arada değerlendirilmesi olduğu, tüm proje üniteleri farklı derelerde olan Saka-I ve Saka II projelerinin çevresel etki değerlendirmelerinin ayrı ayrı yapılması gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta hükme esas alınan bilirkişi raporunun jeoloji mühendisliği disiplini açısından değerlendirme yapılan kısmında; Saka-II santral yerine 70 m mesafede yer alan eski heyelan bölgesinden nihai ÇED raporunda bahsedilmemesinin ve Saka-II santral yerindeki şevlere ait duraylılık analizlerinin kesin proje aşamasında yapılacak olmasına bağlı tutulması ve bu hususa nihai ÇED raporunda yer verilmemesinin bir eksiklik olarak değerlendirildiği; Saka I-II HES projesine ait nihai ÇED raporunda jeolojik-jeoteknik etüt raporu bulunmadığı, söz konusu jeolojik-jeoteknik raporunun kati proje aşamasında yapılacak olmasının önemli bir eksiklik olduğu, Saka II santral yerine yaklaşık 70 m mesafede bulunan eski heyelan alanının, santral yerinde yapılması muhtemel patlatma çalışmalarından etkilenip etkilenmeyeceği konusunda ÇED raporunda herhangi bir değerlendirme yapılmamasının da patlatma faaliyetleri özelinde ÇED raporunun ciddi bir eksikliği olduğu yönünde değerlendirmeler yapıldığı; buna karşın davalı yanında müdahil tarafından verilen temyiz dilekçesi ekinde sunulan ve proje sahasının jeolojik açıdan incelenmesine yönelik Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. ... 'a hazırlatılan raporda, eski (fosil) heyelanların aktif olmadığı ve daha önceki yıllarda olup biten ve durağan hale gelen heyelanları ifade ettiği, nihai ÇED raporunun 155. sayfasında "Olabilecek heyelanlara karşı alınacak önlemler" başlığı altında önlemlere yer verildiği, şev duyarlılığı ve jeolojik - jeoteknik etüt raporunun kesin proje kapsamında hazırlatılacağının taahhüt edildiği, öte yandan uygulama projesi kapsamında patlatmasız kazıların yapılmasının da mümkün olduğu, patlatmalı kazı yapılması durumunda Saka II santral binasına 70 m mesafedeki fosil (eski) heyelan kütlesinin duraylılığının deneysel ve sayısal yöntemler kullanılarak ayrıntılı olarak incelendiği, incelemeler sonucunda patlatma olması ve yağış etkisinin artması durumunda fosil heyalan kütlesinde tekrar kayma meydana gelmeyeceği, dava konusu projelerin fosil heyelan alanı dışında kaldığı ve heyelana olumsuz etkisinin olmayacağı yolunda görüş bildirildiği; öte yandan; 16/02/2020 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren ve davalı yanında müdahil şirketçe verilen dilekçe ekinde sunulan Artvin Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 05/02/2020 tarih ve ... sayılı "İmar planına esas jeolojik jeoteknik etüt raporları" konulu yazısında, dava konusu proje kapsamında verilmesi taahhüt edilen jeoteknik etüt raporunun 05/02/2020 tarihinde Komisyonca onaylandığı bilgisine yer verildiği; hükme esas alınan bilirkişi raporunun biyoloji disiplini açısından değerlendirmelerine ilişkin davalı yanında müdahil tarafından verilen temyiz dilekçesi ekinde sunulan ve projenin flora - fauna ve sucul yaşam açısından incelenmesine yönelik Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. ... , Prof. Dr. ... ve Dr. Öğr. Üyesi ... 'e hazırlatılan raporda, nihai ÇED raporu ekinde yer alan "ekosistem değerlendirme raporu"nda proje alanı ve çevresinin florasının arazi çalışmalarına dayalı olarak belirlendiği, "ekolojik peyzaj değerlendirme raporu"nda ise ekosistemlerde meydana gelecek deformasyonun giderilmesi için inşaat öncevi ve sonrası çalışmaların ayrıntıları ile ortaya konulduğu fauna açısından nihai ÇED raporunda türlerin zarar görmesini engelleyecek tedbirlerin önerildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda balık geçitleri ile ilgili detaylı bilgi verilmediği belirtilmekte ise de, nihai ÇED raporunun ekinde yer alan hidrobiyolojik değerlendirmenin balık geçidi ile ilgili yeterli bilgi ihtiva ettiği; hükme esas alınan bilirkişi raporunun ziraat mühendisliği ve inşaat mühendisliği (hidroloji) disiplini açısından değerlendirmelerine ilişkin davalı yanında müdahil tarafından verilen temyiz dilekçesi ekinde sunulan ve projenin hidrolik ve hidrolojik açısından incelenmesine yönelik Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. ... 'a hazırlatılan raporda, bilirkişi raporunun 19. sayfasında yer alan ve cansuyu miktarının ekolojik dengenin ve canlı yaşamının sürdürülebilir olmayacağına ilişkin değerlendirme ile ilgili olarak cansuyu miktarının zorunlu olmadığı halde son 10 yıldaki debinin %10'undan daha büyük olduğu için arttırıldığı; bilirkişi raporunda yeraltı suları ile ilgili değerlendirmelerin bilimsel düzeyde proje alanını temsil açısından yeterli düzeyde olmadığı yolunda görüş bildirilmiş ise de; proje alan ve civarındaki akiferlerin yeterli kalınlığa sahip olmaması ve yeraltı suyu bakımından verimsiz olması nedeniyle bölgede yeraltı suyundan yararlanılmadığı, bu nedenle ÇED raporunun yeraltı suyu konusuna yeteri kadar yer verdiğinin kabul edilmesi gerektiği; projedeki en önemli eksiklik olarak farklı dereler üzerindeki iki projenin aynı ÇED sürecine tabi kılınmasının yerinde olmadığı yolundaki bilirkişi görüşü ile ilgili olarak ise, DSİ Hidroelektrik Enerji Dairesi Başkanlığının 07/11/2012 tarih ve ... sayılı yazısı uyarınca tek proje olarak devam ettirildiği, bu durumun şirketin değil DSİ'nin tercihi olduğu; bilirkişi raporunun ziraat mühendisliği ve çevre mühendisliği disiplinleri açısından değerlendirmelerine ilişkin kısmında ise, toz yayılımı esnasındaki toz oluşumunun ormancılık, arıcılık ve bölgedeki arı kovanlarına etkisi konusunda değerlendirme yapılmadığı, tozun spreyleme ve savurma yapmama gibi yöntemlerle azaltılsa dahi kabul edilebilir sınırlarda olmasının beklenmediği yolunda yapılan değerlendirmelere ilişkin olarak davalı yanında müdahil tarafından verilen temyiz dilekçesi ekinde sunulan ve proje sahasının çevre mühendisliği açıdan incelenmesine yönelik Çevre Mühendisi ...'e hazırlatılan raporda, proje kapsamında tozun hayvancılık ve arıcılık faaliyetlerini olumsuz etkilememesi için gerekli tedbirler alınacağının taahhüt edildiği, proje kapsamında oluşacak toz emisyonunun ÇED raporu Bölüm V.1.4'te, inşaat aşamasında çıkacak toz hesabının ise nihai ÇED raporunun 149 ve 150. sayfalarında incelendiği, buna karşın bilirkişi raporunda anılan hesaplamalara ilişkin herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılmadan olumsuz görüş bildirildiği görülmektedir.
Bu durumda; öncelikle 05/02/2020 tarihinde onaylandığı belirtilen jeoteknik etüt raporu ile varsa jeolojik etüt raporunun İdare Mahkemesince getirtilerek, anılan rapor/raporların ve bu raporlar kapsamında alınması planlanan önlemlerin bilimsel ve teknik yönden yeterliliği ile hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı ilgili uzmanlarca verilen görüşler doğrultusunda yapılan ve yukarıda özetlenen itirazların değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi heyetinden ek rapor alınması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, mevcut bilirkişi raporu esas alınarak, dava konusu işlemin iptaline ilişkin olarak verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararının davacılardan ...'a ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

2- Kararın, davacılardan ...'a ilişkin kısmında;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik" başlıklı 26. maddesinde; "Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir." hükmüne yer verilmiştir.
UYAP ortamında davacılardan ...'a ait MERNİS kaydının incelenmesinden, anılan davacının 07/08/2021 tarihinde vefat ettiği, görülmekte olan davanın ise yalnızca ölen davacıyı ilgilendirdiği ve mirasçılarına intikâl eden bir hak niteliğinde olmadığı anlaşıldığından; İdare Mahkemesince, adı geçen davacı yönünden dava dilekçesinin iptaline karar verilmesi gerekmektedir.

3- Kararın, diğer davacılara ilişkin kısmına gelince;
Anayasanın "Yargı Yolu" başlıklı 125. maddesinde; "... idari işlemlere karşı açılacak davalarda süre yazılı bildirim tarihinden başlar." hükmü yer almış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Sürelerle İlgili Genel Esaslar" başlıklı 8. maddesinde; "... süreler tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar." aynı Kanunun "Dava Açma Süresi" başlıklı 7. maddesinin ilk fıkrasında; "Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür" hükmüne yer verilmiş, İvedi yargılama usulü başlıklı 20/A-(Ek madde: 18/06/2014-6545 S.K./18. mad) maddesinin 2. fıkrasında ise, ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin otuz gün olduğu hüküm altına alınmıştır.
03/10/2013 günlü, 28784 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı" başlıklı 17. maddesinin 2. fıkrasında ise; Bakanlık tarafından onbeş iş günü içinde inceleme ve değerlendirmelerin tamamlanarak proje hakkında "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir" veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararının beş iş günü içinde verileceği, bu kararın Valiliğe ve proje sahibine bildirileceği, Valiliğin bu kararı uygun araçlarla halka duyuracağı hükümlerine yer verilmiş bulunmaktadır.
Yukarıda aktarılan hükümler uyarınca; idari davalarda dava açma süresinin başlangıç tarihi; idari işlemin tebliğ, yayın veya ilân tarihidir. Ancak yasada öngörülen bu durumların söz konusu olmadığı hallerde, davacının dava konusu işlemi öğrenme tarihinin iyiniyet kuralları çerçevesinde, olayın özelliği ve niteliği gözönünde tutulmak suretiyle yargı organınca belirleneceği kuşkusuzdur. İdari işlemin usulüne uygun tebliği ve bütün unsurlarıyla ilgililer tarafından öğrenilmesi; ilgililerin dava açma haklarını kullanmalarını ve açılan davanın da gereği gibi yargı mercileri önüne getirilebilmesini doğrudan etkiler. Bu anlamda; bir idari işlemin iptali istemiyle açılan davada usul ve esas yönünden hukuki denetim yapılabilmesi; işlemin içeriğinin tebliğe veya duyuruya ilişkin olarak düzenlenen belgeden kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça anlaşılabilmesi halinde mümkündür.
Öte yandan; idari istikrar ve hukuki güvenlik ilkelerinin ihlali halinde, idareye güven ilkesi doğrultusunda alınan izinlere ve ruhsatlara dayanılarak yüksek maliyetlere katlanılmak suretiyle gerçekleştirilen yatırımlar nedeniyle maddi ve manevi zararların ortaya çıkabileceği, bu zararların tazmin edilebilmesi için adli ve idari davalar açılarak bozulan hukuk düzeninin yeniden oluşturulması yoluna gidileceği, bunun da hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı açıktır. Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere, idari işlemlerin belirli bir süre sınırlaması olmaksızın, süreklilik arz edecek şekilde veya makul olmayacak ölçüde uzun bir süre dava konusu edilebilme olasılığının bulunmasının, kamu hizmetlerinin işleyişini aksatacağı ve idarede bulunması gereken istikrarı bozacağı, dolayısıyla, hukuki güvenlik ve idari istikrarın sağlanabilmesi amacıyla dava açma sürelerinin, idarenin işlem ve eylemlerinin özelliklerine göre belli bir süre ile sınırlandırılabileceği tabiidir.
Dosyanın incelenmesinden; Artvin İli, Arhavi İlçesi, ... ve ... Dereleri üzerinde kurulması planlanan "Saka I-II Regülatörü ve HES (4,43 MWm / 4,34 MWe)" Projesi" hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değelendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen 06/06/2013 tarih ve ... sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararının verildiği, Artvin Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünün 01/07/2013 tarih ve ... sayılı yazısı ve ilan tutanağında, anılan kararın, ÇED Yönetmeliğinin 17. maddesi gereğince 20/06/2013-30/06/2013 tarihleri arasında Valilik ilan panosunda asılarak duyurulduğunun belirtildiği, Arhavi Kaymakamlığı Yazı İşleri Müdürlüğünce Artvin Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne hitaben yazılan 31/07/2013 tarih ve 1081 sayılı yazıda ise, dava konusu ÇED olumlu kararının İlçe Hükümet Konağında ve ... , ... , ... ve ... Köyü Muhtarlıklarında ilan edildiğinin belirtildiği, dava konusu işlemin ... , ... , ... Köy Muhtarlıkları ilan panosunda 26/06/2013 - 10/07/2013 tarihleri; Balıklı Köy Muhtarlığı ilan panosunda ise 27/06/2013 - 08/07/2013 tarihleri arasında ilan edildiğine dair tutanakların anılan Valilik yazısı ekinde sunulduğu; bakılmakta olan davanın ise, 05/04/2019 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçe ile açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacılardan ..., ..., ..., ... ve ...'nun ... ve ... Köylerinde taşınmaz maliki olduğu, anılan köy muhtarlıklarının ilan panolarında 26/06/2013 - 10/07/2013 tarihleri ve 27/06/2013 - 08/07/2013 tarihleri arasında ilan edildiği anlaşılan dava konusu "ÇED Olumlu" kararına karşı son ilan tarihlerinden itibaren, yukarıda yer verilen mevzuat hükmü gereği 30 gün içinde dava açılması gerekirken, bu tarih geçtikten sonra 05/04/2019 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmadığından, dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu Mahkeme kararının anılan davacılara ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacılardan ... ve ...'ın projenin yapımının planlandığı ... Köyü'nde ikamet ettikleri ve anılan köyde taşınmaz maliki oldukları, buna karşın anılan köyde ilan yapıldığına ilişkin herhangi bir tutanağın davalı idare tarafından sunulmadığı ve 09/07/2021 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren davalı idare dilekçesinde de ... Köyünde ilan yapılmadığı hususunun açıkça beyan edildiği görülmekte ise de; anılan davacılar tarafından verilen ve 25/02/2021 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren dilekçelerde, dava konusu ÇED olumlu kararından taraflarınca 2013 yılında yapılan askı ve ilan sürecinde haberdar olunduğu hususunun beyan edildiği dikkate alındığında, anılan davacılar yönünden de 05/04/2019 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmadığından, dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu Mahkeme kararının anılan davacılara ilişkin kısmında da hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalı ile davalı yanında müdahilin temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının davacılardan ...'a ilişkin kısmının oyçokluğuyla, davacılardan ... ile diğer davacılara ilişkin kısımlarının ise oybirliğiyle BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 13/10/2021 tarihinde karar verildi.


KARŞI OY (X):
İdare Mahkemesi kararının davacılardan ...'a ilişkin kısmı ve bu kısmın gerekçesi usul ve yasaya uygun olup bozulmasını gerektirecek herhangi bir sebep de bulunmadığından; kararın anılan kısmının onanması gerektiği oyuyla, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi