Esas No: 2021/4220
Karar No: 2021/11313
Karar Tarihi: 13.10.2021
Danıştay 6. Daire 2021/4220 Esas 2021/11313 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/4220
Karar No : 2021/11313
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) :
1- ... Köyü ... Dayanışma Derneği
2- ...
3- ...
4- ...
...
76-...
VEKİLLERİ : Av. ... (E-Tebligat)
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı - ANKARA
VEKİLİ : ..., Hukuk Müşaviri (E-Tebligat)
MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : ... Beton İnşaat Taahhüt Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Artvin ili, Arhavi ilçesi, ... Köyü mevkiinde İR:... numaralı sahada ... Beton İnşaat Taahhüt Ticaret Ltd. Şti tarafından kurulması planlanan "Bazalt Ocağı Alansal Kapasite Artışı" projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından verilen ... tarih ve ... sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararının iptali istenilmiştir
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu projenin, tarım arazileri, su kaynakları, orman alanları, civarda bulunan yerleşim yerleri, bitki örtüsü ve doğal yaşam açısından çevre üzerinde meydana gelebilecek olumsuz etkilerin ÇED Raporunda alınacak önlemler sonucunda bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olduğu, dolayısıyla dava konusu "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararında hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Keşfin çok kısa sürede ve yeterli inceleme yapılmadan gerçekleştirildiği, bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin proje tanıtım dosyasındaki verilerin doğru olduğu varsayımına dayandığı, aynı ocak ile ilgili daha önceden verilen "ÇED Olumlu" kararına esas nihai ÇED raporunda belirtilen taahhütlere uyulmaması üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği, bu bağlamda işlem tesis edilmeden önce KTÜ öğretim üyelerince hazırlanan işletme projesinde belirlenen basamak genişliklikleri, basamak yükseklikleri, basamak şev açısı ve genel şev açısına ilişkin değerlerde değişiklik yapılmasının bilirkişi heyetince değerlendirilmediği, ocakta fiilen yürütülen üretimin nihai ÇED raporundaki basamak yapısına uygunluğunun tespit edilmediği, bilirkişi heyetinde turizm konusunda uzman bulunmamasının bir eksiklik teşkil ettiği, dolayısıyla davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : 1-Davalı tarafından, davacının temyiz dilekçesinde yer alan iddialara daha önce verdikleri dilekçeleri ile cevap verildiği, dava konusu işlemin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek, istemin reddedilmesi gerektiği savunulmaktadır.
2- Davalı yanında müdahil tarafından, alanında uzman bilirkişi heyeti tarafından yerinde yaptırılan keşif üzerine düzenlenen raporda, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu yolunda görüş bildirildiği, bilirkişi raporunda dava konusu projenin tüm yönleriyle irdelendiği, davacıların iddialarının mesnetsiz olduğu belirtilerek, istemin reddedilmesi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ... 'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Üye ... 'in 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin (i) bendi uyarınca Dairemizce keşif ve bilirkişi incelemesinin yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin azlık oyuna karşın, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinin yeterli olmaması nedeniyle maddi olay açıklığa kavuşturulmadığından bu aşamada temyiz isteminin esasının görüşülemeyeceği sonucuna varılarak, gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Artvin ili, Arhavi ilçesi, ... Köyü mevkiinde İR:... numaralı sahada ... Beton İnşaat Taahhüt Ticaret Ltd. Şti tarafından kurulması planlanan "Bazalt Ocağı Alansal Kapasite Artışı" projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından verilen ... tarih ve ... sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 10. maddesinde, "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez..." hükmüne yer verilmiştir.
25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 4. maddesinde; ''Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun saptanması üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmıştır. Aynı Yönetmeliğin 6. maddesinde ise; "(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler için ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum ve kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdiklere taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelere hiçbir teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.'' hükmüne; 7. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin; a) EK-I'de yer alan projelere b) “ÇED Gereklidir" kararı verilen projelere, c) EK-2'de yer alan projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesi halinde, mevcut projenin kapasitesi ile kapasite artışı toplamı EK-1'de belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ç) ÇED Olumlu kararı verilmiş projelerde yapılacak kapasite artışı veya kapasite artışları toplamı EK-1'de yer alan eşik değerler ve üzerinde olan projelere, d) Bu Yönetmelik kapsamında yer alan ve eşik değeri olan fakat eşik değer altında kaldığından Yönetmelik kapsamı dışında kalan projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışı toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi EK-1'de belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ÇED Raporu hazırlanması zorunludur." hükmüne, Ek-III bölümünde; Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatı ile Çevresel Etki Değerlendirmesi Özel Formatının ihtiva etmesi gereken hususlar düzenlenmiş; "Bölüm I: Projenin tanımı ve özellikleri; Proje konusu yatırımın tanımı, özellikleri, ömrü, hizmet maksatları, önem ve gerekliliği ile projenin yer ve teknoloji alternatifleri, proje için seçilen yerin koordinatları, Bölüm II: Proje Yeri ve Etki Alanının Mevcut Çevresel Özellikleri; proje alanının ve önerilen proje nedeniyle etkilenmesi muhtemel olan çevrenin; nüfus, fauna, flora, jeolojik ve hidrojeolojik özellikler, doğal afet durumu, toprak, su, hava, atmosferik koşullar, iklimsel faktörler, mülkiyet durumu, mimari ve arkeolojik miras, peyzaj özellikleri, arazi kullanım durumu, hassasiyet derecesi (Ek-5'deki Duyarlı Yöreler Listesi de dikkate alınarak) benzeri özellikler, Bölüm III: Projenin İnşaat ve İşletme Aşamasında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler; a) Çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi, b) Sera gazı emisyonların belirlenmesi ve iklim değişikliğine etkileri, c) Projenin çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin azaltılması için alınacak önlemler, ç) İzleme planı (inşaat dönemi), Bölüm IV: Halkın Katılımı" şeklinde düzenlemeler yer almıştır.
Öte yandan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıf yaptığı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yerine çıkarılan ve 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişi Raporuna İtiraz" başlıklı 281. maddesinde; (1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. (2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
ÇED süreci sonunda verilecek kararların yargısal denetimi yapılırken, seçilecek bilirkişiler arasında bir çevre mühendisinin bulunması, diğer bilirkişilerin ise projenin bulunduğu çevrenin özelliklerine göre ve proje tanıtım dosyası ve ÇED raporunu hazırlayan kişilerin uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle belirlenmesi önemli bir gereklilik olmakla birlikte; böyle bir heyet tarafından hazırlanacak bilirkişi raporunun, dava konusu proje kapsamında öngörülen faaliyetin çevresel etkilerinin ve bu etkilerin minimize edilmesi için Proje Tanıtım Dosyası ya da ÇED Raporu içinde yer verilen önlemlerin yeterli olup olmadığının tespit edilerek değerlendirilmesi açısından, tarafları tatmin edici düzeyde hazırlanmasının da önemli bir gereklilik olduğu açıktır. Belirtilen hususların sağlanması, adil bir yargılama yapılması açısından önem arz etmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, bilirkişi raporunda eksiklik veya belirsizlik arz edilen hususların varlığı durumunda, Mahkemece bu hususların, bilirkişiye tamamlattırılması ya da belirsiz olan hususların açıklattırılması veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için İdare Mahkemesince, İnşaat Yüksek Mühendisi (Hidrolog) Prof. Dr. S. ..., Jeoloji Yüksek Mühendisi Doç. Dr. ..., Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. ..., Harita Yüksek Mühendisi Dr. Öğr. Üyesi ..., Maden Yüksek Mühendisi Dr. ..., Çevre Yüksek Mühendisi ... ve Ziraat Mühendisi ...'ndan bilirkişi heyetine mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, hazırlanan bilirkişi kök ve ek raporlarında özetle;
- Projenin harita mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; dava konusu "Bazalt Ocağı Alansal Kapasite Artışı" projesinin ruhsat sınırının, yerleşim yerlerine ve turizm merkezlerine kuş uçuşu mesafelerinin tablo ve şekil olarak belirlendiği;
- Projenin jeoloji mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; dava konusu taş ocağının bulunduğu alan ve çevresinde ise baskın litolojiyi üst kretase yaşlı çağlayan formasyonuna ait kırıklı ve çatlaklı yapıya bazaltik kayaçların oluşturduğu; ruhsat alanı ve ÇED alanı içerisinde ve yakın çevresinde aktif akma ve/veya eski (fosil) heyelan alanları bulunmadığı, ruhsat sahasına en yakın aktif akma alanlarının, ruhsat alanın kuş uçuşu yaklaşık 2,5 km kuzey batısında ve 1,2 km güney batısında, ruhsat sahasına en yakın eski (fosil) heyelan sahasının ise ruhsat alanının kuş uçuşu yaklaşık 2,2 km kuzey doğusunda, ruhsat alanı içerisinde yer alan ÇED alanına en yakın aktif akma alanlarının ruhsat alanın kuş uçuşu yaklaşık 3 km kuzey batısında ve 1,6 km güney batısında, benzer şekilde ÇED alanın kuş uçuşu yaklaşık 2,7 km kuzey doğusunda eski heyelan alanının bulunduğu, dava konusu alanda yapılacak patlatma çalışmaları neticesinde ortaya çıkan titreşimlerin, dava konusu ÇED alanının 1,6 km, 3 km ve 2,7 km kuş uçuşu uzağında bulunan aktif akma ve eski heyelan alanlarını etkilemeyeceği; taş ocağı projesinde alansal kapasite artışına yönelik açık ocak basamak modellemişi için sahada yer alan kayaçların mekanik ve fiziksel deneylerinin yapıldığı, kayaçların kazılabilirlilik özelliklerinin belirlendiği, şev duraylılık analizlerine bağlı olarak kinematik ve limit denge analizlerinin yapıldığı, ÇED raporunda açık ocak işletmesine bağlı olarak yapılacak taş ocağı projesi kapsamında jeolojik olarak gerekli bilimsel ve teknik bilgilere yer verildiği;
- Projenin maden mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; dava konusu bazalt ocağı alansal kapasitesi artışı projesine yönelik hazırlanan delme-patlatma tasarımının bilimsel ve teknik açıdan uygun olduğu; taş ocağında yapılacak patlatmalardan kaynaklı yer titreşim değerlerinin “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği”ne göre belirtilen sınırın (5-19 mm/s) altında olduğu, çevresindeki evlere, köylere ve turizm alanlarına hasar vermesinin söz konusu olmadığı; taş ocağında yapılacak patlatmalardan kaynaklı hava şokunun en yakın yerleşim (Ev 5) için 129,78 dB olarak hesaplandığı ve 140 dB sınır değerinin altında olduğu ve diğer yerleşimler için daha düşük değerlerde olan hava şoklarının herhangi bir sorun oluşturmayacağı, 106 metreden sonra ise hava şokunun sönümlendiği, ÇED alanı yakınında bulunan ve 255-4390 m mesafede olan evlerin, köylerin ve turizm alanlarının tamamının hava şoku etkisine hafif, orta şiddetli ve şiddetli bir biçimde maruz kalmayacağı; yapılan birden fazla taş fırlama hesaplamalarına göre elde edilen savrulma mesafelerinin (40-48-60 m) evlerin, köylerin ve turizm alanlarının bazalt ocağına olan mesafelerinin altında kaldığı, bu nedenle kaya fırlaması açısından davaya konu olan bazalt ocağının bu yapılara bir zararının olmayacağı; hem ÇED raporu Ek 3.5’de yer alan “II-A Grubu 20061655 Ruhsat No.lu Bazalt Ocağının Açık Ocak Basamaklandırma ve Çevreye Duyarlı Patlatmalı Kazı Tasarımı (imalat termin planı)” projesindeki açık ocak basamak modellemesi ve şev analizlerinin hem de dava konusu ‘Bazalt Ocağı Alansal Kapasitesi Artışı Projesinin’ madencilik faaliyetleri açısından uygun olduğu; dava konusu bazalt ocağı kapasite artış projesine yönelik hazırlanan delme-patlatma tasarımının bilimsel ve teknik açıdan uygun olduğu; taş ocağında yapılacak patlatmalardan kaynaklı yer titreşim değerlerinin “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği”nde belirtilen sınırın (5-19 mm/s) altında olduğu, patlatmanın çevredeki evlere, köylere ve turizm alanlarına hasar vermesinin söz konusu olmayacağı; taş ocağında yapılacak patlatmalardan kaynaklı hava şokunun 140 dB sınır değerinin altında olduğu ve herhangi bir sorun oluşturmayacağı; ÇED alanının en yakınında bulunan evlerin tamamının hava şoku etkisine hafif, orta şiddetli ve şiddetli bir biçimde maruz kalmayacağı; birden fazla taş fırlama hesaplamalarına göre elde edilen savrulma mesafelerinin (40-129-181 m), evlerin, köylerin ve turizm alanlarının bazalt ocağına olan mesafelerinin altında kaldığı, bu nedenle kaya fırlaması açısından davaya konu olan bazalt ocağının bu yapılara bir zararının olmayacağı; dava konusu bazalt taş ocağının "orta kaya" sınıfına girdiği, bu sonucun ise söz konusu taş ocağında yer alan bazalt kayacının sağlam ve kendini tutabilen bir kayaç olduğunu ortaya koyduğu; “Şev Stabilitesi Analiz Raporu” incelendiğinde, dava konusu bazalt taş ocağının geometrisi için 3 boyutlu modelleme çalışmalarına göre Mohr-Coulomb mukavemet parametrelerine dayalı uygun yazılım kullanılarak kritik olan kesitler üzerinde Spencer ve Morgenstern-Price yöntemleriyle duraylılık çalışması yapıldığının anlaşıldığı; şev analizleri rapor sonuçlarının gerekli emniyet katsayılarının sağlandığını, güvenilir tarafta kalındığını ve söz konusu şevde stabiliteye bağlı bir problemin yaşanmayacağını gösterdiği; “Kaya Mekaniği Laboratuvarı Deney Sonuçları” ve “Şev Stabilitesi Analiz Raporu”na göre söz konusu taş ocağında bazalt cevheri için basamak, şev ve palye oluşturulmasının mümkün olduğu ve teknik açıdan bir eksikliğin olmadığı; yapılan keşifte söz konusu bazalt taş ocağında yüksek bir şevin olduğu, bu tür keskin ve yüksek şevlerin olduğu sahalarda ruhsat sahasının teknik açıdan en üst kotundan başlanarak basamak, şev ve palyelerin oluşturulmasının gerektiği, keşif günü, davalı şirketin söz konusu bazalt taş ocağında şevleri oluşturmak için en üst kotta delici makine ile delik delme işlemini gerçekleştirdiği, bu durumun davalı şirketin proje tanıtım dosyasında belirttiği şekilde çalışmasını sürdürdüğünü ve taş ocağı için uygun şevlerin ruhsat alanının en üst kotundan en alt kotuna doğru yapıldığını ve yapılacağını kanıtladığı; proje tanıtım dosyasında yer alan ocak işletme parametreleri, patlatma etkileri, ayrıca “Kaya Mekaniği Deney Sonuçları” ve “Şev Stabilitesi Analiz Raporu” birlikte incelendiğinde keşif günü alansal değerlendirmeler ve karşılaştırmalı hesaplamalara göre “ER:3380124 numaralı sahada Bazalt ocağı Kapasite Artışı” projesinin madencilik faaliyetleri açısından uygun olduğu;
- Projenin ziraat mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; nihai ÇED raporunda, tesisten kaynaklanacak toz emisyonlarının maksimum yer seviyesi konsantrasyonlarının Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’ne göre değerlendirilmesinin 6 farklı senaryoya göre yapıldığı, en yakın tarım alanlarında oluşacak maksimum değerlerin belirlenerek en olumsuz durumlara göre standartlarla karşılaştırıldığı, sonuçlara göre en yakın alıcıda bütün noktalarda kontrollü çalışma şartlarını belirten Senaryo 1, Senaryo 2, Senaryo 3, Senaryo 4, Senaryo 5 ve Senaryo 6’da tarım alanlarında PM 10 (μg/m3) ve Çöken Toz (mg/m2gün) parametresi için SKHKKY’de belirtilen sınır değerlerin sağlandığı; tozlanma önlemlerinin uygulanması durumunda fındık bahçeleri, arıcılık başta tarımsal ve hayvansal faaliyetlerin sürdürülebilirliği yönünden çevresel açıdan olumsuz etkilerinin kabul edilebilir sınırlarda olacağı; faaliyet sahası ve çevresinde arazi ve literatür çalışmalarında tespit edilen türler genellikle geniş yayılışlı türler olması nedeniyle faaliyet sahasında oluşabilecek bitki kayıpları faaliyetin sona ermesiyle birlikte alanda yapılacak olan rehabilitasyon çalışmaları kapsamında yeniden eski floristik yapıya dönüşü söz konusu olacağı için çok büyük floristik kayıp beklenmediği; proje kapsamında kullanılması planlanan tarım arazilerinin doğal durumuna müdahale edilmeden önce 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu kapsamında gerekli izinler ve tarım arazisi sahiplerinden muvafakatname alınacak olmasının projenin tarımsal değerlendirmesi açısından olumlu olduğu;
- Projenin orman mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; dava konusu alandaki orman alanları ve yakın çevresi farklı eğim gruplarında olup ormanlık alanın genel arazi eğimi % 30 – 70 arasında değiştiği, proje alanın tamamının orman alanlarından oluştuğu; amenajman planından söz konusu projenin bulunduğu alanda orman fonksiyonuna bağlı olarak herhangi bir kısıtlama bulunmadığı, talep sahasının 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 18 inci maddesinde belirtilen yangın görmüş orman alanı, gençleştirmeye ayrılmış veya ağaçlandırılan sahalar ile baraj havzalarında kalmadığı; alan içerisinde bitki örtüsü ve yaban hayatı yönünden tehlike altında veya korunması gereken tür bulunmadığı, tesis alanı içerisinde ve etki mesafesinde muhafaza karakterinde orman alanlarının da (gen koruma ormanları, araştırma ormanları, endemik ve korunması gereken nadir ekosistem alanları, tohum meşçeresi, milli park, av ve yaban hayatı geliştirme sahası) yer almadığı; ayrıca dava konusu tesis alanının 873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında olan korunan alanlar, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu kapsamında kalan yaban hayatı koruma/geliştirme sahaları, yaban hayvanı yerleştirme sahası ve tescilli avlak sahası sınırları içerisinde de bulunmadığı, alanun bulundurduğu orman örtüsü ve iklim koşulları dikkate alındığında yangına karşı hassas yörede yer almadığı; meşcere haritası ve arazide yapılan incelemelere göre dava konusu alan çevresinde bitki örtüsü yönünden tehlike altında veya korunması gereken orman ağacı türü olmamakla beraber yakın çevresinde verimli orman alanları bulunduğu, bu alanların yapılacak olan bu tür tesislerden olumsuz anlamda etkilenmesinin doğal olduğu, ormancılık açısından alınması gereken bilimsel önlemlerin belirlenmesi ve bu önlemlerin uygulanması ve kontrolü durumunda bu olumsuzlukların geçici ve kabul edilebilir sınırlarda olacağı ve tesis çevresinde ekosistemin kendini yenileyeceğinin öngörüldüğü; nihai ÇED raporundaki bilimsel, kabul edilebilir ve yeterli taahhütlerinin uygulanması durumunda Artvin ili, Arhavi ilçesi, ... ve ... Köyü civarında ... Beton İnşaat Taah. Tic. Ltd. Şti. tarafından planlanan “Bazalt Ocağı Alansal Kapasite Artışı Projesi” faaliyetinin ormanlar ve ormancılık çalışmaları üzerine olumsuz etki-etkilerinin olmayacağı;
- Projenin çevre ve inşaat mühendisliği disiplinleri açısından değerlendirilmesi sonucunda; yapılması planlanan projenin ölçütleri ve çevreye olası etkileri dikkate alındığında, ÇED Raporunun hazırlanma sürecinin teknik yönden mevzuatta öngörülen usule uygun hazırlandığı, proje kapsamının asgari gereklilikleri taşıdığı ve yeterli uzman personelin bilgi ve katkısının projenin hazırlanmasında dikkate alındığı; hesaplanan teorik toz değerlerinin sonuçta bir matematiksel hesaplama sonucu olup modellemelerde kullanılan parametrelere ve önceden varsayımlara dayalı olarak yapıldığı, bu nedenle toz emisyonlarının işletme sırasında ölçülerek teorik değerlerle karşılaştırmalarının gerçek düzeylerin belirlenmesi adına uygun-gerekli olacağı; zira ÇED dosyasında teorik değerlendirmelere dayalı olarak Senaryo 2 hariç Senaryo 3, Senaryo 5 ve Senaryo 6 başta tüm senaryoların yıl içerisinde kısa ve uzun vadeli sınır değerlerinin defalarca aşıldığının görüldüğü, aşılan senaryolara yönelik yapılan hava kalitesi dağılım modellemesine göre en yakın yerleşim yerlerinde oluşacak maksimum değerlerin belirlendiği, yapılan hava kalitesi dağılım modellemesi sonuçlarına göre ise en yakın alıcıda bütün noktalarda kontrollü çalışma şartlarını belirten Senaryo 1, Senaryo 2, Senaryo 3, Senaryo 4, Senaryo 5 ve Senaryo 6‘da en yakın hassas alıcı ve tarım alanlarında PM10 ve çöken toz parametresi için SKHKKY’de belirtilen sınır değerlerin sağlandığı; yine de proje kapsamında yapılacak faaliyetlerin orman ve tarım örtüsü- arıcılık-hayvancılık faaliyetleri ve yerleşimlerde kalıcı ve telafi edilemez ekosistem zararlarına neden olmaması için ÇED dosyasında ‘toz önleme’ başlığı altındaki taahhütlerin ve bu taahhütlerin uygulanmasının oldukça önemli olduğu; toz emisyonlarının etki mesafelerinin belirlenmesinde, dava konusu alandaki diğer tesislerdeki çalışmaların aynı anda yapılacağı varsayımına göre en olumsuz durumlar (senaryolar) göz önüne alındığından hareketle sahada yapılacak olan sıralı çalışmalarda alınacak önlemlere dikkat edildiği ve uygulandığı süreçte yakın çevredeki yerleşim yerleri ve civardaki tarım arazileri için emisyon seviyelerinin teorik bu değerlerden daha düşük olacağı ve yakında bulunan yerleşimlerin toz emisyonundan kabul edilebilir sınırlarda etkileneceği; ÇED dosyasında belirtilen bilimsel olarak uygun ve yeterli basamaklandırmalı açık ocak işletmeciliğinin ve ardından taahhüt edilen rehabilitasyon işlemlerinin “Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” hükümleriyle gerçekleştirilmesi durumunda çevre ve insan sağlığına yönelik olumsuz etkilerinin kabul edilebilir sınırlarda olacağı; ÇED dosyasında belirtildiği gibi toz ölçümleri gibi gürültü ölçümlerinin de yerinde yapılmasının gerçek düzeylerin belirlenmesi adına gerekli olacağı, dava konusu faaliyetin çevresel etkilerinin çalışanlar ve yakın yerleşim yerlerinde yaşayanlar için kabul edilebilir sınırlarda olacağı; dava konusu proje kapsamında ulaşım-yol-trafik durumu ile ilgili ÇED dosyasında yer alan tedbir ve tespitlerin bilimsel metotlar açısından yeterli olduğu ve faaliyetin ekosistem bütünlüğü içerisinde olumsuz etkilerini en aza indireceği, Çifte Kemer Köprü, Kamilet Vadisi, Mençuna Şelalesi vs. turizm merkezlerine olan uzaklığı ve konumu dikkate alındığında olumsuz bir etkisinin de olmayacağı; ÇED dosyasının atık su, katı atık ve tehlikeli atıkların toplanması-uzaklaştırılması-zararsız hale getirilmesi ve çevresel yönden geçici ve kabul edilebilir etkileri yönünden yöntem ve taahhütlerinin yeterli olduğu, bu taahhütler çerçevesinde projenin uygulanmasıyla içme ve kullanma sularının etkilenmeyeceği; proje alanında doğrudan boşalım yapan kaynak bulunmadığından, gerçekleştirilecek faaliyetler sırasında mevcut yer altı suyuna müdahalede olmayacağından, içme ve kullanma suyu için herhangi bir kuyu açılmayacağından yer altı suyuna olumsuz etkisinin olmayacağı; proje sahasına en yakın su kaynağının proje sahasının güneyinden geçen Orçi Deresi olduğu, proje alanı ve çevresinde yer alan mevsimsel ve daimi akış gösteren akarsuların Orçi Deresinin Doğu-Kuzeydoğu-Güneydoğu kolları ile Sidere Deresinin Kuzeydoğu-Kuzeybatı kolları olduğu, Orçi Deresinin kollarının proje alanına 200-420 m, Sidere Deresinin kolları ise 750-790 m mesafede yer aldığı; proje kapsamında ÇED raporu Ek-3.18’de ‘Taşkın Koruma Projesi’ hazırlandığı ve DSİ’den onay alındığı, Taşkın Koruma Projesi ile 0+000-0+365 km sağ sahilde 485 m uzunluğunda Q500 taşkın debisini geçirecek genişliğe sahip taş sedde yapılmasının planlandığı, böylece kıyı oyuntularının önlenerek mecra üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan kesit uygun genişliğe kavuşturularak akışın düzenleneceği, bu sedde yapımı ile ocak sahasından gelebilecek malzemelerin durdurulması ve taşkın anlarında ocak sahasının taşkına maruz kalmasının önleneceği; dere yataklarına hiçbir şekilde hafriyat ve malzeme atıkları dökülmemesi, çökeltim havuzu arıtımı sonrası geri kullanımı üzerine atık su oluşmaması ve deşarjının yapılmaması ve dere yatağı kesitlerini daraltacak hiçbir müdahalede bulunulmaması, dere yataklarının mevcut ve kadastrofal genişliğinin aynen korunması, derelerin her iki sahilinde şev üstlerinden itibaren asgari 20’şer metrelik şeritvari sahada hiçbir şekilde kazı ve dolgu yapılmaması, ocak faaliyetleri esnasında söz konusu alanda açığa çıkacak ocak artığı malzeme ve erozyonla oluşacak rusubatın dere yataklarına intikalinin saha içerisinde alınacak önlemlerle engellenmesi (taş sedde yapımı) taahhütlerinin uygulanması durumunda dava konusu kapasite artışının içme, kullanma, sulama suyu, su ürünleri istihsali (değirmen, balık çiftliği vb.), ulaşım, turizm vb. amaçlı faydalanılmayan Orçi Deresi!nde olumsuz bir etki oluşturmayacağı yolunda görüş bildirildiği görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; "İR:20061655 numaralı sahada Bazalt Ocağı Alansal Kapasite Artışı" projesi hakkında verilen "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararının dayanağı nihai ÇED raporunun projenin teknik olmayan özetine ilişkin kısmında; ruhsat alanının 3,5 hektarlık kısmında yapılması planlanan bazalt ocağı ve kırma-eleme-yıkama projesi hakkında Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğünce 28/07/2006 tarihli "ÇED Gerekli Değildir" kararı verildiği, proje alanında kapasite artışına gidilmesi ve kırma-eleme tesisi ilavesi yapılması amacıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünüce14/05/2012 tarih ve 2513 sayılı "ÇED Olumlu" kararı verildiği; buna karşın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü elemanlarınca yapılan incelemeler neticesinde düzenlenen anılan Genel Müdürlüğün 14/11/2017 tarih ve E.441919 sayılı yazısında "...S.20061655 sayılı sahanın bulunduğu topoğrafik yapı ve sahada eski yıllardan gelen ocak göz önünde alındığında çok büyük miktarda kazı faaliyeti gerektirdiğinden kademelerin işletme güvenliği açısından tehlike arz etmeyecek duruma getirilmesi, uygun ocak geometrisini oluşturularak projeye aykırı faaliyetlerin giderilmesi kısa süre zarfında yapılması mümkün görülmediğinden, tehlikeli durumların giderilmesine yönelik faaliyetlerde uygulanacak yöntemin, terminin ve sürenin belirlenmesi yönelik Üniversiteye teknik rapor hazırlatılarak 2 (iki) ay içerisinde Genel Müdürlüğümüze verilmesi gerekmektedir. Aksi Takdirde 3213 sayılı Maden Kanununun 10. maddesi gereği işlem tesisi edileceği" hususunun bildirildiği; bunun üzerine, 08/01/2018 tarihinde KTÜ Mühendislik Fakültesinden Maden Yüsek Mühendisi Prof Dr. ..., Maden Yüksek Mühendisi Doç Dr. ..., Maden Yüksek Mühendisi Dr. Öğr. Üyesi ..., Jeoloji Mühendisi Dr. Öğr. Üyesi ... ve Maden Yüksek Mühendisi Arş. Gör. ... tarafından "Artvin İli, Arhavi İlçesi, ... Köyü Hudutları İçerisinde II-A Grubu 200061655 Ruhsat No.lu Bazalt Ocağının Açık Ocak Basamaklandırma ve Çevreye Duyarlı Patlatmalı Kazı Tasarım Projesi" hazırlandığı, hazırlanan revize projesi kapsamında, yapılacak kazı faaliyetleri için basamak yüksekliğinin 12 metreye, basamak genişliğinin 10 metreye, genel şev eğiminin 40°, basamak şev eğiminin ise 70° olarak belirlenmesi gerektiği, ocağın güvenli hale getirilmesine yönelik hazırlanan revize projedeki basamaklandırma ve tasarım parametrelerinin doğru bir biçimde ocakta uygulanabilmesi için genişletme çalışmalarının önerilen sınırlar dahilinde olmasının uygun olacağı; yapılacak kazı faaliyetlerine eşlik edilerek şevlerin duyarlılığının kontrol edilmesi ve basamaklandırma çalışmalarının düzenli aralıklarla izlenmesinin önemli olduğu, bu nedenle hazırlanan projenin ocakta uygulanmasına yönelik gelişme ve ilerlemelerin 6'şar aylık süreler dahilinde rapor edilmesinin yararlı olacağının belirtildiği görülmektedir. Buna karşın, nihai ÇED raporu Ek 3.20'de yer alan ve davalı yanında müdahil şirket tarafından hazırlatılan "Açık Ocak Model Çalışması"nda KTÜ öğretim üyelerince hazırlanan rapordaki şev açısının, işletme projesinde beyan edilen basamak şev açısı değerinden fazla olduğu, basamak şev açısı 75° olarak belirlendiği ocak modelinin, işletme izin alanı, ÇED alanı (ocak) ve ruhsat alanına sığmadığından bahisle izin ve jeolojik şartlar baz alınarak 4 farklı ocak tasarımının yapıldığı; nihai ÇED raporunun "Proje Kapsamındaki Faaliyet Ünitelerinin Konumu" başlıklı 9. sayfasında ise, "Açık ocak termin planı için yapılan yeni tasarım sonucu; basamak genişliği en az 6 m, basamak yüksekliği 12 m, genel şev eğimi 45°, basamak şev eğimi 75° olarak alınarak iş bu rapora konu ocak alanın tamamında imalat termin planı oluşturulduğu" belirtilmektedir.
Uyuşmazlıkta; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğünün 14/11/2017 tarih ve E.441919 sayılı yazısında belirtildiği üzere, KTÜ Mühendislik Fakültesi öğretim elemanlarına hazırlatılan açık ocak basamaklandırma ve çevreye duyarlı patlatmalı kazı tasarım projesinde önerilen basamak genişliği, basamak yüksekliği, genel şev eğimi ve basamak şev eğimi değerlerinden farklı olarak belirlenmesinin bilimsel ve teknik yönden uygun olup olmadığı ve akademisyenlerce hazırlanan raporda, yapılacak kazı faaliyetlerine eşlik edilerek şevlerin duyarlılığının kontrol edilmesi ve basamaklandırma çalışmalarının düzenli aralıklarla izlenmesinin önemli olduğu, bu nedenle hazırlanan projenin ocakta uygulanmasına yönelik gelişme ve ilerlemelerin 6'şar aylık süreler dahilinde rapor edilmesinin yararlı olacağının belirtildiği dikkate alındığında, benzer bir önleme dava konusu "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararına esas nihai ÇED raporunda yer verilip verilmediği ve bu kapsamda bir önlemin bilimsel ve teknik yönden gerekliliği hususlarında herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görüldüğünden, belirtilen hususlarının açıklığa kavuşturulması ve bu kapsamda bir değerlendirme yapılması gerektiğinden ek bilirkişi raporu alınması ve buna göre uyuşmazlığın esası hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan; davacılar vekili tarafından verilen ve 16/12/2020 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile 06/04/2021 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren temyiz dilekçesinde, nihai ÇED raporunda yer alan ve heyelana ilişkin değerlendirmelere esas MTA heyelan haritasının eski tarihli olduğu, MTA'nın heyelan envanterine girmemesine karşın bölgede aktif başka heyelan alanları bulunduğuna yönelik itirazlarının bilirkişi raporunda değerlendirilmediği gibi bilirkişi raporunda aktif heyelan alanlarının yalnızca mesafeleri belirtilerek heyelanın tetiklenmeyeceği şeklinde görüşe yer verildiği, ancak bunun gerekçelerinin ortaya konulmadığı yolunda iddia ve itirazlara yer verildiği görüldüğünden; bilirkişi heyetinden alınacak ek raporda söz konusu hususların açıklığa kavuşturulması ve gerekirse yerinde yeniden keşif yaptırılarak ek rapor hazırlatılması sonrasında, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla; mevcut bilirkişi raporu esas alınarak davanın reddi yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacıların temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 13/10/2021 tarihinde usulde oyçokluğuyla, esasta oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.