1. Hukuk Dairesi 2018/5333 E. , 2019/879 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU MALİKİNİN TESPİTİ
Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, kayıt maliki ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ... oğlu ..."nın 1890 yılında soyadı kanunundan önce öldüğünü, ölümünden sonra 1950 yılında ... Asliye Hukuk Mahkemesine veraset ilamı almak için başvurulduğunu ve ... oğlu ..."nın mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesinin verildiğini, 5199 ada 7 parsel sayılı taşınmaz için ... 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1793 esas sayılı ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, dava sırasında ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1950/180 esas sayılı dava dosyası ile verilen veraset ilamı üzerinden hareketle ... 2.Sulh Hukuk Mahkemesince yeni ve güncel bir mirasçılık belgesi alındığını, 10526 ada 2 parsel ile 5199 ada 7 parsel sayılı taşınmazların malikinin ... oğlu ... olarak görüldüğü halde nüfus kaydı bulunmaması nedeniyle mirasçıların bu taşınmazlardan faydalanamadıklarını, tapu kayıtları üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunamadıklarını, adlarına intikal yaptırılamadığını, ölü kişilerin nüfus kaydının düzeltilmesi yada nüfusa işlenmesi gibi davaların açılmasının kanunen mümkün olmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların maliki olan ... oğlu ... ile mirasbırakan ... oğlu ..."nın aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/150 esas ve 2012/345 karar sayılı kesinleşen dosyası nedeniyle 5199 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın reddine, tapu malikinin Soyadı Kanunundan önce öldüğü, taşınmazların ... oğlu ... adına kayıtlı olduğu ve malik bilgisine dayanak kayıtlara ulaşıldığı sabit olmakla tespit kararı verilmesinde hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle 10526 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 10526 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1949 yılında ... oğlu ... adına tespit gördüğü, 5199 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden aynı istekle ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın 2011/150 esas ve 2012/345 karar sayılı hüküm ile reddedildiği ve kararın 14.Hukuk Dairesince 19.11.2012 tarihinde onandığı anlaşılmaktadır.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/(2). fıkrasının 2-ç-1) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.
HMK"nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Öte yandan; tapu kaydının iptal ve tescilini isteme hakkı kural olarak kayıt maliki ve onun mirasçılarına ait olup, böyle bir davanın açılmasında davacının hukuki yararının bulunması gerektiği de açıktır.
Bilindiği üzere; davacının dava hakkına sahip olması dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka davacının dava açmakta hukuki yararının da bulunması gereklidir. Yani dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır.
Usul hukukunda hukuki yarar mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının olması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Davacının dava açmakla hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, haklarını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyaç bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır. Öte yandan bu yararın "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması zorunludur. Nitekim 6100 sayılı HMK"nun 114. maddesinin "4" fıkrası ile hukuki yarar dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Tapu kayıt maliki ile davacının aynı kişi olduğunun tespiti davaları da 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 382. maddesinde belirtilen çekişmesiz yargı işlerinden sayılmalıdır. Kaldı ki, 382. maddenin 2-ç/1 fıkrasında “Taşınmaz üzerinde taraf oluşturulmasına ve hak ihlaline sebebiyet vermeyecek düzeltmelerin yapılması” çekişmesiz yargı işi sayılmış, verilen kararların maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmadığı, ilgililerce yanlış hükmün düzeltilerek iptalinin her zaman istenebileceğine yer verilmiştir.
Hal böyle olunca, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.