Esas No: 2020/200
Karar No: 2021/1276
Karar Tarihi: 13.10.2021
Gayrimenkul satışlarından elde edilen kazancı kayıt ve beyan dışı bırakılması - Resen salınan katma değer vergisi - Vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemi - Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/200 Esas 2021/1276 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/200
Karar No : 2021/1276
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : .... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, gayrimenkul satışlarından elde ettiği kazancı kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle takdir komisyonu kararlarına istinaden 2007 yılının Ocak ve Aralık dönemleri için re'sen salınan katma değer vergileri ile vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
.... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı:
Gayrimenkul alım satım faaliyeti nedeniyle ticari kazancın varlığından bahsedebilmek için bu faaliyetin sermaye, devamlılık, organizasyon, hacim, gelir ve kazanç elde etme unsurlarını taşıması gerekmektedir.
Savunma dilekçesi ekinde dosyaya ibraz edilen belgelerden, davacının 2007 yılında 4 adet, 2008 yılında 6 adet, 2009 yılında 4 adet, 2010 yılında 2 adet ve 2011 yılında 1 adet olmak üzere toplam 17 adet taşınmaz satışında bulunduğu görülmüş olup bu bilgilerden hareketle davalı idarece birden çok takvim yılında birden fazla gayrimenkul alım satımı yapıldığından bahisle davacının faaliyetinin ticari nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır
Davacı tarafından, Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesi, ... ada/parselde bulunan taşınmazın 1999 yılında iktisap edildiği, 27/03/2001 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile bu taşınmazın müteahhit firmaya verildiği, müteahhit firmanın, hissesine düşen taşınmazın 1/2 payını ...'e,1/2 payını da ...'e sattığı iddia edilmekte olup anılan satış için müteahhit firma tarafından ... adına düzenlenen 16/05/2006 tarihli faturanın dava dilekçesi ekinde dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
Davacı tarafından ileri sürülen iddialara ilişkin olarak davalı idarece herhangi bir araştırma yapılmadığı, davacı nezdinde tutanak veya inceleme raporu düzenlenmediği, alıcının ifadesine başvurulmadığı anlaşılmıştır.
Müteahhit tarafından düzenlenen fatura ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi dikkate alındığında, ... ada/parselde bulunan taşınmazın davacı tarafından satıldığı hususunun ispatına yönelik tapu kayıtları dışında bir delil bulunmadığı sonucuna varıldığından, davacı adına 2007 yılının Ocak dönemi için salınan vergi ve kesilen cezada hukuka uygunluk görülmemiştir.
Davacı tarafından, 2007 yılının Aralık ayında satışı gerçekleşen 27858/4 ada/parselde bulunan taşınmazın satışının ticari kazanç olarak değerlendirilemeyeceği, 2008 yılındaki satışın miras yoluyla elde edilen taşınmaza ilişkin olduğu, 2009 ve 2010 yıllarında parçalı arsaların birleşmesi nedeniyle satışa konu taşınmaz sayısının fazla göründüğü, 2011 yılındaki satışın ise müteahhide ait olduğu iddia edilmektedir. Ancak, ivazsız intikal eden malların satışının değer artışı kazancı olarak değerlendirilmesi ve dosyaya ibraz edilen belgelerden davacının farklı mahalle, ada ve parsellerde bulunan çok sayıda taşınmazın satışını yapmış olması hususları değerlendirilerek davacının değinilen iddialarına itibar edilmemiştir.
Ayrıca 2007 yılının Aralık ayında satışa konu edilen taşınmazın 10/12/2007 tarihinde 95.000,00 TL'ye alındığı ve 26/12/2007 tarihinde ... ve ...'e aynı tutara satıldığı hususunda tereddüt bulunmamakta olup takdir komisyonu tarafından aynı tutarda matrah belirlendiği göz önüne alındığında, belirlenen matrah üzerinden 2007 yılının Aralık dönemi için yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık görülmemiştir.
Vergi mahkemesi bu gerekçeyle 2007 yılının Ocak dönemine ilişkin cezalı tarhiyatı kaldırmış; aynı yılın Aralık dönemine ilişkin cezalı tarhiyat yönünden davayı reddetmiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 05/02/2019 tarih ve E:2014/8316, K:2019/820 sayılı kararı:
Danıştay Dördüncü Dairesinin E:2014/8316, 2015/9107, 9583, 9110, 8979, 9598, 9519 ve 2016/14776 sayılı dosyalarının birlikte incelenmesinden; davacının 2007 yılında 4 adet, 2008 yılında 6 adet, 2009 yılında 4 adet, 2010 yılında 2 adet ve 2011 yılında da 1 adet olmak üzere toplam 17 adet taşınmaz satışının bulunduğunun tespiti üzerine birden çok takvim yılında birden fazla olan taşınmaz satışının ticari faaliyet olarak kabulü suretiyle cezalı tarhiyatların yapıldığı, tarhiyatların kaldırılması istemiyle açılan davalarda Mahkemelerce, davacının taşınmaz alım satımının ticari faaliyet olduğu ancak kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile edinilen bağımsız bölümlerin satışının servetin nitelik değiştirilmesi olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçeleri ile davanın kabulü veya kısmen kabulü yönünde kararlar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacının kendi adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde bina yapılması için kendisinin hissedarı ve temsilcisi olduğu mütaahhit şirket ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, diğer hissedara verilen vekaletname gereğince arsa sahibi olarak sözleşmenin davacı adına düzenlendiği, dolayısıyla davacının gerek bağımsız bölüm satışlarında ve gerekse de arazi ya da arsa alım satım işlemlerinde devamlılık bulunduğu, bu nedenle faaliyetin ticari faaliyet kapsamında olduğu, söz konusu faaliyetin ticari kazanç elde edilmesi dışında başka sebeplerle gerçekleştirildiği yolunda dosyaya herhangi bir ispat edici bilgi veya belgenin sunulmadığı anlaşıldığından, davacı adına yapılan tarhiyatların kaldırılması istemiyle açılan davaların birlikte değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken aksi yönde verilen vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
.... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Hukuka uygunluk bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE,
2- .... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/10/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.