19. Hukuk Dairesi 2017/195 E. , 2017/4527 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili davalının temsilcisi bulunduğu dava dışı şirketin ...’a olan genel kredi sözleşmesinden doğan borçlarına davacı ve dava dışı ...nın müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine banka tarafından kefil sıfatı ile müvekkiline başvurulduğunu, müvekkili ile diğer kefil ...nın borçları yarı oranında eşit paylaşıp ödediğini, rücu hakkı kapsamında müvekkilinin yaptığı ödemenin 1/3 miktarına ilişkin alacak için 3. kefil davalı aleyhine icra takibi yaptığını ancak davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili , borcun muhatabı ve borçlusunun ... A.Ş ve ... Proje ve İnş A.Ş. hissedarı olduğunu, davacı tarafından yapılan ödemenin müvekkilinden talep edilmesinin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, dava dışı ... Proje ve İnş.A.Ş.’nin hesabına davacı tarafından 28.11.2008 tarihinde 95.000 TL havale yapıldığı, müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla ödeme yapan davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan davalıdan icra takip tarihi itibariyle toplam 29.863,63 TL. talep edebileceği, alacağın likit bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2013/64 E., 2013/12130 K. sayılı ve 27/06/2013 tarihli bozma ilamında “Kefaletin fer’iliği niteliği itibarıyla kefilin sorumluluğu için öncelikle asıl borçlunun, muaccel olmuş ve sorumlu olduğu bir borcun bulunması gerekmektedir. Dosyadaki 27.12.2010 tarihli banka cevabi yazısında, asıl borçlu dava dışı firmanın iki adet kredi taahhütnamesi ile güncel kredi riski bulunmadığı bildirilmiştir. Bu durumda mahkemece banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak kefilin sorumluluğunu gerektirecek bir borç bulunup bulunmadığı ve davacının ödemeyi neye istinaden yaptığı hususları araştırılıp, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yönler üzerinde durulup, tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporu sonucunda; davacının asıl borçlu müflis şirketin artı para kredisinden kaynaklanan kredi borcunu ödediği, ödeme tarihi ile temerrüdün gerçekleştiği ayrıca temerrüt ihtarı gerekmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kredi sözleşmesinden dolayı ödenen borcun rücuen tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyularak bilirkişi raporu alınmış ve bu rapor esas alınmak suretiyle karar verilmişse de, mahkemece Dairemizin bozma ilamının gereği yerine getirilmemiştir. Mahkemece bankaya yazılan müzekkereye verilen 27/12/2010 tarihli banka cevabi yazısında, asıl borçlu dava dışı firmanın iki adet kredi taahhütnamesi ile güncel kredi riski bulunmadığı hususu bildirilmiştir. Bilirkişi raporunda bankanın cevabi yazısı irdelenmemiş ayrıca banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmadan dosya üzerinden inceleme yapılmak suretiyle tanzim edilmiş olup, hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece yeniden bilirkişi kurulu oluşturularak banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle davacının ödeme yaptığı tarihte kredi borcunun muaccel olup olmadığı, böylelikle kefilin sorumluluğunu gerektirecek bir borç bulunup bulunmadığı ve davacının ödemeyi neye istinaden yaptığı hususları araştırılıp, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yönler üzerinde durulup, tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 05/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.