22. Hukuk Dairesi 2019/4676 E. , 2019/14438 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı ... Hizm. A.Ş."nin ... projesi kapsamında özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, 12/36 ve 12/24 çalışma sistemine göre 20:00-08:00, 08:00-20:00 saatlerinden oluşan vardiyalarda sürekli gece çalışması yaptığını, dinlenme günlerinde dahi çalıştığını, davacının yapmış olduğu fazla çalışma ücretlerinin eksik ödendiğini, davacının çalışmış olduğu dönem boyunca hiçbir yıllık iznini kullanamadığını, vardiyasının denk gelmesi halinde genel tatil günlerinin tamamında çalıştığını, ancak bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, izin, fazla çalışma ve genel tatil alacağının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... Genel Müdürlüğü vekili, davacının ... çalışanı olmadığını, diğer davalı şirketin çalışanı olduğunu, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini ve sorumluluğun davalı şirkette olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Hiz. A.Ş. vekili, müvekkili şirketin ... ile yapmış olduğu güvenlik hizmet alımı sözleşmesi doğrultusunda diğer davalı ile alt işveren-asıl t işveren iş ilişkisi içerisinde özel güvenlik hizmeti sunmaya başladığını, yapılan ihale doğrultusunda müvekkili şirketin davacıyı ..."nin bünyesindeki iş yerlerinde istihdam ettiğini, çalışma süresi boyunca davacının tüm alacaklarının ödendiğini, davacının fazla mesaisi ve genel tatil günlerinde çalışmasının bulunmadığını, davacının yıllık izin talep hakkının bulunmadığını ve taleplerin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, davacı taraf vekiline 28.12.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 140/5. madde gereğince taraflara tanık listesi sunmak ve dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde belirttiği tüm delillere dosyaya sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, buna rağmen davacı tarafça delil bildirilmediği, mevcut dosya kapsamı ve delil durumu itibariyle davacı işçinin fazla mesai yaptığı veya genel günlerinde çalıştığı hususunda delil sunamadığı için anılan alacakların ispatlanamadığı gerekçesi ile reddine, izin alacağının ise kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hkuka uygun olduğu gerekçesiyle, davacının ve davalı ... Genel Müdürlüğünün istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu :
Kararı, davacı ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
A) Davalı ... Genel Müdürlüğü temyizi yönünden;
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 362/1-(a) maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
Dosya içeriğine göre, hüküm altına alınan ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak temyize konu edilen toplam miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile temyiz kesinlik sınırı olan 47.530,00 TL kapsamında kaldığından davalının temyiz isteminin, 6100 sayılı Kanun"un 362/1-(a), 366. ve 352. maddeleri uyarınca REDDİNE, nispi temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
B) Davacının temyizi yönünden ;
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, ilk derece mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
İddia ve savunma hakkı, Anayasa"nın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde "herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza da yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında, davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra, maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın açıklama ve ispat hakkını da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının, usul hukuku hükümlerine aykırı olarak ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır. İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/ bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır.
Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu fazla çalışma ve genel tatil alacakları bakımından, verilen kesin süreye rağmen süresinde delil bildirilmediğinden alacakların ispatlanamadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen kesin süreye ilişkin ara kararda, taraflardan başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları istenmiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde işyeri şahsi sicil dosyası, vardiya defteri ve puantaj kayıtları, işyeri kamera kayıtlarına da dayanmış olup, bu delillerle ilgili açıklama yapılmasına gerek olmadığı gibi dava açılırken ödenen gider avansı kullanılarak anılan delillerin davalılardan talep edilmesi de mümkündür. Hal böyle iken İlk Derece Mahkemesince verilen kesin sürede herhangi bir delil bildirilmediği gerekçesi ile alacakların reddi isabetli olmamıştır. Dava dilekçesinde delil olarak bildirilen işyeri şahsi sicil dosyası, vardiya defteri ve puantaj kayıtları, işyeri kamera kayıtları celp edilerek, sunulacak belgelere göre davacının fazla çalışma ve genel tatil alacağı bulunup bulunmadığı yeniden bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Bu yön gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.