Esas No: 2021/3343
Karar No: 2022/943
Karar Tarihi: 22.02.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3343 Esas 2022/943 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/3343 E. , 2022/943 K."İçtihat Metni"
... 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında ... 32. Noterliğinin 12.02.2014 tarih 2479 no.lu yevmiye sayılı işlemiyle düzenlenme şeklinde satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan borcunun bulunmadığını, davalı yanın sözleşmeden kaynaklanan KDV borcunu ödemediğini, bu nedenle alacağın tahsili için ... 27. İcra Müdürlüğünün 2017/16055 Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, davalı tarafça haksız ve kötüniyetli olarak yapılan itirazın iptali ile % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin arsa sahibi olduğunu, sözleşmenin anahtar teslim olarak kararlaştırıldığını, KDV yükümünün bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1/2. maddesine göre taraflar arasındaki sözleşmenin KDV'ye tabi olduğu, sözleşmenin 11. maddesine göre davalının sorumluluğunun bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, icra inkar tazminatının reddine dair verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 22.Hukuk Dairesince, arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu edimlerinin katma değer vergisi doğurması söz konusu olamayacağından Anayasa ve yasaya aykırı olarak sözleşme ile vergi yükümü altına sokulması ve davacının bu çerçevede bu verginin doğduğunu ileri sürmesi yasal dayanaktan yoksun olduğu ve davalı vekilinin istinafının kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verildiği, verilen kararın niteliğine göre davacı vekilinin icra inkar tazminatı yönünden istinafının reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Taraflar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiş olup, davacı şirket yüklenici, davalı ise arsa sahibi konumundadır. Davacı şirket, sözleşme gereğince teslim ettiği bağımsız bölümler nedeniyle fatura düzenleyerek KDV talep etmiş, ödenmeyince itirazın iptâli istemiyle bu davanın konusu olmuştur. Bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlık,arsa payı karşılığı inşaat yapımı sözleşmesi gereğince yüklenicinin arsa sahibine devrettiği bağımsız bölümler nedeniyle kesmiş olduğu faturadaki KDV'yi, arsa sahibinden talep edip edemeyeceği hususunda bulunmaktadır.
Meselenin daha iyi anlaşılabilmesı için, öncelikle uyuşmazlığa ilişkin yasal durum ve kavramlar hakkında genel bir değerlendirme yapılmasında fayda bulunmaktadır.
Bilindiği üzere vergi, devletin, kamu giderlerini karşılamak amacıyla, kamu gücüne kullanarak yasalara dayalı olarak kişilerden sağladığı gelirlerdir (Öncel, Kumrulu, Çağan; Vergi Hukuku, Turhan Kitabevi, s.4). Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler, kişilerden kimi kamu hizmetleri karşılığında yada bir hizmet karşılığı olmaksızın kamu gücüne dayanılarak alınan bedeldir ve kamu hizmetleri için yapılan giderlere ortak katılım payını ifade eder.
T.C. Anayasası'nın 73. maddesi, "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır" düzenlemesini içermektedir. Katma Değer Vergisi de dahil vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ortak özellikleri, kamu gücüne dayanılarak, tek taraflı iradeyle ve gerektiğinde zorla alınmalarıdır. Bu anayasa hükmü gereğince de bir yasaya dayanmaları zorunludur. Buna göre vergi yükümlülüğünün konusu, yükümlüsü, matrahı ve oranı, vergiyi doğuran olay, vergiden doğan ödev ve usul işlemlerinin yasaya dayanması gerekmektedir. (HGK'nın 31.05.2006 tarih ve 2006/311 Esas, 2006/324 Karar sayılı ilamında dabelirtildiği gibi).
Katma Değer Vergisi, vergi konusu olan ürünlerin, üretiminden tüketimine kadar geçirmiş olduğu her aşamada kazandıkları katma değer üzerinden alınan genel bir tüketim vergisidir. 25.10.1984 tarihinde çıkarılan 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile vergi sistemine dahil olan katma değer vergisi, tipik bir harcamalar üzerinden alınan vergi türüdür (Nihal, Saban; Vergi Hukuku, Beta Yayınları, 8. Baskı, s.393).
Verginin konusu; üzerine vergi konulan ve herhangi bir şekilde verginin kaynağını oluşturan ekonomik unsurlardır. KDVK'nın 1. maddesinde, verginin konusunu oluşturan işlemler; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler, her türlü mal ve hizmet ithalatı, diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler olarak düzenlenmiştir.
Vergi yükümlüsü (mükellefi); Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesinde, vergi kanunlarına göre, kendisine vergi borcu tereddüp eden gerçek veya tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır. Bu tanım dikkate alındığında, iki unsur ortaya çıkmaktadır. Birincisi, kişinin bir vergi borcunu ödemek zorunda olması, ikincisi ise, vergiyi doğuran olayın kendi üzerinde gerçekleşmiş bulunmasıdır(saban; age, s.77). KDVK'nın 8. maddesinde de, kimlerin mükellef olabileceği tek tek belirtilmiştir. Katma Değer Vergisinin Mükellefi; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar, ithalatta mal ve hizmet ithal edenler, transit taşımalarda gümrük veya geçiş işlemine muhatap olanlar, müzayede mahallerinde yapılan satışlarda bu satışları yapanlar, İşletme Genel Müdürlüğü ve radyo ve televizyon kurumları, her türlü şans ve talih oyunlarını tertip edenler, 1 inci maddenin 3 üncü fıkrasının (c) bendine giren hallerde bunları tertipleyenler veya gösterenler, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakları kiraya verenler, isteğe bağlı mükellefiyette talepte bulunanlardır.
Vergi sorumlusu; verginin devlete ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı sorumlu kabul edilen kişidir. KDVK'nın 9/1. maddesinde, "Mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir" hükmü ile vergi sorumluluğuna ilişkin düzenleme getirilmiştir.
Vergiyi doğuran olay; vergi alacağı, vergi kanunlarının, verginin doğumuna bağladıkları olayın gerçekleşmesiyle doğar. KDVK'nIn 10. maddesine göre, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi ve hizmetin ifası ile vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş olur. KDVK'nın 10. maddesinde, hangi olayların gerçekleşmesinde vergi borcunun doğduğu tek tek sayılmıştır. Buna göre; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi, kısım kısım mal teslimi veya hizmet yapılması mutad olan veya bu hususlarda mutabık kalınan hallerde, her bir kısmın teslimi veya bir kısım hizmetin yapılması, komisyoncular vasıtasıyla veya konsinyasyon suretiyle yapılan satışlarda, malların alıcıya teslimi, malın alıcıya veya onun adına hareket edenlere gönderilmesi halinde, malın nakliyesine başlanması veya nakliyeci veya sürücüye tevdii, su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi, ithalatta, Gümrük Kanunu'na göre gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başlaması, gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescili, ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlar tarafından yabancı ülkeler ile Türkiye arasında yapılan taşımacılık ile transit taşımacılıkta gümrük bölgesine girilmesi veya gümrük bölgesinden çıkılması, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu'na göre düzenlenen ürün senetlerinin temsil ettiği ürünlerin depodan çekilmesi anında meydana gelir.
Arsa payı karşılığı inşaat yapımı sözleşmesine kısaca değinmekte de yarar bulunmaktadır. Arsa sahibi tarafından, arsanın yükleniciye devri, yüklenici tarafından ise inşaatın yapılması ve karalaştırılan oranda bağımsız bölümlerin paylaşımı söz konusu edilmektedir. Eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nda bir sözleşme türü olarak ayrıca düzenlenmemiştir. Bu sebeple yasal bir tanımı bulunmamaktadır. İçerdiği edimlere baktığımızda, bir edimin taahhüt edilmesi yönüyle eser sözleşmesinin, tapu devrini içermesi yönüyle de taşınmaz satım sözleşmesinin unsurlarını taşıdığını söylemek mümkündür. Taşıdığı unsurlara da bakarak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini; yüklenicinin, arsa üzerine bina inşa etmek ve inşa ettiği binanın belirli bağımsız bölümlerini arsa sahibine teslim etmek karşılığında, arsa sahibinin de, arsanın belirli paylarını yükleniciye devretmeyi taahhüt ettiği, karşılıklı edimleri içeren, karma nitelikli bir akit olarak tanımlamak mümkündür (Erman, Hasan; Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi, Der Yayınları, İstanbul, 2007, s. 1). Taraflar, sözleşme hürriyeti gereğince, sözleşmenin şeklini ve içeriğini istedikleri şekilde belirleyebileceklerdir. Ancak sözleşme, tapu devrini de içerdiğinden TMK’nın 706. TBK’nın 237. Tapu Kanunu'nun 26. ve Noterlik Kanunu’nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, noterlikte düzenleme şeklinde yapılması geçerlilik koşuludur. Eser sözleşmesinin bir türü olarak, eser sözleşmesinin unsurlarını taşımakla birlikte, taşınmaz satımını da içerdiğinden karma nitelikli bir akit olarak nitelemek mümkündür. Arsa sahibinin, arsayı devretme, yüklenicinin ise eseri meydana getirme ve kararlaştırılan oranda bağımsız bölümü devretme edimi bulunmaktadır. Bu hususlar dikkate alındığında, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin hukuki niteliğinin; ani edimli, karşılıklı, karma nitelikte bir sözleşme olarak kabul edebiliriz. Arsa sahibinin arsa paylarının satışını ve yüklenicinin de inşaat yapmayı taahhüt etmesi, arsanın tamamen yükleniciye devri, belirli arsa paylarının yükleniciye devri ve arsa paylarının inşaattaki aşamaya göre yükleniciye (veya göstereceği kişilere) devri şeklinde olmak üzere dört farklı uygulaması yaygın olarak kullanılmakta olup, herbirinde karşılıklı edimlerin ifası farklılık arz etmektedir (Durak, Yasemin; Arsa Payı Karşılığı Kat Yapım Sözleşmesi, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Özel Sayı, Cilt 1, yıl 2015, s. 214-215). Karşılıklı taahhütlerin ağır basması halinde klasik eser sözleşmesinin, taşınmaz devrinin ağırlık kazanmasında ise taşınmaz satış sözleşmesinin öne çıktığını görmek mümkündür.
Katma Değer Vergisi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine ilişkin yukarıda yapılan yasal ve kavramsal açıklamalar nezdinde, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde KDV ve sorumluluğu daha kolay değerlendirmemiz mümkündür. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, arsa sahibi tarafından arsanın teslim edilmesi, yüklenici tarafından sözleşmede kararlaştırılan şekilde inşaatın yapılarak dairelerin veya kararlaştırılan bağımsız bölümlerin arsa sahibine teslimi söz konusudur. Dolayısıyla arsa payı karşı inşaat sözleşmelerinde iki ayrı teslim söz konusudur. Bunlardan birincisi, arsa sahibi tarafından konut veya iş yeri yapılmak üzere yükleniciye arsa payı teslimi, ikincisi ise müteahhit tarafından arsa payına karşılık olarak arsa sahibine yapılan konut veya iş yeri teslimidir. Nitekim 3065 sayılı KDVK'nın 2/5. maddesine 29.03.2018 tarih ve 7104 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile eklenen "bu kanunun uygulanmasında arsa karşılığı inşaat işlerinde; arsa sahibi tarafından konut veya iş yerine karşılık müteahhide arsa payı teslimi, müteahhit tarafından arsa payına karşılık arsa sahibine konut veya iş yeri teslimi yapılmış sayılır" hükmü ile bu konudaki açık kabul ile tereddütler giderilmiştir. Yasa değişikliği KDVK'nın 2. maddesindeki 5. fıkrada yer alan trampa ile ilgili teslime eklenmek suretiyle, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde de trampada bulunduğu gibi iki ayrı teslim olduğu açıklığa kavuşturulmuş ve trampada bulunduğu gibi iki ayrı teslimin KDV yükümlülüğüne ilişkin hukuki bir teslim olduğu kabul edilmiştir. Bu Kanun'un uygulanmasına ilişkin 05.06.2018 tarih ve 30442 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 18 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği'nde değişiklik yapılmasına dair tebliğ ile değiştirilen Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği'nin 8. maddesinde yapılan değişiklikle, arsa payı inşaat işlerinde iki ayrı teslim bulunduğu kabul edilerek açık bir düzenleyici işlem yapılmıştır.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde iki ayrı teslim bulunduğunun kabulü karşısında, her iki teslimin ayrı ayrı KDV'ye tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere iki ayrı teslim söz konusudur. Verginin konusunu teşkil eden işlemler yönünden, her iki teslimin KDV'ye tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. 3065 sayılı Yasa'nın 1. maddesinde verginin konusunu teşkil eden işlemler düzenlenmiştir. Bu maddeye göre ticrai, sinai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler verginin konusunu teşkil eden işlemlerden sayılmıştır. Bu maddeyle birlikte değerlendirdiğimizde, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yapılan teslimin KDV'ye tabi olması için ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde teslim edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, yüklenicinin inşaatı tamamladıktan sonra bağımsız bölümleri arsa sahibine teslim etmesi ticari veya serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapıldığından, Yasa'nın 1/1. maddesi gereğince katma değer vergisine tabii bir işlem bulunduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Yüklenicinin inşaatı yaptıktan sonra konut veya ticari üniteyi arsa sahibine teslimi katma değer vergisine tabi bir işlemdir ve KDV'si ödenecektir.
Arsa sahibi tarafından, inşaat yapılmak üzere arsanın yükleniciye teslimine gelince; burada KDVK'nın 2/5. maddesi gereğince bir teslim bulunduğu hususunda, 7104 sayılı Kanun'un 1. maddesinde yapılan değişiklik sonrasında, bir tereddüt kalmamıştır. Ancak, bu teslimin katma değer vergisine tabii bir işlem olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yukarıda belirtildiği üzere, KDVK'nın 1. maddesi gereğince, bir teslimin katma değer vergisine tabii olması için ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılması gerekmektedir. Maddenin 2. bendinde, her türlü mal ve hizmet ithalatı ve 3. bendinde ise diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler denilerek, diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetlerin de neler olduğu tek tek sayılmak suretiyle, bu kapsam dışında kalan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olmadığı yasa koyucusu tarafından kabul edilmiştir. Bu durumda, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, arsa sahibinin ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde bu sözleşmeyi yapması ve arsayı teslim etmesi halinde katma değer vergisine tabii bir işlem yapılmış olacak, arsa sahibinin bu niteliklerinin bulunmaması halinde ise katma değer vergisine tabii bir teslimden söz etmek mümkün olmayacaktır.
KDVK'nın 10. maddesinde vergiyi doğuran olay düzenlenmiş olup, mal ve hizmet teslimi gereken hallerde, malın teslimi ve hizmetin ifası halinde vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu kabul edilmiştir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde de inşaat yapılmak üzere arsanın yükleniciye teslimi anında vergiyi doğuran olayın gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Dolayısıyla, ticari veya serbest meslek faaliyeti kapsamında, arsa sahibi tarafından arsanın yükleniciye teslimi anında katma değer vergisine tabii bir işlem yapılmış, vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş olacaktır.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, ticari bir faaliyet kapsamında, arsanın teslimiyle katma değer vergisine tabii bir işlem yapılmakta ve vergiyi doğuran olay gerçekleşmekle birlikte katma değer vergisinden kimin sorumlu olacağı diğer bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğinde ve arsa sahibi tarafından arsa yükleniciye teslim edildiğinde, düzenlenecek faturadaki KDV'den kim sorumlu olacaktır?
3065 sayılı Yasa'nın 8. maddesinde mükellef (yükümlü) düzenlenmiştir. Maddenin 1/a fıkrasıyla, katma değer vergisinin mükellefi, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, bu işleri yapanlar olarak kabul edilmiştir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinde, arsa sahibinin ticari veya serbest meslek faaliyeti çerçevesinde faaliyet gösterip ve bu şekilde bir sözleşmenin tarafı olup, inşaat yapılmak üzere arsayı yükleniciye teslim etmesi halinde katma değer vergisinin mükellefi olacaktır.
Uygulamada yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, arsa sahibi tarafından arsanın teslimi dışında bir yükümlülüğünün bulunmadığı, tüm giderlerin yükleniciye ait olacağı kararlaştırılabilmektedir. TBK'nın 26. maddesi gereğince sözleşme serbestisi ilkesi geçerli olup, tarafların TBK'nın 27. maddesindeki hükümsüzlük halleri dışında, sözleşmenin içeriğini istedikleri gibi düzenleyebilirler. Yapılan sözleşmede, arsa teslimi dışında tüm giderlerle birlikte KDV'nin de yükleniciye ait olacağı kararlaştırılabilir. Bu taraflar arasında bir hüküm ifade edecektir. Ancak sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereğince taraflar için bağlayıcı olan bu hüküm, KDV alacaklısı olan kamu maliyesi için hüküm ifade etmeyecektir. Zira yukarıda belirtilen hükümlerinde yer aldığı mali mevzuat kamu düzenine ilişkin hükümlerdir. Kamu maliyesi tarafından resen uygulanacaktır. Arsa sahibi tarafından kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, arsanın yükleniciye teslimiyle vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş olacak, vergi dairesi açısından mükellef arsa sahibi olacaktır. Vergi dairesi arsa tesliminden doğan ve ödenmesi gereken KDV'yi arsa sahibinden talep edecektir. Yüklenici tarafından inşaatın yapılıp konut veya ticari ünitenin arsa sahibine teslimi anında da vergiyi doğuran olay gerçekleşecek ve mükellef yüklenici olduğundan doğacak KDV'yi vergi dairesi yükleniciden talep edecektir. Ancak, yukarıda belirtildiği gibi sözleşme ilişkisi gereğince, bunun aksinin kararlaştırılması mümkündür ve böyle bir kararlaştırma bulunması halinde KDV'yi ödemiş olan arsa sahibi ödediği bedeli yükleniciden talep edebilecektir.
Tüm bu anlatılanlar dikkate alınarak dava konusu olaya döndüğümüzde; taraflar arasında ... 32. Noterliği'nin 12.02.2014 tarih ve 2479 nolu yevmiye nolu Kat Karşılığı İnşaat ve Satış Vaadi Sözleşmesi düzenlenmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin niteliği gereği iki ayrı teslim söz konusudur. Vergi mevzuatı açısından arsanın tesliminde ve inşaatın yapımı sonrasında konutların teslimi sırasında vergiyi doğuran olay gerçekleştiğinden, her iki teslimde de KDV doğmuş olacaktır. Ancak, yukarıda belirtildiği gibi, bunun aksinin kararlaştırılması mümkündür. Bunun aksinin kararlaştırılmış olması halinde, taraflar vergiyi toplamakla yükümlü kamu idaresine bu durumu ileri sürememelerine karşın, sözleşmenin tarafı olarak birbirlerine karşı ileri sürebileceklerdir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11. maddesinde "İnşaat bitiminde binaların iskan ruhsatı keşiflerinin alınması ile ilgili harçlar, vs. ödemelerin tümü yükleniciye aittir. Ancak arsa sahibine ve yükleniciye ait dairelerin ayrı ayrı yapı kullanma izinlerinin alınması sırasında belediye ve diğer resmi dairelere ödenecek 2 nolu harçlar arsa sahibi ve yüklenici sıfatıyla hisseleri nispetinde taraflara aittir. Tüm bağımsız bölümlerin elektrik ve su branşman, abonman giderleri ile tarfo, a.g.(alçak gerilim), özel anahtar proje masrafları,bağımsız bölümlere tekabül edecek KDV ödemeleri; hisseleri nispetinde arsa sahibi ve yüklenici sıfatıyla taraflara aittir" hükmü kararlaştırmıştır. Dava konusu olan KDV, davalıya ait arsa üzerine yapılan bağımsız bölümlerin teslimi nedeni ile doğmuştur. Dolayısıyla, sözleşmeye konu inşaatın yapımından kaynaklanan bir vergidir. Yukarıda belirtilen sözleşmedeki hükümde de, KDV ödemelerinin hisseleri nispetinde taraflara ait olduğu kararlaştırılmıştır. Katma değer vergisi de bir tür vergi olması nedeni ile, sözleşme gereğince hisseleri nispetinde arsa sahibine ve müteahhide yüklenmiştir. Sözleşmede belirtilen hükümler nedeni ile arsa sahibine düşen bağımsız bölümler yönünden doğacak KDV arsa sahiplerinin sorumluluğundadır. Vergi mevzuatı gereğince, davacı müteahhit tarafından ödenmesi gerekse de, tarafların özgür iradeleri ile imzalanan sözleşmede, arsa sahibine düşecek daireler bakımından arsa sahibinin KDV’den sorumlu olacağı kararlaştırıldığından, müteahhit davacının sözleşmeye dayalı olarak doğan KDV'yi arsa sahibinden talep hakkı yerindedir.
Netice itibariyle, bağımsız bölüm teslimi nedeniyle ödenecek KDV'den hissesi nispetinde arsa sahibinin sorumlu olduğu dikkate alınarak, ... Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesince davanın reddine dair verilen karar yerinde olmadığından kararının belirtilen nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ... Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında verdiği karar usul ve yasaya aykırı görüldüğünden BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, HMK'nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 22.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.