7. Hukuk Dairesi 2015/1209 E. , 2016/10493 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi(Müstemir Yetkili)
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre , davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalı şirketin işlettiği hastanede hemşire olarak çalışmakta iken ulusal bayram ve genel tatil ile fazla çalışma ücreti alacaklarının ödenmediğini iddia ederek noterden göndermiş olduğu ihtarname ile iş akdini feshetmiş ve bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının istifa ederek iş akdini sonlandırdığını ve hak ettiği işçilik alacaklarının kendisine ödendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının ödenmeyen işçilik alacakları olduğu gerekçesiyle iş akdini haklı nedenle feshettiği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında, davalı işyerinde fazla çalışma yapılıp yapılmadığı ve hesabı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir. Fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödendiğinin öngörülmesi ve buna uygun ödeme yapılması halinde, yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresinin ispatlanan fazla çalışmalardan indirilmesi gerekir.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda taktiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Somut olayda, mahkemece itibar edilen bilirkişi raporuna göre davacının çalıştığı ilk yıl, hemşire olarak haftanın 5 günü 18.00-10.00 saatleri arası günlük 16 saat ve haftanın 1 günü de 08.00- 20.00 saatleri arası 12 saat, ayrıca haftada 2 gün 2"şer saat gece destek nöbetinde çalıştığı ve böylece haftada 42 saat fazla çalışma yaptığı, sonraki dönemde ise sorumlu hemşire olarak haftanın 6 günü 08.00-18.00 saatleri arası çalışma ve haftada 2 gün de 2"şer saat gece destek nöbeti olmak üzere haftalık 13 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Öncelikle davacının hemşire ve sorumlu hemşire olarak çalıştığı dönemlerdeki çalışma saatleri ayırımı dosya içeriğine uymamaktadır. Ayrıca davacının kat sorumlusu hemşire olarak imzalamış olduğu puantaj tablolarında tüm çalışan hemşirelerin benzer şekilde çalıştığı anlaşılmaktadır. Özellikle davacının imzası bulunan puantaj cetvellerinin davacıyı bağlayacağı, yine davacı tanığı olarak dinlenen ... in de imzalamış olduğu puantajları duruşmada doğruladığına göre bu puantajların da davacının fazla çalışma hesabında esas alınması gerektiği tartışmasızdır. Davacının çalışma sürelerinin, buna bağlı olarak da fazla çalışma süresi ve ücreti alacağı hesabının puantajlarda belirlenen saatlere göre yapılması gerekirken, dosya içeriği ile uyuşmayan tanık beyanlarına göre hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
3-Hükmedilen alacakların net ya da brüt olduğunun kararda gösterilmemesi infazda tereddüte yol açacağından bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.