
Esas No: 2019/279
Karar No: 2021/11305
Karar Tarihi: 13.10.2021
Danıştay 6. Daire 2019/279 Esas 2021/11305 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/279
Karar No : 2021/11305
DAVACI : ... İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI : ... Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Özelleştirme kapsam ve programında bulunan mülkiyeti Hazineye ait Kırıkkale ili, Yahşihan ilçesi, ... (eski ... ) Mahallesi, ... ada, ... (eski ... ) parsel sayılı taşınmaza ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22.01.2018 tarih ve ... sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : İnşaat işi yüklenicisi olduğu komşu taşınmazda 2 blok halinde 10 katlı inşaat yaptığı, dava konusu taşınmazın Sağlık Bakanlığına tahsisli statüsüne güvenerek, bu alanın orman olarak kalacağı ve büyüyüp gelişeceği düşüncesi ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, inşa edeceği konutlara değer katan bir durum olarak reklamlarında kullandığı, dava konusu imar planı değişiklikleri nedeniyle davacının dairelerine değer katan yeşil alan ortadan kalkacağından, dairelerin satılma potansiyelinin düşeceği ve müşterilere yapılan yeşil alan vaadi boşa çıkacağından ticari olarak zarar göreceği, bölgede dava konusu taşınmaz dışında bu büyüklükte yeşil alanın mevcut olmadığı, dava konusu imar planı değişiklikleri ile taşınmazın büyük kısmı konut alanına çevrildiğinden ve yükseklik serbest bırakıldığından, taşınmazda oluşacak nüfus yoğunluğunun çok fazla olacağı, dolayısıyla taşınmazda ayrılan park alanının ancak taşınmazda oluşacak nüfusa hizmet edebileceği, kamuya açık alan niteliğinde olamayacağı, uyuşmazlık konusu taşınmazda öngörülen yapı ve nüfus yoğunluğunu karşılayacak miktarda donatı alanı ayrılmadığı, taşınmazın cepheli olduğu çevre yolunun karşı cephesinde büyük bir hastane kompleksinin bulunduğu, söz konusu hastane yapılırken taşınmazın sağlık ormanı olarak düşünülerek ağaçlandırıldığı, taşınmazda yaşları 10 ila 15 arasında değişen yaklaşık 1.000 adet çam ağacı bulunduğu, hem hastalar hem de bölgede yaşayanlar için temiz hava ve manzara yaratılması açısından taşınmazın yeşil alan statüsünün korunmasında kamu yararı bulunduğu, ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Uyuşmazlık konusu taşınmazın önceki imar planlarında "resmi kurum alanı" kullanımına ayrıldığı ve Sağlık Bakanlığına tahsis edildiği, davacının iddia ettiği gibi yeşil alan olarak planlı olmadığı, taşınmazın tahsis edildiği Sağlık Bakanlığı tarafından kullanılmayacağının ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığına devrinin uygun olduğunun bildirilmesi ile taşınmazdaki fonksiyonun anlamını yitirdiği, bu durumun dava konusu plan değişikliklerinin gerekçesini oluşturduğu, yapılaşma koşullarının yakın çevresi ile uyumlu şekilde belirlendiği, üzerinde yer alan ağaçlara ilişkin Kırıkkale Orman İşletme Müdürlüğü ile yapılan görüşmede, taşınmazın orman alanı olarak belirlenmesi yönünde herhangi bir tasarruflarının bulunmadığının bildirildiği, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ... DÜŞÜNCESİ : Dava konusu 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri ile taşınmaza getirilen kısmen konut alanı, kısmen park alanı fonksiyonlarının üst 1/100.0000 ölçekli çevre düzeni planı ile uyumlu olduğu, dosyada düzenlenen bilirkişi raporunda her ne kadar, uyuşmazlık konusu taşınmazın resmi tesis alanı olan işlevinin kısmen konut alanına çevrilmesi sonucunda, koridor yaklaşımı ile planlanmış olan kamusal alanların sürekliliğinin bozulduğu şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş ise de önceki plan kararları doğrultusunda Sağlık Bakanlığına tahsis edilmiş olan taşınmazın, sağlık tesisi olarak kullanımına ihtiyaç kalmadığının ve alanda kamu kurumu gereksiniminin ortadan kalktığının belirlenmesi üzerine özelleştirme kapsam ve programına alındığı göz önünde bulundurulduğunda, mevcut fonksiyonunu tamamlamış ve ekonomiye kazandırılması amaçlanarak kamu stokundan ayrılmış olan taşınmazın, çevre ve imar bütünlüğü gözetilmek koşulu ile fonksiyonel dönüşümü yapılarak, kısmen faydalı alan kullanımına çevrilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinde konut alanı için öngörülen yapılaşma koşullarının yakın çevre ile uyumlu olduğu, önceki imar planlarında taşınmazın tamamı resmi tesis alanı işlevinde olduğundan, dava konusu imar planı değişiklikleri ile kısmen park alanı kullanımı getirilmesi sonucunda bölgedeki aktif yeşil alan miktarının artırıldığı, yanı sıra taşınmazın enerji nakil hattının geçtiği kuzey kısmının yapılaşmaya açılmayarak, yeşil alana çevrilmesinin uygun bir planlama yaklaşımı olduğu, öte yandan, komşu parselin hissedarı ve inşaat işi yüklenicisi olan davacı tarafından ileri sürülen iddiaların değerlendirilmesi sonucunda; mülkiyeti Hazineye ait olan taşınmazdaki mevcut ağaçların, davacıya ait konutun satışında reklam olarak kullanıldığı ve bu şekilde ekonomik yarar sağlamanın amaçlandığı, bakılmakta olan davanın da ticari saikle açıldığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI ... DÜŞÜNCESİ: Özelleştirme kapsam ve programında bulunan mülkiyeti Hazineye ait, Kırıkkale ili, Yahşihan ilçesi, ... (eski ... ) Mahallesi, ... ada, ... (eski ... ) parsel sayılı taşınmaza ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22.01.2018 tarihli, 2018/14 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin iptali istenilmektedir.
Her ne kadar bilirkişi raporunda, uyuşmazlık konusu taşınmazın resmi tesis alanı olan işlevinin dava konusu imar planı değişiklikleri ile kısmen konut alanına çevrilmesi sonucunda, koridor yaklaşımı ile planlanmış olan kamusal alanların sürekliliğinin bozulduğu, plan ana kararlarının zedelendiği şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş ise de önceki plan kararları doğrultusunda Sağlık Bakanlığına tahsis edilmiş olan taşınmazın, sağlık tesisi olarak kullanımına ihtiyaç kalmadığının ve alanda kamu kurumu gereksiniminin ortadan kalktığının belirlenmesi üzerine, taşınmazın özelleştirme kapsam ve programına alındığı hususu göz önünde bulundurulmak suretiyle bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu çerçevede, mevcut fonksiyonunu tamamlamış ve ekonomiye kazandırılması amaçlanarak kamu stokundan ayrılmış olan taşınmazın, çevre ve imar bütünlüğü gözetilmek koşulu ile fonksiyonel dönüşümü yapılarak, kısmen faydalı alan kullanımına çevrilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı tarafından, taşınmazda ayrılan park alanının ancak taşınmazda oluşacak nüfusa hizmet edebileceği, kamuya açık alan niteliğinde olamayacağı, bölgede bu büyüklükte yeşil alan bulunmadığı şeklinde iddialar ileri sürülmüş ise de, taşınmazın öncesinde de aktif yeşil alan işlevinde planlanmadığı, diğer bir ifade ile önceki imar planlarında taşınmazın tamamının resmi tesis alanı işlevinde olduğu ve söz konusu işlevin yapı ve kullanıcı yoğunluğu içeren bir işlev türü olduğu, dolayısıyla dava konusu plan değişikliğinin, alandaki aktif yeşil alan miktarının azaltılmasına yönelik bir değişiklik olmadığı, aksine taşınmaza kısmen getirilen park alanı kullanımı ile bölgedeki aktif yeşil alan miktarının artırıldığı görülmektedir. Kaldı ki komşu parselin hissedarı ve inşaat işi yüklenicisi olan davacı tarafından ileri sürülen iddiaların değerlendirilmesi sonucunda; mülkiyeti Hazineye ait olan uyuşmazlık konusu taşınmazdaki mevcut ağaçların, davacıya ait konutun satışında reklam olarak kullanıldığı ve bu şekilde ekonomik yarar sağlamanın amaçlandığı, bakılmakta olan davanın da ticari saikle açıldığı kanısına varıldığından, dava sebepleri de dava konusu imar planı değişikliklerini kusurlandıracak nitelikte görülmediğinden davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi uyarınca dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Hazinenin mülkiyetinde bulunan uyuşmazlığa konu ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz, alanda yürürlükte olan 06.11.2013 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında "resmi tesis alanı" işlevine ayrılmış ve sağlık ocağı olarak kullanılmak üzere 03.01.2015 tarihinde Sağlık Bakanlığına tahsis edilmiştir.
Sağlık Bakanlığının 30.04.2015 tarihli, ... sayılı yazısında; sağlıkta dönüşüm programı çevresinde taşınmazın ileriki dönem planlamalarında kullanılmasının düşünülmediği, bu nedenle ekonomiye tekrar kazandırılması amacıyla özelleştirme programına alınması için Özelleştirme İdaresi Başkanlığına devrinin uygun olduğunun bildirilmesi üzerine, taşınmazdaki tahsis işlemi 13.04.2016 tarihli Defterdarlık Olur'u ile kaldırılarak, taşınmaz, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 01.11.2017 tarihli, ... sayılı yazısına istinaden özelleştirme programına alınmıştır.
Bu doğrultuda Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22.01.2018 tarih ve ... sayılı kararı ile onaylanan dava konusu 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri ile taşınmazın resmi tesis alanı olan işlevi kısmen gelişme konut alanına, kısmen park alanına çevrilmiş, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile konut alanında kalan kısmı için E:2.50, hmaks:serbest yapılaşma koşulları belirlenmiş, bunun üzerine (... ada, ... parsel sayılı) komşu taşınmazın hissedarı ve inşaat işi yüklenicisi olan davacı tarafından bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun "İmar Planlarında Bakanlığın Yetkisi"ni düzenleyen 9. maddesinin 2. fıkrasında: "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan (Belediye) gerekli görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumları; Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. İlgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir." hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun'un Ek:3. maddesinde: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K. sayılı Kararı ile.) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K.sayılı Kararı ile.) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü bulunmaktadır.
Kanun'un 5. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Kanun'un 6.maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından bölge planları ve imar planları olarak iki ana kategoriye ayrılmış, imar planları da uygulamaya esas olan uygulama imar planları ve bu planın hazırlanmasındaki temel hedefleri, ilkeleri ve arazi kullanım kararlarını belirleyen nazım imar planları olarak sınıflandırılmıştır. Anılan Kanun'un 8. maddesinde ise alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunluluğu getirilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu imar planı değişiklikleri ile uyuşmazlık konusu taşınmaza getirilen "E:2.50, hmaks:serbest yapılaşma koşullarında gelişme konut alanı ve park alanı" fonksiyonlarının ve yapılaşma koşullarının; çevre ve imar bütünlüğü ile sosyal donatı dengesini bozucu nitelikte olup olmadığının, bozuyor ise sosyal donatı dengesini hangi yönlerden bozduğunun, uyuşmazlık konusu taşınmazın hangi planlama bölgesinde olduğu belirlenerek, ilgili planlama bölgesinde bulunan imar planları bütünlüğüne, üst ölçekli imar planları ile imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesine, imar mevzuatına, emsal değer, yükseklik ve planlama alanındaki fonksiyonlar açısından şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığının, dava konusu imar planı değişiklikleri ile uyuşmazlığa konu taşınmaza verilen fonksiyonun yer seçimi bakımından uygun olup olmadığının, davacının iddiaları, davalı idarenin savunmaları ile dosyadaki bilgi ve belgeler dikkate alınarak incelenmesi ve plan değişiklikleri ile ilgili tespit ve değerlendirmelerin yapılması amacıyla 15/11/2019 tarihinde naip üye ... niyabetinde Prof. Dr. ..., Prof. Dr. ..., Prof. Dr....'dan oluşan bilirkişi kurulunun katılımıyla yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bu inceleme sonucunda düzenlenen raporda, dava konusu nazım ve uygulama imar planı değişiklikleri; çevresine ve plan bütünlüğüne etkisi, alana ilişkin yürürlükteki üst ölçekli planlar ile teknik altyapı ve sosyal donatı dengelerine etkisi çerçevesinde incelenerek sonuç kısmında özetle;
"Plan değişikliği ile getirilen kullanım kararının plan ana kararlarını, bütünlüğünü ve sürekliliğini zedelediği,
Öngörülen yapılaşma koşulları çevredeki konut alanlarında önerilen koşullardan (emsal ve yükseklik) farklı olmamakla beraber, resmi kurum alanından konut alanına dönüştürme işlemi ile getirilen yeni yapı yoğunluğunun önemli bir nüfus artışı getirdiği, bu durumun ise sosyal donatı dengesini bozucu ve teknik altyapı sistemlerinin yeterliliğini olumsuz etkiler nitelikte olduğu, hem sosyal donatı hem teknik altyapı alanlarında eksikliğe yol açtığı,
Konut kullanımı kararı, üst 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında bölge için öngörülen kullanım kararına aykırılık teşkil etmese de, 2013 yılında yapılan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarındaki plan bütünlüğünü, sürekliliğini, plan ana kararlarını ve donatı dengelerini bozduğu için planların kademeli birlikteliği ilkesine aykırı olduğu, aynı nedenlerle imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına da aykırı olduğu,
Açıklanan nedenlerle dava konusu imar planı değişikliklerinde uyuşmazlığa konu taşınmaza verilen fonksiyonun, yer seçimi bakımından uygun olmadığı" yolunda görüş ve kanaate yer verilmiştir.
Bu kapsamda, davacının iddiaları, bilirkişi raporunda yer verilen tespitler, davalı idare tarafından söz konusu rapora yönelik olarak yapılan itirazlar ile üst ölçekli plan kararları, çevre ve imar bütünlüğü hususları birlikte ele alındığında;
13.08.2015 onay tarihli 1/100.000 ölçekli Kırıkkale Çevre Düzeni Planında taşınmazın "kentsel gelişme alanında" kaldığı, bu itibarla, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri ile taşınmaza getirilen kısmen konut alanı, kısmen park alanı fonksiyonlarının üst ölçekli planla uyumlu olduğu görülmektedir.
Bilirkişi raporunda, uyuşmazlık konusu taşınmazın resmi tesis alanı olan işlevinin dava konusu imar planı değişiklikleri ile kısmen konut alanına çevrilmesi sonucunda, koridor yaklaşımı ile planlanmış olan kamusal alanların sürekliliğinin bozulduğu, plan ana kararlarının zedelendiği şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş ise de önceki plan kararları doğrultusunda Sağlık Bakanlığına tahsis edilmiş olan taşınmazın, sağlık tesisi olarak kullanımına ihtiyaç kalmadığının ve alanda kamu kurumu gereksiniminin ortadan kalktığının belirlenmesi üzerine, taşınmazın özelleştirme kapsam ve programına alındığı hususu göz önünde bulundurulmak suretiyle bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu çerçevede, mevcut fonksiyonunu tamamlamış ve ekonomiye kazandırılması amaçlanarak kamu stokundan ayrılmış olan taşınmazın, çevre ve imar bütünlüğü gözetilmek koşulu ile fonksiyonel dönüşümü yapılarak, kısmen faydalı alan kullanımına çevrilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu imar planı değişiklikleri ile taşınmaza getirilen konut alanı fonksiyonu için öngörülen E:2.50, hmaks:serbest yapılaşma koşullarının, yakın çevrede yer alan konut alanı olarak planlı alanların yapılaşma koşulları ile eşdeğer olduğu görülmektedir. Bu haliyle alanın üstleneceği yeni işlevin ve yapılaşma koşullarının çevre kullanımlar ile uyumlu olduğu, çevre imar bütünlüğü ve bölgenin dokusu gözetilerek planlama yapıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyada düzenlenen bilirkişi raporunda her ne kadar, taşınmazın kısmen konut alanına çevrilmesi sonucunda alana gelecek nüfusun gereksinimi olarak sadece yeşil alan ayrıldığı, diğer sosyal donatı ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulmadığı şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş ise; davalı idarenin plan yapma, yaptırma ve onaylama yetkisi sadece özelleştirme kapsamına alınan uyuşmazlık konusu taşınmazla sınırlı olduğundan, sosyal ve teknik altyapı alanlarının tamamının bu parselden karşılanmasının mümkün olmadığı açıktır.
Diğer taraftan, taşınmazın ağaç yoğunluğunun daha az olduğu kuzey kesiminin enerji nakil hattı ile bölündüğü göz önünde bulundurulduğunda, ağaç yoğunluğunun olmadığı kesimde yapılaşma öngörülmesi yerine, mevcut doku dikkate alınmadan ağaçların yoğun olduğu güney kesimde yapılaşma öngörülmesinin hatalı bir planlama yaklaşımı olduğu yolundaki bilirkişi değerlendirmesine de itibar edilmesinin mümkün olmadığı, enerji nakil hattının bulunduğu kısmın yapılaşmaya açılmayarak, yeşil alana çevrilmesinin uygun bir planlama yaklaşımı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan, davacı tarafından, taşınmazda ayrılan park alanının ancak taşınmazda oluşacak nüfusa hizmet edebileceği, kamuya açık alan niteliğinde olamayacağı, bölgede bu büyüklükte yeşil alan bulunmadığı şeklinde iddialar ileri sürülmüş ise de, taşınmazın öncesinde de aktif yeşil alan işlevinde planlanmadığı, diğer bir ifade ile önceki imar planlarında taşınmazın tamamının resmi tesis alanı işlevinde olduğu ve söz konusu işlevin yapı ve kullanıcı yoğunluğu içeren bir işlev türü olduğu, dolayısıyla dava konusu plan değişikliğinin, alandaki aktif yeşil alan miktarının azaltılmasına yönelik bir değişiklik olmadığı, aksine taşınmaza kısmen getirilen park alanı kullanımı ile bölgedeki aktif yeşil alan miktarının artırıldığı görülmektedir.
Kaldı ki komşu parselin hissedarı ve inşaat işi yüklenicisi olan davacı tarafından ileri sürülen iddiaların değerlendirilmesi sonucunda; mülkiyeti Hazineye ait olan uyuşmazlık konusu taşınmazdaki mevcut ağaçların, davacıya ait konutun satışında reklam olarak kullanıldığı ve bu şekilde ekonomik yarar sağlamanın amaçlandığı, bakılmakta olan davanın da ticari saikle açıldığı kanısına varıldığından, dava sebepleri de dava konusu imar planı değişikliklerini kusurlandıracak nitelikte görülmemiştir.
Bu itibarla, Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22.01.2018 tarih ve ... sayılı kararıyla onaylanan dava konusu 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinde imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesi kapsamında kalan DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ... TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ... TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Keşif ve bilirkişi incelemesi gideri ile posta gideri avanslarından artan tutarların kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 13/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.