Esas No: 2019/7938
Karar No: 2020/2
Karar Tarihi: 06.01.2020
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/7938 Esas 2020/2 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tehdit ve şantaj suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1, 107/1, 29, 62, ve 52. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis, 5 ay hapis ve 20,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bahçe Asliye Ceza Mahkemesinin 26/03/2014 tarihli ve 2013/189 esas, 2014/120 sayılı kararının 25/04/2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 27/06/2015 tarihinde işlediği kasıtlı bir suçtan mahkum edildiğinin ihbar edilmesi üzerine hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/1, 107/1, 29, 62, ve 52. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis, 5 ay hapis ve 20,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bahçe Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2017 tarihli ve 2016/133 esas. 2017/70 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 12/09/2019 gün ve 94660652-105-80-12503-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/09/2019 gün ve 2019/92985 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Bahçe Asliye Ceza Mahkemesinin 26/03/2014 tarihli kararını müteakip, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5271 sayılı Kanun"un 253. maddesinde değişiklik yapıldığı ve anılan mahkeme kararı ile belirlenen denetim süresi içerisinde, 27/06/2015 tarihinde işlenen Reyhanlı 3. Asliye Sulh Ceza Mahkemesinin 16/11/2015 tarihli ve 2015/244 esas, 2015/516 sayılı kararına konu tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı ve bu suçla birlikte işlendiği için kapsam dışında kalan hakaret suçunun da uzlaşma kapsamın girdiği, anılan Mahkeme tarafından uzlaştırma işlemleri gerçekleştirilerek tarafların uzlaşması üzerine, Reyhanlı 3. Asliye Sulh Ceza Mahkemesinin 22/02/2017 tarihli ve 2015/244 esas, 2015/516 sayılı ek kararı ile sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar verildiği anlaşılmakla, denetim süresi içerisinde işlenen hakaret ve tehdit suçları bakımından uzlaştırma işlemlerinin yapılıp yapılmadığı tespit edildikten sonra, uzlaştırma işleminin sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit ve şantaj suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1, 107/1, 29, 62, ve 52. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis, 5 ay hapis
ve 20,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bahçe Asliye Ceza Mahkemesinin 26/03/2014 tarihli ve 2013/189 esas, 2014/120 sayılı kararının 25/04/2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 27/06/2015 tarihinde işlediği kasıtlı bir suçtan mahkum edildiğinin ihbar edilmesi üzerine hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/1, 107/1, (iki kez)29, (iki kez )62, ve 52. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis, 5 ay hapis ve 20,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bahçe Asliye Ceza Mahkemenin 29/03/2017 tarihli ve 2016/133 esas, 2017/70 sayılı kararı ile Bahçe Asliye Ceza Mahkemesinin 26/03/2014 tarihli kararını müteakip, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5271 sayılı Kanun"un 253. maddesinde değişiklik yapıldığı ve anılan mahkeme kararı ile belirlenen denetim süresi içerisinde, 27/06/2015 tarihinde işlenen Reyhanlı 3. Asliye Sulh Ceza Mahkemesinin 16/11/2015 tarihli ve 2015/244 esas, 2015/516 sayılı kararına konu tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı ve bu suçla birlikte işlendiği için kapsam dışında kalan hakaret suçunun da uzlaşma kapsamın girdiği, anılan Mahkeme tarafından uzlaştırma işlemleri gerçekleştirilerek tarafların uzlaşması üzerine, Reyhanlı 3. Asliye Sulh Ceza Mahkemesinin 22/02/2017 tarihli ve 2015/244 esas, 2015/516 sayılı ek kararı ile sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar verildiği anlaşılmakla, denetim süresi içerisinde işlenen hakaret ve tehdit suçları bakımından uzlaştırma işlemlerinin yapılıp yapılmadığı tespit edildikten sonra, uzlaştırma işleminin sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar kurulan sanık ..."ın, denetim süresinde işlediği tehdit ve hakaret suçlarından dolayı 6763 sayılı Kanun uyarınca yapılan uyarlama neticesinde, uzlaştırmanın gerçekleşmesi sebebiyle düşme kararı verilmesi durumunda, daha önce açıklanması geri bırakılan hükümlerin açıklanıp açıklanamayacağının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun"un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanun"un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle "sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde,
kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir. CMK"nın hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kenar başlıklı 231. maddesinin onuncu, on birinci ve on ikinci fıkraları "(10) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. (11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir. (12) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir." biçimindedir.
Bu düzenlemeler dikkate alındığında; sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, hakkındaki mahkûmiyet hükmü açıklanacak, yükümlülüklerin yerine getirilememesi durumunda da, kısmen infaza karar verilebileceği gibi koşulları bulunmakta ise, hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesi suretiyle yeni bir mahkûmiyet hükmü de tesis edilebilecektir. Ceza Genel Kurulu"nun 05.12.2017 tarih ve 2014/8-811 esas, 2017/523 sayılı kararında belirtildiği üzere, denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlenmesi halinde yerel mahkemece, CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanması sırasında önceki hükümde değişiklik yapılarak, daha ağır bir cezaya karar verilemeyecektir. Ayrıca hüküm açıklanırken Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarih ve 2013/3-752 esas, 2014/200 sayılı kararında açıklandığı üzere, 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesinde yer alan seçenek yaptırımlara çevirme zorunluluğu gibi hususlar dikkate alınabilecektir.
Ceza Genel Kurulu"nun 29/05/2018 tarihli ve 2017/15-496 esas, 2018/246 sayılı kararında belirtildiği üzere; uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak, devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur. 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin sekizinci fıkrasında, "Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir" hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un ikinci maddesiyle, 5237 sayılı TCK"nın 73. maddesinin başlığında yer alan “uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK"nın 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir. CMK"nın 5560 sayılı Kanun"un 24. maddesi ile değiştirilen 253. maddesinin üçüncü fıkrası; "(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez." biçimdeyken 09/07/2009 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun"un sekizinci maddesiyle anılan fıkraya "Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz" cümlesi eklenmiştir. 02/12/2016 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı "Uzlaştırma" olarak değiştirilmiş ve 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmış, TCK"nın 106. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen tehdit, aynı Kanun"un 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alınmış, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına dahil edilmiştir. Uzlaştırma kurumu, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabilecek, bu uygulama sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacak, 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesindeki düzenleme de nazara alınarak kesinleşen ve infaz edilmekte olan hükümlerde de uygulanabilecek ve bu husus infaz aşamasında gözetilebilecektir. Yerine getirilen hükümler yönünden ise, uzlaştırma sanığın hukuki yararının bulunması koşuluyla uygulanabilecektir. Uzlaştırma, 6763 sayılı Kanun"la değişik CMK"nın 253. maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiş, mahkeme tarafından uzlaştırmaya ilişkin anılan Kanunun 254. maddesinde" (1)Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253. maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir. (2)Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231. maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231. maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır. " denilmiştir.
Uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, kovuşturma aşamasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
İncelenen dosyada;
Tehdit ve şantaj suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1, 107/1, 29, 62, ve 52. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis, 5 ay hapis ve 20,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bahçe Asliye Ceza Mahkemesinin 26/03/2014 tarihli ve 2013/189 esas, 2014/120 sayılı kararının 25/04/2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 27/06/2015 tarihinde işlediği kasıtlı bir suçtan mahkum edildiğinin ihbar edilmesi üzerine hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/1, 107/1, (iki kez) 29, (iki kez) 62, ve 52. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis, 5 ay hapis ve 20,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bahçe Asliye Ceza Mahkemenin 29/03/2017 tarihli ve 2016/133 esas 2017/70 sayılı kararı ile Bahçe Asliye Ceza Mahkemesinin 26/03/2014 tarihli kararını müteakip, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5271 sayılı Kanun"un 253. maddesinde değişiklik yapıldığı ve anılan mahkeme kararı ile belirlenen denetim süresi içerisinde, 27/06/2015 tarihinde işlenen Reyhanlı 3. Asliye Sulh Ceza Mahkemesinin 16/11/2015 tarihli ve 2015/244 esas, 2015/516 sayılı kararına konu tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı ve bu suçla birlikte işlendiği için kapsam dışında kalan hakaret suçunun da uzlaşma kapsamın girdiği, anılan Mahkeme tarafından uzlaştırma işlemleri gerçekleştirilerek tarafların uzlaşması üzerine, Reyhanlı 3. Asliye Sulh Ceza Mahkemesinin 22/02/2017 tarihli ve 2015/244 esas, 2015/516 sayılı ek kararı ile sanık hakkındaki ihbar konusu suçlar yönünden kamu davasının düşürülmesine karar verildiği görülmüştür.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; CMK"nın 231. maddesinin onbirinci fıkrasında sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanacağının belirtilmesi, denetim süresi içerisinde işlendiği ihbar edilen Reyhanlı 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/11/2015 tarihli ve 2015/244 esas, 2015/516 sayılı kararına konu tehdit ve hakaret eylemleri yönünden tarafların uzlaşmaları nedeniyle 22/02/2017 tarihli ek kararla kamu davasının düşmesine hükmolunması, anılan ek kararın 21/03/2017 tarihinde kesinleşmesi karşısında; denetim süresi içerisinde işlenmiş kasıtlı suçtan bahsedilemeyeceği gözetilip sanığın bu süre içerisinde işlediği başkaca kasıtlı suçlardan mahkum olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1, 107/1, 29, 62, ve 52. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis, 5 ay hapis ve 20,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Bahçe Asliye Ceza Mahkemenin 29/03/2017 tarihli ve 2016/133 esas. 2017/70 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Bahçe Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2017 tarihli ve 2016/133 esas. 2017/70 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4. maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 06/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.