Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/213
Karar No: 2021/3655
Karar Tarihi: 30.06.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/213 Esas 2021/3655 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2020/213 E.  ,  2021/3655 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davalılar... yönünden davanın reddine, diğer davalılar ... yönünden davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararına karşı davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.06.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-

    Dava, ″hile″ hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, kayden paydaş oldukları 12484 parsel sayılı taşınmaz için davalıların tapu dairesinde kendilerini kargaşaya uğratarak ve kötü niyetle rızai taksim işlemi yaptırarak hisselerini lehlerine olmak üzere haksız olarak arttırdıklarını, dava konusu taşınmazın rızai taksim işlemi sonucu üç eşit hisse olarak tapuya kaydedildiğini, tapu dairesine gitmelerindeki amacın taksim değil, ifraz işlemi yapmak olduğunu, kendilerinin ve dava dışı diğer tüm maliklerin iradelerinin fesada uğratıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptaline ve önceki tapu kayıtlarına göre payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, açılan davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacıların iradesinin fesada uğratılarak herhangi bir işlem yapılmadığını, herkesin kendi rızasıyla baskı altında kalmadan imza attığını, davacıların açmış oldukları davada kötü niyetli davrandıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlar, daha sonra davalılar ... ve ..., aşamada sundukları dilekçelerinde, davacıların iddialarının doğru olduğunu, tüm mirasçıların hisselerinin aynı kalması gerektiğini, taraflar arasında taksim kastı söz konusu olmadığını belirtip davayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir.
    Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesi ile davalılar ... ve ... hakkındaki davanın reddine, davayı kabul eden diğer davalılar Fahri ve Nebüvet hakkındaki davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesince, mahkemenin bilirkişiden rapor alarak eksik metrekare karşılığı oluşan yeni hisse miktarlarını belirlemeden karar verdiği, bunun infazda tereddüt oluşturacağı gerekçesi ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülerek bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi ilamına uyarak yapılan yargılama neticesinde, ilk derece mahkemesince, davalılar... yönünden davanın reddine, diğer davalılar ... yönünden kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacılar vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, dava konusu 12484 parsel sayılı taşınmazın kök 3234 ve 6608 parsel sayılı taşınmazlardan geldiği, 3234 parsel sayılı 2237.71 m2 yüzölümlü, bahçe vasfılı taşınmazda davacı ...’ın 11/30, davacı ... ¼ payının, 6608 parsel sayılı 3315.00 m2 yüzölçümlü, iki ahır bir kargir ev vasıflı taşınmazda ise davacı ...’in 110/221 payının olduğu, söz konusu iki parselin tevhit edilmesi suretiyle 5552 m2 yüzölçümlü 12480 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu, bu taşınmazın 1385.50 m2 sinin yola, 22.97 m2 sinin ise parka terk edildiği, kalan kısmın ise dört parçaya ifraz edildiği, 21.02.2014 tarihinde yapılan ifrazen taksim işlemi sonucu oluşan 12481 parsel sayılı taşınmazın dava dışı..., 12482 parselin dava dışı ... 12483 parselin dava dışı ...ve çekişme konusu edilen 12484 parsel sayılı taşınmazın ise paylı olarak davacılar, davalılar ve dava dışı şahıslar adlarına kayıtlı hale geldiği, 12484 parsel sayılı taşınmazda davacıların 1/6 şar, davalılar Burak,...’nin 1/15’er, davalı ...’un ise 9/180 paylarının bulunduğu, davacıların tapuya gitmelerindeki amacın taksim değil, yalnızca ifraz işlemi yapmak olduğunu, ancak kendilerinin iradelerinin fesada uğratıldığını ve oluşan 12484 parsel sayılı taşınmazdaki davalıların paylarının kendileri aleyhine olacak şekilde artırıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtıkları, alınan bilirkişi raporunda da taksim işlemi neticesinde davacı ...’in toplamda 1648,97m2 yer alması gerekirken 403,96 m2 yer aldığı, davacı ..."ın 612,38 m2 yer alması gerekirken 403,96 m2 yer aldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
    Somut olaya gelince; dinlenen tanık beyanları ve alınan bilirkişi raporları ile davacıların paydaş olduğu kök 3234 ve 6608 parsel sayılı taşınmazların ifraz ve tevhit işlemlerine tabi tutulması sonucu kendilerine verilmesi gereken taşınmaz miktarından çok daha az taşınmazın verildiği, lehine taşınmaz artışı bulunan davalılar yönünden bu taşınmazların satın alınması veya intikali yönünde gerekli savunmanın getirilemediği, taşınmazlardaki payların bedelsiz olarak davalılara devredilmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, yapılan ifraz, tevhit ve taksim işlemlerinin davacıların iradesine uygun işlemler olmadığı, iradelerinin fesada uğratıldığı sabittir.
    Hal böyle olunca, davalılar ... ve ... yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
    Davacıların açıklanan nedenlerden ötürü yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun′un 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi