1. Ceza Dairesi 2017/2867 E. , 2019/3167 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
S.S.ÇOCUK : ...
ÖLDÜRÜLEN : ...
KATILANLAR : ..., ...
SUÇ : Töre saikiyle öldürme, ruhsatsız silah taşıma
HÜKÜM : Suça sürüklenen çocuk hakkında; mahkumiyet, sanıklar hakkında; beraat.
TEMYİZ EDENLER : Suça sürüklenen çocuk ... müdafii, sanıklar müdafii, katılanlar vekili
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, suça sürüklenen çocuk ..."ın maktul ..."ı kasten öldürme eyleminin sübutu kabul, cezayı azaltıcı bir sebep bulunmadığı takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, diğer sanıklar hakkında, suça sürüklenen çocuğu maktulü kasten öldürmesi için azmettirme suçundan elde edilen delillerin hükümlülüklerine yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınarak beraatlerine hükmedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmediğinden, katılanlar vekilinin beraat eden sanıkların da cezalandırılması gerektiğine, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede, suça sürüklenen çocuk hakkında haksız tahrik ve takdiri indirim hükümlerinin uygulanması gerektiğine, beraat eden sanıklar müdafiinin her bir sanık için ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle;
A)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ../..
S/2
..., ... hakkında verilen beraat hükümlerinin ONANMASINA,
B)Suça sürüklenen çocuk hakkında kasten öldürme suçu nedeniyle verilen mahkumiyet hükmünün yapılan incelemesinde:
1)Her ne kadar suça sürüklenen çocuk hakkında "töre saikiyle öldürme" suçundan hüküm kurulmuş ise de; Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde "töre" kelimesinin; "bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, adet, bir topluluktaki ahlaki davranış biçimleri, adap" olarak tanımlandığı, ayrıca "saik" kelimesinin, "sebep, güdü, kasta öngelen ve onu hazırlayan düşünce", "öldürmenin töre saikiyle gerçekleştirilmesinin" ise "öldürmeye yönelik kastın, töre anlayışının etkisi altında şekillenmesi" anlamlarına geldiği, genelde iyi davranış biçimlerini ifade etmek için kullanılan "töre" kavramının zaman zaman "kötü" davranış biçimlerini ifade etmek için de kullanılabildiği, bu anlamda, Türk Ceza Kanununun 82. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinin konusunu oluşturan "töre"nin, "belli bir davranışı gerçekleştirenin veya belli bir yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesini gerektiren", "kötü bir töre"yi ifade ettiği, bir davranışın töreden kaynaklandığını söyleyebilmek için, bu davranışın "bir toplulukta genel olarak benimsenmiş, yerleşmiş yaşam biçimlerinden veya değer yargılarından kaynaklanmasının" gerekli olduğu, yasal düzenlemede geçen "saik" kelimesinin, öldürme fiilinin fail tarafından "başka her türlü etkiden uzak olarak sırf toplumda benimsenmiş olan genel bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranılmış olmasını cezalandırmayı görev addedip onun etkisiyle" işlenmesini, başka bir deyişle, "öldürme kastının, kötü törenin etkisiyle oluşması lüzumunu" ifade ettiği, bu durumdaki failin "öldürme eylemini" gerçekleştirirse toplum tarafından "saygınlık" ile ödüllendirileceğini, gerçekleştirmediği takdirde ise "kınanacağını" düşünmesi ve bu eylemi saygınlık kazanmak ya da kınanmamak için işlemesi gerektiği, dolayısıyla "töre saikiyle öldürme"den bahsedilebilmesi için, öncelikle mağdurun "toplumda genel olarak benimsenmiş olan bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranmış olmasının, ikinci olarak bu aykırı davranışın "ölümle" cezalandırılması gerektiğinin o toplumda yaşayanlar tarafından beklenen bir tepki olduğunun kabul edilebilmesinin, üçüncü olarak ise öldürme fiilinin fail tarafından toplumun öldürme beklentisinin yönlendirmesiyle sırf aykırı davranışın cezalandırılması görevi üstlenilerek işlenmesinin" şart olduğu, burada "toplumdan" kastedilenin "tüm ülke" olabileceği gibi "köy, mahalle, geniş aile gibi" küçük bir topluluk da olabileceği, "töre saikiyle öldürme" suçunun oluşması açısından bunlar arasında fark bulunmadığı, "töre" kavramıyla sık sık karıştırılan "namus" kavramının ise "bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet, doğruluk, dürüstlük" olarak tanımlandığı, bu anlamda, töre ile namusun benzer ancak farklı kavramlar oldukları, törenin belli koşullarda namusu da içine alan üst bir kavram olarak ortaya çıkabileceği ../..
durumlar var ise de, diğer koşulların bulunmadığı hallerde, sırf kişilerin sübjektif namus anlayışından, kıskançlıktan, cinsel arzu ve isteklere karşılık alamamaktan, kınamaktan, hoşlanmamaktan, tasvip etmemekten, söz geçirememekten kaynaklanan öldürme fiillerinin "töre saikiyle öldürme" olarak nitelendirilemeyeceği, aynı şekilde, toplumun tasvip etmediği veya kınadığı davranışları işleyenlerin ya da yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesi" biçiminde gerçekleştirilen her fiilin de toplumdaki öldürme beklentisi açıkça ortaya konulmadan", sırf bu nedenle "töre saikiyle öldürme" olarak değerlendirilemeyeceği, buna göre, "töre cinayeti ile namus cinayetinin" aynı kavramlar olduğunun söylenemeyeceği, zira, suçta ve cezada kanunilik prensibi ile ceza hukukundaki kıyas yasağının, "töre saikiyle öldürme" suçunun uygulanma alanını bu şekilde genişletmeye izin vermeyeceği anlaşılmakla, bu açıklamalar ışığında, somut olayda; suça sürüklenen çocuğun kız kardeşi olan Emetullah ile maktulün bir süre gönül ilişkilerinin olduğu ancak daha sonra bu ilişkinin son bulduğu,.... "ın 18 yaşından küçük olduğu bir tarihte evlilik olmaksızın hamile kalması üzerine olayın resmi makamlara intikal ettiği, .... "ın alınan ifadesinde çocuğun babasının maktul olduğunu söylediği ancak yaptırılan babalık testinde çocuğun maktulden olmadığının anlaşıldığı ve bu nedenle maktul hakkında açılan kamu davasında beraatine karar verildiği, bununla birlikte yaşanan bu hadiselerden maktulü sorumlu tutan suça sürüklenen çocuğun kendi subjektif değer yargılarına aykırı hareket ettiğini düşündüğü maktulü toplumsal bir istek olmaksızın kasten öldürmesi biçiminde gerçekleştirdiği eyleminde, suça sürüklenen çocuk hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanmaksızın kasten öldürme suçundan TCK"nin 81. maddesi uyarınca hüküm kurulması gerekirken, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde töre saikiyle kasten öldürme suçundan TCK"nin 82/1-k maddesi gereğince hüküm kurulmak suretiyle fazla ceza tayini,
2)Kendilerini usulüne uygun düzenlenmiş iki ayrı vekaletname ile ancak aynı vekille temsil ettiren katılanlar lehine, suça sürüklenen çocuk aleyhine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken iki vekalet ücretine hükmedilmesi,
C)Suça sürüklenen çocuk hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçu nedeniyle verilen mahkumiyet hükmünün yapılan temyiz incelemesinde:
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 15.10.2012 tarih ve 2012/173 numaralı iddianamede suça sürüklenen çocuk hakkında 6136 sayılı yasaya aykırılık suçundan anlatım yapılıp sevk maddesi gösterilerek usulüne uygun açılmış bir kamu davası bulunmadığı ve bu eksikliğin ek savunma yolu ile de giderilemeyeceği gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK"nin 225. maddesine aykırı davranılması ,
Kabul ve uygulamaya göre ise;
Ruhsatsız silah taşıma suçunun düzenlendiği 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasının yanında 30 günden 100 güne kadar adli para cezasına hükmolunması gerektiği gözetilmeyerek, temel adli para cezası gün
sayısının 120 gün olarak belirlenmesi ve tayin olunan 2 yıllık temel hapis cezasından yaş küçüklüğü nedeniyle 5237 sayılı TCK"nin 31/3. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılırken sonuç cezanın 1 yıl 4 ay hapis yerine 1 yıl 6 ay hapis olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan kısmen re"sen de temyize tabi olan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, suçun üst sınırı , temyiz incelemesi dışında tutuklulukta geçen süre göz önüne alınarak suça sürüklenen çocuk müdafiinin tahliye talebinin reddine, 18.06.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
18/06/2019 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı Kenan Türk"ün huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan suça sürüklenen çocuk ... müdafii Avukat ..."ın yokluğunda 20/06/2019 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.