14. Hukuk Dairesi 2016/5638 E. , 2019/853 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 13.10.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, 26 sayılı parselde kayıtlı bulunan taşınmazın müvekkillerine ait olduğunu, taşınmazın ana yola bağlantısının bulunmadığını, adı geçen parsel yararına davalıya ait 25 no"lu parsel üzerinden geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 116 ada 45 parsel sayılı taşınmaz lehine, 116 ada 44 parsel sayılı taşınmaz üzerinden dosyada mevcut 16.02.2015 tarihli rapora ekli krokide "A" harfi ile gösterilen 3 metre genişliğinde 370,89 m2"lik yerden geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nin 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olaya gelince; davacıların iddiası, davalının savunması ve mahkemece yapılan keşif ve tüm dosya içeriğine göre, davacıların geçit ihtiyacının bulunduğu sabittir. Dosya içeriğinden dava konusu taşınmazların parsel numaralarının değiştiğinin anlaşılmasıyla UYAP sisteminden alınan tapu bilgilerine göre davacılara ait 26 sayılı parselin yeni numarasının 45; davalıya ait 25 sayılı parsel sayılı taşınmazın da yeni numarasının 44 olduğu görülmüştür. Adı geçen parsellerdeki keşif sonucunda alınan 16.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacıların maliki olduğu 45 parsel sayılı taşınmaz lehine 4 ayrı alternatif geçit güzergahı gösterilerek bunlardan en uygunun 44 ile 48 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçen 4 numaralı alternatif olduğu belirtilmiştir. 44 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapu kaydının dosyada mevcut olmasına rağmen 48 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının dosya arasında bulunmadığı ve yargılama aşamasında adı geçen taşınmazın malik veya maliklerinin davaya dahil edilmediği anlaşılmıştır.
O halde mahkemece; öncelikle 116 ada 48 parsel sayılı taşınmazın güncel tapu kaydı getirtilerek malik olarak görülenlerin davaya dahil edilmesi gerekmektedir.
Kabule göre de; bilirkişi raporuna göre alternatif geçit güzergahlarından en uygununun 4 numaralı güzergah olduğunun belirtilmesine karşılık mahkemece gerekçesi de açıklanmadan "A" harfi ile gösterilen 1 numaralı güzergah üzerinden geçit hakkı tesisine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.