Esas No: 2016/12896
Karar No: 2021/4825
Karar Tarihi: 14.10.2021
Danıştay 10. Daire 2016/12896 Esas 2021/4825 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/12896
Karar No : 2021/4825
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- ...
2- ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : Davacılar tarafından, çocukları ...'ın Adana ili, Ceyhan ilçesi Gazi Osmanpaşa Polis Merkezi Amirliği'nde yapılan ifade alma işlemleri sırasında, aynı anda polis merkezine getirilen müştekisi tarafından silahla vurularak öldürülmesinde davalı idarenin hizmet kusuru olduğu öne sürülerek davacılar için destekten yoksun kalma tazminatından oluşan 1.000,00'er TL (miktar artırım dilekçesi ile ... için 36.607,54 TL, ... için 28.801,60 TL) maddi, 50.000,00'er TL manevi tazminatın; olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, ... İdare Mahkemesince verilen davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne, davacılar ... için 36.607,54 TL, ... için 28.801,60TL maddi ve davacılar ... için 50.000,00 TL, ... için 50.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplamda 165.409,14TL tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden (10/07/2014) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine ilişkin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davanın süresinde açılmadığı, somut olayda üçüncü kişinin kusurunun illiyet bağını kestiği, manevi tazminatın fahiş olduğu, manevi tazminata faiz yürütülemeyeceği belirtilerek İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne, hükmedilen maddi tazminat tutarının 2.000,00 TL'lik kısmına ve manevi tazminata idareye başvurma tarihi olan 10/07/2014 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyiz istemine konu Mahkeme kararının, hükmedilen maddi tazminatın miktar artırım dilekçesi ile artırılan kısmına yürütülecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmı yönünden incelenmesinde;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendinde, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararın düzeltilerek onanacağı hükmüne yer verilmiştir.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesi, 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, "Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır." cümlesi eklenmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren (1) yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren (5) yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almaktadır. Anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, davanın kabul edilmesi halinde artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacılar tarafından, bilirkişi raporu uyarınca, 08/04/2016 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçe ile maddi tazminat miktarı ... için 35.607,54 TL, ... için 27.801,60 TL tutarına artırılmış, bu dilekçe davalı idareye 18/04/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dolayısıyla artırılan tazminat miktarı bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan 18/04/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda, Mahkeme kararının, gerekçe kısmında yer alan "maddi zararların davacıların davalı idareye başvurduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle" ibaresinin "dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat miktarı yönünden 10/07/2014 tarihinden, miktar artırım dilekçesi ile artırılan kısım yönünden miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olan 18/04/2016 tarihinden", hüküm fıkrasında yer alan "davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne, davacılar ... için 36.607,54 TL, ... için 28.801,60TL maddi ve davacılar ... için 50.000,00 TL, ... için 50.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplamda 165.409,14TL (65.409,14TL+100.000TL) tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden (10.07.2014) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine" ibaresinin "davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne, davacılardan her biri için 1.000,00 TL olmak üzere maddi tazminatın 2.000,00 TL'lik kısmı ile davacılardan her biri için 50.000,00 TL olmak üzere 100.000,00 TL manevi tazminatın 10/07/2014 tarihinden itibaren, ... için için 35.607,54 TL, ... için 27.801,60 TL olmak üzere toplam 63.409,14 TL maddi tazminatın kalan kısmının miktar arttırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 18/04/2016 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
2. Davanın kabulüne ilişkin ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı temyize konu kararınıngerekçe kısmında yer alan "maddi zararların davacıların davalı idareye başvurduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle" ibaresinin "dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat miktarı yönünden 10/07/2014 tarihinden, miktar artırım dilekçesi ile artırılan kısım yönünden miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olan 18/04/2016 tarihinden", hüküm fıkrasında yer alan "davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne, davacılar ... için 36.607,54 TL, ... için 28.801,60TL maddi ve davacılar ... için 50.000,00 TL, ... için 50.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplamda 165.409,14TL (65.409,14TL+100.000TL) tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden (10.07.2014) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine" ibaresinin "davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne, davacılardan her biri için 1.000,00 TL olmak üzere maddi tazminatın 2.000,00 TL'lik kısmı ile davacılardan her biri için 50.000,00 TL olmak üzere 100.000,00 TL manevi tazminatın 10/07/2014 tarihinden itibaren, ... için için 35.607,54 TL, ... için 27.801,60 TL olmak üzere toplam 63.409,14 maddi tazminatın kalan kısmının miktar arttırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 18/04/2016 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine" şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/10/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Temyiz incelemesine konu İdare Mahkemesi kararında miktar artırım dilekçesi ile artırılan tazminat miktarı yönünden, miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, söz konusu kısımlar yönünden de idareye başvuru tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, "yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık" kapsamında olmayan; anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren "hukuka aykırılık" teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının bu kısmı hukuka aykırı olduğundan yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.