
Esas No: 2020/2440
Karar No: 2020/3766
Karar Tarihi: 01.07.2020
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/2440 Esas 2020/3766 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki maddi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, Söke 1.Noterliği"nin 19/12/2011 tarihli araç satış sözleşmesi ile dava dışı ... adına kayıtlı aracı, 18.000,00 TL bedelle dava dışı...tarafından verilen ... 2. Noterliği"nin 13/12/2011 tarihli vekaletnamesine istinaden satın aldığını, yapılan incelemede ... 2. Noterliği"nden verilen vekaletnamenin sahte nüfus cüzdanına dayanılarak düzenlendiğinin anlaşılarak aracın kendisinden alındığını, davalı noterin sahte nüfus cüzdanını denetleme ve sahteliğini tespit etme yükümlülüğü bulunduğunu belirterek 18.000,00 TL araç bedelinin aracın emniyete teslim tarihi olan 15/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, tüm kontrollerin yapılarak işlemin gerçekleştirildiğini, kendisi ve işlemi gerçekleştiren katibi hakkında başlatılan ceza soruşturması neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davacının uğradığı zarar ile katibinin yaptığı işlem arasında illiyet bağının kesildiğini, illiyet bağının kesilmesi nedeniyle kendisinin kusursuz sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, bununla birlikte araç satış sözleşmesinde araç satış bedeli olarak 18.000,00 TL ödendiğinden bahsedilmiş ise de, İzmir 2.Sulh Ceza Mahkemesi"nin 2012/1674 Esas sayılı dosyasındaki davacının ve araç satışını gerçekleştiren vekilin ifadeleri uyarınca satış bedelinin 15.000,00 TL olduğunun beyan edilmesine göre davacının gerçek zararının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, anılan karar Dairemizin 25/06/2018 tarihli, 2016/19327 Esas ve 2018/7026 Karar sayılı ilamı ile, "Davalı noterin kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldıracak şekilde illiyet bağının kesildiğinin kabulü gerektiğinden
bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan yargılama sürecinde davaya konu edilen sahte vekaletnamenin düzenlenmesinde kullanıldığı açık olan dava dışı ...’a ait sahte nüfus cüzdan suretinin aslının temin edilemediği, sahte nüfus cüzdan suretinin aslı temin edilemediğinden de mahkemece söz konusu sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetine sahip olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı, bu durumda nedensellik bağının kesildiğini ispat külfetinin davalı notere düştüğü, dosyada fotokopisi bulunan dava dışı ...’a ait gerçek nüfus cüzdan sureti ile aslı temin edilemeyen sahte nüfus cüzdan sureti incelendiğinde ise, ilçe ve mahalle-köy kısımlarının farklılık arz ettiği ve bu farklılığın çıplak gözle görülebildiği, davalı noterin bu şekli ile söz konusu sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin bulunduğu iddiasını ispat edemediği, noterlerin sorumluluğunun da kusursuz sorumluluk olduğu, bu nedenle de davalı noterin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu kabul edilip, davacının uğradığı maddi kayıpların belirlenmesi ve belirlenecek bu maddi kaybın davalı noterden tazminine karar verilmesi gerektiği" belirtilmek suretiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne, 18.000,00 TL zararın 15/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafın temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalının maddi zararın kapsamına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Uyuşmazlık, noterin kusursuz sorumluluğundan kaynaklı maddi tazminat talebine ilişkindir.
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorunludur. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır.
Somut olayda, mahkemece bozma gereği yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, bozma ilamımızda açıkça davacının uğradığı maddi kayıpların belirlenmesi ve belirlenecek bu maddi kaybın davalı noterden tazminine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, ancak mahkemece bu yönde bir inceleme yapılmamıştır. Dosya içerisinde bulunan ceza dosyalarında, davacı ..., 15.000,00 TL ödeyerek aracı satın aldığını beyan etmiştir. Bu halde, davacının maddi zararının 15.000,00 TL olduğunun tespiti ile, davanın 15.000,00 TL yönünden kabulü gerekirken bozma ilam gereği yerine getirilmeksizin yazılı şekilde davanın tümden kabulü doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK" ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK" un 428.maddesi uyarınca hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01/07/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.