9. Hukuk Dairesi 2016/970 E. , 2019/5800 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan Yüksek Öğrenim Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nın 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.nın 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin karar gerekçesi aynen;
“DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi ve ekleri, tarafların iddia ve savunmaları, SGK ve işyeri kayıtları, ,yapılan yargılama sırasında dinlenen tanık beyanları,ibraz edilen belgeler,cevabi yazılar, ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacının 13/04/2009 - 13/01/2014 tarihleri arasında davalı yanında hizmet sözleşmesiyle çalıştığı kabul edilmiş bu süreye göre yapılan hesaplamaya itibar edilmiştir.
Davacı taraf davacının bu son ücretinin asgari olduğunu beyan etmiş, mahkememizce yapılan maaş araştırması sonucunda davacının çalıştığı sektörde bulunan çeşitli meslek kuruluşlarından gelen cevabi yazılar göz önüne alındığında davacının son maaşının net 1.275,30 TL olduğu kabul edilerek yapılan hesaplamaya itibar edilmiştir.” şeklindedir.
Mahkemenin gerekçeli kararında iddia ve savunma tartışılmamış, feshin kimin tarafından, ne sebeple yapıldığının ve haklı olup, olmadığının gerekçesi ve yasal dayanakları ortaya konulmamıştır.
Karar Anayasa’nın ve HMK.nın anladığı anlamda gerekçesiz olup, kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de;
Davacı vekili dava dilekçesinde “ davacının davalı asıl işveren Yüksek Öğrenim Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü ... Kız Öğrenci Yurdunda temizlik görevlisi olarak çalıştığını, müvekkilinin iş akdini sağlık sebepleri nedeniyle 13.01.2014 tarihinde haklı nedenle feshettiğini, müvekkilinin temizlik görevlisi olarak çalıştığını, kullanılan temizlik malzemelerinin de kalitesizliği ve kimyasal madde içermesi nedeniyle akciğerinden rahatsızlandığını, müvekkilinin rahatsızlanması nedeniyle tedavi gördüğünü ve ... Göğüs Hastalıkları Hastanesinde kendisine İnterstisyel AC hastalığı tanısı konduğunu, bu hastalığın mesleksel ve çevresel etkilenmeye bağlı olduğunu, müvekkilinin rahatsızlığı işin niteliğinden doğan sebeple olduğundan ve müvekkil açısından tehlike oluşturduğundan müvekkil iş akdini sağlık sorunları sebebiyle haklı nedenle feshettiğini,” iddia ederek kıdem tazminatı talebinde bulunmuştur.
Davacının yasal dayanağı 4857 sayılı Yasa’nın “ Sağlık sebepleri" başlıklı 24/I-a maddesidir.
Maddeye göre işçi “İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa." iş akdini haklı nedenle feshedebilir.
Mahkemece davacının iddia ettiği sağlık sorununun bu madde kapsamında olup, olmadığı araştırılmadan karar verilmiştir.
Yapılacak iş, davacı işçinin iddia ettiği rahatsızlığının işin niteliğinden kaynaklanıp, kaynaklanmadığı, işin yapılmasından, niteliğinden kaynaklanıyor ise sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olup, olmadığını, gerekirse işyerinde, iddia edilen rahatsızlıktan anlar uzman hekim ve iş güvenliği uzmanı bilirkişiler refakate alınarak keşif yapılarak tespit etmektir.
Mahkemece gerekli araştırma yapılmadan karar verilmesi hatalıdır.
Ayrıca davalı T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı Yüksek Öğrenim Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’nün harçtan muaf olduğunun düşünülmemesi de hatalıdır.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre esasa ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, nispi temyiz harcının ilgilisine iadesine, 14.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.