10. Hukuk Dairesi 2013/21578 E. , 2014/17828 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, yersiz ödenen yaşlılık aylıklarını istirdatı istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı Avukatı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Reddedilen tutar temyiz kesinlik sınırının altında olması neeniyle davacı vekilinin temyiz talebinin reddine,
2-)Davalının temyiz itirazıları üzerinde yapılan incelemede,
Dava, sakatlık indirimine dayalı olarak 506 sayılı Kanunun geçici 87/A uyarınca sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığı işleminin (sakatlık oranının saptanmasına ilişkin çalışma gücü kaybı oranının %20’ye inmiş olduğunun tesbiti üzerine) 20.3.2008 tarihinden itibaren iptali ile yersiz ödenen aylıkların istirdadına ilişkindir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden Maliye Bakanlığınca 2239 sayılı Vergi Usul Kanununun 31. maddesinde öngörülen yönteme göre belirlenen %73 oranındaki sakatlığı nedeniyle, vergi indiriminden yararlanma hakkı tanınmış olan sigortalıya 506 sayılı Yasanın geçeci 87/A maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlandığı, Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulan davalı için İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastahanesi’nce düzenlenen 3.3.2008 tarihli raporla çalışma güç kaybının %20’e gerilemiş olduğunun görülmesi üzerine, Kurum tarafından yapılan başvuru neticesinde bu defa, iş bu rapora dayalı olarak bilahare Maliye Bakanlığı Merkez Sağlık Kurulunca sigortalının maluliyet oranının %20 olduğu sonucuna varılarak, böylece davalının sakatlığa dayalı vergi indiriminden yararlanamayacağına dair alınan karar Maliye Bakanlığının oluru ile de kesinleşmiş olduğu görülmektedir
Davalıya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için “sakatlığı nedeniyle gelir vergisi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış olmak” hususunun saptanması önem
arzetmektedir. Anılan hususun saptanması işi ise 198 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 3239 sayılı Kanunla değişik 31/2 maddesine göre, sakatlık indiriminden yararlanmak için yetkili hastahanelerin sağlık kurullarından alınan raporla Maliye Bakanlığı bünyesindeki “Merkez Sağlık Kurulu” tarafından değerlendirilerek iş gücü kaybı oranları ve buna göre sakatlık dereceleri belirlenmekte ve bu belirlemeye dayalı olarak da ilgili şahsın vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanıp kazanmadığına yine idarece karar verilmektedir.
Bu durumda, sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazandığına dair verilen bu idari kararın sigortalının tahsis talebiyle birlikte Kuruma ulaşmasıyla, diğer koşulların da varlığı halinde sigortalıya anılan Yasanın 60/C-b maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlanması da yasal bir gereklilik olmaktadır.
Konuya bu açıdan bakıldığında, Kurum tarafından davalıya bağlanan yaşlılık aylığının iptal edilme gerekçesi olarak, davacının 193 sayılı Yasaya göre, sakatlık indiriminden yararlanma koşullarını kayıp ettiğine ilişkin idari karara dayanılmış olması karşısında, bu davada çözüme ulaşabilmek için öncelikle anılan idari kararın kaldırılması hususunun ön mesele olarak ele alınmasının zorunlu olduğu düşünülebilir ise de; 506 sayılı Yasanın 60/C-b maddesinde 4958 sayılı Yasanın 34. maddesiyle yapılan değişiklik ile “sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanılması dolayısıyle yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığı almakta olanlar Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulurlar” hükmü getirilmiş bulunmakla, bu gibilerin sakatlık indiriminden yararlanma koşullarını muhafaza edip etmediklerinin Kurum tarafından denetlenmesine ve değerlendirilmesine olanak tanınmıştır.
Böylece, kendilerine daha önce, anılan 60/C-b maddesine dayalı olarak yaşlılık aylığı bağlanmış olanlar için, sonradan değişen durum nedeniyle bu aşamada, yasa koyucu tarafından anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle, konunun 506 sayılı Yasa çerçevesinde çözümlenmesi amaçlanmış olmakla ön mesele olarak karşımıza çıkan Maliye Bakanlığınca sakatlık indiriminden yararlanmaya ilişkin ilk kararın idari yoldan kaldırtılmasına (iptaline) de gerek kalmaksızın; bu çevrede sigortalı ile Kurum arasında çıkan benzeri ihtilafların idari yargı yerinde değil, iş mahkemeleri bünyesinde görülerek çözüme kavuşturulması olanaklı hale gelmiş bulunmakla, mahkemenin davaya bakmış olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir. Bu bağlamda yargılama sırasında alınan Adli Tıp ihtisas Dairesi raporunun “ Sakatlık İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Sakatlık Derecesinin Tespit Şekli ile Uygulamasına İlişkin Yönetmelik"" hükümlerine göre düzenlenmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınarak;davalının bağlanan aylığın kesildiği tarih itibariyle tıbbi durumu belirlenerek, saptanacak bulguların davalının
sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlandırıldığı ilk tarih itibariyle ve kazanılmış hakların korunması ilkesinden hareketle o tarihte yürürlükte bulunan, diğer bir anlatımla 18.03.1981 tarih ve 8/2620 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen ”sakatlık indiriminden yararlanacak hizmet erbabının sakatlık derecesinin tesbit şekli ile uygulaması hakkındaki yönetmelik” hükümlerine göre değerlendirmeye alınarak anılan yönetmeliğin değişik 3. maddesine göre çalışma oranı kaybı ve sakatlık derecesinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereği vardır.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 18.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.