Esas No: 2021/6256
Karar No: 2021/5161
Karar Tarihi: 14.10.2021
Danıştay 4. Daire 2021/6256 Esas 2021/5161 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/6256
Karar No : 2021/5161
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Kuyumculuk Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, vergi ziyaı cezalı olarak re'sen tarh edilen 2016/1,2,5,6,7,8,9,10 ve 12 dönemleri katma değer vergileri ile 2019 yılı için kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen ... tarih ve E:..., K:.... sayılı kararda; dava konusu vergi/ceza ihbarnamelerinin 23/12/2019 tarihinde elektronik posta yoluyla davacının e-tebligat adresine gönderildiği, ihbarnamenin, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonu olan 28/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiş sayıldığı, davanın en geç 27/01/2020 tarihinde açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 07/12/2020 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İhbarnamelerin tebliğine ilişkin kendilerine E-Posta veya SMS yoluyla bilgilendirme mesajı gönderilmediği, tebliğin usulsüz olması nedeniyle öğrenme tarihi olan 16/11/2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak dikkate alınması gerektiği ve davanın süresinde açıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu'na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, ... TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 14/10/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Anayasa'nın "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Anayasanın "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlıklı 40. maddesine 4709 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkrada ise devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu düzenlenmiştir. Anılan fıkraya ilişkin kanun maddesinin gerekçesinde düzenlemenin, bireylerin, yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması amacıyla ve son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, merci ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk haline gelmesi nedeniyle yapıldığı belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen anayasal düzenlemeler karşısında, Devletin, kurumları vasıtasıyla tesis ettiği her türlü işlemlerinde bu işlemlere karşı başvurulacak yargı yeri veya idari makamlar ile başvuru süresinin gösterilmesinin anayasal zorunluluk haline getirildiği anlaşılmaktadır. Anayasanın bağlayıcılığı göz önünde bulundurulduğunda bu zorunluluğa, yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının uymakla yükümlü olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu bağlamda, Devletin bir kurumu olan vergi idaresinin de tesis ettiği idari işlemlerde, işleme karşı başvurulacak kanun yolunu, idari mercii ve başvuru süresini göstermesi gerekmekte olup bu gereklilik, ilgili makamların takdirinde olmayıp en üst hukuki norm olan Anayasa'nın bağlayıcılığının zorunlu bir sonucudur.
Diğer taraftan, uygulama kanunlarında bu zorunluluğu öngören bir düzenleme bulunmayan durumlarda, Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının doğrudan uygulanabilirliği sorunu yönünden de değerlendirme yapılması gereklidir. Bilindiği üzere Anayasa kuralları, kural olarak doğrudan uygulanacak hükümlerden olmayıp kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılarak yaşama geçirilirler. Ancak, öğretide ve Anayasa Mahkemesi'nin kimi kararlarında yürürlüğe konulması gereken yasal düzenlemede yer verilmesi gereken konuların Anayasa metninde açıkça kurala bağlandığı durumlarda, bir özel kanun ya da yürürlükteki kanunlarda değişiklik yapılması gerekmeksizin Anayasa hükümlerinin doğrudan uygulanacağı kabul edilmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, 08/12/2004 tarihinde verdiği E:2004/84, K:2004/124 sayılı kararında, Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının doğrudan uygulanır nitelik taşıdığını kabul etmiştir.
Tüm bu hususların değerlendirilmesinden, Devletin işlemlerinde, bireylerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu öngören Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının, ayrı bir yasal düzenlemenin varlığını gerektirmeyen, doğrudan uygulanabilir nitelik taşımasından dolayı yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak idari veya yargı mercileri ve kanun yolları ile sürelerini belirtmesinin zorunlu olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi bir durumun varlığı Anayasa'nın temel hak ve hürriyetlerin korunmasını düzenleyen 40. maddesine açıkça aykırılık teşkil edecektir.
Bakılmakta olan davada, davacı adına yapılan elektronik tebligata ilişkin sadece gönderme tarihi, tebliğ tarihi, okunma tarihi bilgilerinin yer aldığı ekran görüntülerinin ve ihbarnamelerin dosyaya sunulduğu, ancak dava konusu ihbarnamelere ilişkin ekran görüntülerinin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla ihbarnamelere karşı başvurulabilecek idari ve yargısal yollar ile sürelerin belirtilip belirtilmediği anlaşılamamaktadır.
Açıklanan nedenle, Anayasa'nın 40. maddesindeki düzenlemeye uygun olarak başvurulacak mercii ve başvuru süresinin gösterildiğine ilişkin belgelerin davalı idareden istenilmesi ile Vergi Dava Dairesince yapılacak incelemede belirtilen hususlar e-tebligatta belirtilmemiş ise, davanın süresinde açıldığı kabul edilerek esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden Anayasa'nın 40. maddesi dikkate alınmaksızın davanın süre aşımından reddi yolunda verilen mahkeme kararının kaldırılması istemiyle yapılan istinaf başvurusunun reddinde hukuki isabet görülmediğinden temyize konu kararın bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.