Esas No: 2020/1572
Karar No: 2021/4599
Karar Tarihi: 14.10.2021
Danıştay 8. Daire 2020/1572 Esas 2021/4599 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/1572
Karar No : 2021/4599
DAVACI : … Sendikası
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : … 2- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. … 3- … Bakanlığı
VEKİLİ : … 4- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN ÖZETİ :
1. 21.07.2017 tarih ve 30130 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Taşınmazları Üzerinde Eğitim ve Yurt Faaliyetleri İçin Üst Hakkı Tesis Edilmesine İlişkin Yönetmelik'in 1. maddesi, 2. maddesi, 4. maddesinin (c) bendinde yer alan “ayrıca; Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak açılan Kur'an-ı Kerim okumak, anlamını öğrenmek, hafızlık yapmak ve din eğitimi almak isteyen vatandaşlara verilen eğitimi” ibaresi ile (m) bendinde yer alan “ile Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak açılan Kur’an eğitim ve öğretimi kursu hizmetlerinin yürütülmesinde barınma ve beslenme ihtiyacını karşılamak üzere açılan yurt ve pansiyonları” ibaresi, 5. maddesinin (ç) bendinde yer alan “veya Diyanet İşleri Başkanlığınca” ibaresi, 6. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin, 6. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “veya Diyanet İşleri Başkanlığının” ibaresi, 6. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin, 8. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “veya Diyanet İşleri Başkanlığınca” ibaresi, 8. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan "veya Diyanet İşleri Başkanlığınca" ibaresi, 9. maddesi, 10. maddesi, 11. maddesi, 12. maddesi, 15. maddesi ile Geçici 1. maddesinin iptali,
2. Davaya konu Yönetmeliğin dayanağı olan 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun ek 4. maddesinin 2. fıkrasının ve Geçici 21. maddesinin, Anayasaya aykırılığı iddiasıyla somut norm denetimi yoluyla iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davaya konu edilen Yönetmelik hükmü ile davacı arasında meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilişkisi bulunmadığından, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci ve Onuncu Dairelerince 2575 sayılı Yasaya 3619 sayılı Yasayla eklenen Ek 1 maddesi hükmü uyarınca birlikte yapılan toplantıda işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun 3 (f) maddesinde; sendika, kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanmış; aynı Kanun'un 19. maddesinde de; üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak sendikaların görevleri arasında sayılmıştır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinde iptal davası; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı oldukları ileri sürülen idari işlemlerin iptalleri amacıyla menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan dava olarak tanımlanmıştır.
2577 sayılı Kanun'un 27. maddesinin 2. fıkrasında, idari işlemin uygulanması hâlinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verileceği kuralı yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bir iptal davasının açılabilmesi ve idari yargı mercilerinin bu davayı ön koşullar yönünden kabul edebilmesi için 2577 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca dava dilekçeleri "ehliyet" yönünden de incelenmektedir. Danıştayın istikrar bulan kararlarına göre, davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir.
Belirtilen çerçevede, davacı Sendikanın ve diğer Sendikaların, tüzel kişiliklerinden kaynaklanan genel hak ve fiil ehliyetine dayanarak menfaatlerini ihlal eden idari işlemlere karşı idari yargıda dava açabilecekleri açıktır.
Konuya ilişkin yasa kuralları ile yargı kararları bir arada değerlendirildiğinde, kamu görevlileri sendikalarının, tüzel kişiliklerinden kaynaklanan genel hak ve fiil ehliyetine dayanarak menfaatlerini ihlal eden idari işlemlere karşı bizzat dava açabilmeleri, üyelerinin ortak çıkarlarının korunması için ve hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda ise üyelerini veya bunların mirasçılarını temsil ederek idari yargıda dava açabilmeleri konusunda tartışma bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu Yönetmelik hükümlerine karşı, Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikasının, ancak, tüzel kişiliğinden kaynaklanan genel hak ve fiil ehliyetine dayanarak menfaatinin ihlal edilmesi, üyelerinin ortak çıkarlarının etkilemesi ya da dava konusu Yönetmeliğe dayanılarak üyelerinden birinin menfaatini ihlal eden bir işlem tesisi ve hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyesini temsil ederek dava açması mümkün olduğuna göre, bu koşulların bakılan davada gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gereklidir.
Davacı Sendikanın Tüzüğüne göre, Sendika, Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmet Kolunda kurulmuştur. Bu hizmet koluna, 4688 sayılı Kanun'un 41/(a) maddesine göre hazırlanan Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Kapsamına Giren Kurum ve Kuruluşların Girdikleri Hizmet Kollarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik kurallarına göre, üniversiteler dahil olmak üzere eğitim ve öğretim kurum ve kuruluşları girmektedir. Tüzüğün 6. maddesinde Sendikanın, Tüzüğün 2. maddesinde belirlenen hizmet koluna dahil işyerlerinde kamu görevlisi olarak çalışan ve 4688 sayılı Kanun kapsamına giren herkesi, hiçbir ayrım gözetmeksizin üyeliğe kabul edeceği düzenlenmiş olup, aynı Tüzüğün 3. maddesinde ise, Sendikanın üyelerinin ortak ekonomik, sosyal, özlük, mesleksel, sendikal hak ve çıkarlarını koruyup geliştirerek onlara daha saygın bir yaşam düzeyi sağlamaya, ülkede yaşayan herkesin çağdaş, bilimsel, laik, demokratik, parasız ve nitelikli eğitim hakkından yeterince yararlanmalarını sağlamaya, üyelerinin üstün sorumluluk duygusuna ve eğitimin gücüne dayanarak; Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını, egemenliğini, ulus ve ülke bütünlüğünü, laik düzenini, demokratikleşme ve ulusal eğitim hedefini geliştirerek korumak ve sonsuza kadar yaşatmak için elinden gelen her türlü çabayı göstermeye, üyelerinin daha yeterli, saygın, onurlu birer meslek elemanı olmaları için işverenin, üniversitelerin ve diğer ilgili kuruluşların olanaklarından yararlanmaya, çalışma koşullarını düzenleyen hükümlerin uluslararası ölçütlere uyumunun sağlanması, hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi, grevli ve toplu iş sözleşmeli sendikal hakların tanınmasına çalışacağı belirtilmiştir.
Dava konusu Yönetmelik, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ile kamu yararına çalışan derneklerden öğrencilere yönelik eğitim ve yurt temini faaliyeti bulunanlardan Gençlik ve Spor Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından müştereken belirlenen şartları sağlayanlar lehine, kuruluş amaçlarına uygun olarak kullanılmak üzere mülkiyeti Hazineye veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar üzerinde kırk dokuz yıl süre ile bedelsiz irtifak hakkı tesis edilmesi, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde ise bunlar adına bedelsiz kullanma izni verilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla yayımlanmıştır.
Dava konusu edilen düzenlemenin kapsamı dikkate alındığında Sendikanın yukarıda açıklanan çerçevede bütün üyelerinin ortak çıkarlarını gözetmek açısından dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan, 2577 sayılı Kanun'a göre, bir uyuşmazlığın esasının incelenebilmesi, davanın aynı Kanun ile belirlenen dava ön koşullarına, bu kapsamda dava açma ehliyeti ile ilgili kurallara uygun olarak açılmasına bağlı olduğundan, Kanun ile belirlenen ve yukarıda açıklanan dava açma ehliyeti ile ilgili koşullar arasında yer almayan genel kamu yararı kavramından hareketle davacı Sendikanın dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmasına da hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar karşısında, davacı Sendikanın bu davayı açmakta menfaatinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3-c ve 15/1-b maddeleri uyarınca DAVANIN EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Aşağıda dökümü yapılan … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta giderinin kararın kesinleşmesinden sonra isteği halinde davacıya iadesine,
3. Kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 14/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.