Esas No: 2019/3267
Karar No: 2021/4583
Karar Tarihi: 14.10.2021
Danıştay 8. Daire 2019/3267 Esas 2021/4583 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/3267
Karar No : 2021/4583
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Avukat olan davacı tarafından, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 74/1. maddesi uyarınca ruhsatnamesinin geri alınarak iptaline ve adının bir daha yazılmamak üzere baro levhasından silinmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Kayseri Barosu Yönetim Kurulu kararına karşı yaptığı itirazın reddine dair … tarih ve E:… , K:… sayılı Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu kararının onaylanmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Adalet Bakanlığı Olur'unun iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla, 1136 sayılı Avukatlık Kanununda 5. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde sayılı suçlardan kesin olarak hüküm giyenlerin ruhsatnamesinin geri alınarak iptal edileceği ve adlarının bir daha yazılmamak üzere baro levhasından silineceği hüküm altına alındığından, bu bentte yer verilen suçlardan biri olan "güveni kötüye kullanma" suçundan dolayı hakkında verilen mahkumiyet kararının kesinleşmiş olduğu görülen davacının ruhsatnamesinin geri alınarak iptaline ve adının bir daha yazılmamak üzere baro levhasından silinmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; olayda … Ağır Ceza Mahkemesince dava dosyası yeniden ele alınarak mahkumiyet hükmünün yeni hükümlere uyarlanması amacıyla 14/05/2018 günlü kararla yeniden bir değerlendirme yapıldığı ve yapılan bu değerlendirmede ilgilinin durumunun 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A-1 maddesi kapsamında olduğu ve anılan maddede aranılan koşulların gerçekleşmiş olduğu sonucuna ulaşılarak sanık hakkındaki daha önceki mahkumiyet hükmü hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmaması olarak ifade edildiği, bu durumda, ilgilinin avukatlık mesleğinin icra etmesine engel bir mahkumiyet hükmünün bulunduğundan söz etme olanağının kalmadığı, her ne kadar dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibariyle, bahsedilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair hüküm tesis edilmemiş ve işlemin tesis edildiği aşamada bu anlamda bir hukuka aykırılık bulunmamakta ise de; ceza kanunu yönünden lehe olan hükmün uygulanması kapsamında verilen yeni kararla birlikte ortaya çıkan ve belirtilen yeni hukuki durum karşısında, davacının hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ve sonrasında … Ağır Ceza Mahkemesinin … gün ve E: … , K: … sayılı kararıyla yasaklanmış haklarının geri verilmesine karar verildiği görüldüğünden gelişen bu hukuki durum nedeniyle davanın reddine ilişkin mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf isteminin kabulü ile istinaf istemine konu idare mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunan davacı hakkında, mahkumiyete konu eylemi sebebiyle Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a ve 74. maddeleri uyarınca tesis edilen ruhsatnamesinin iptali ile adının bir daha yazılmamak üzere levhadan silinmesine yönelik işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ SÜREÇ :
Davacı avukat, iş kazası sebebiyle müvekkili lehine davacı vekili sıfatıyla açtığı tazminat davasında, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine davalı taraftan haricen tahsil ettiği meblağdan vekalet ücreti alacağını mahsup ettikten sonra bakiye miktardan 29.997,52 TL'yi müvekkiline ödemediği iddiasıyla şikayet edilmiştir.
… Ağır Ceza Mahkemesi'nin … tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile davacı, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan neticeten 6080,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve sanık hakkında CMK 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine … Ceza Dairesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiş ve aynı tarihte kesinleşmiştir.
… Barosu Disiplin Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı ile aynı eylem sebebiyle davacının kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, karara sadece davacı tarafından itirazda bulunulmuş, Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu'nun … tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile işlenen suçun Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a maddesinde yer alan katalog suçlardan olması, bu nedenle aynı Kanunun 136/1. maddesine aykırı olarak meslekten çıkarma cezası yerine kınama cezası verilmesi yerinde görülmemekle birlikte aleyhe itiraz olmadığından kararın onanmasına karar verilmiştir.
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı tarafından konunun Baro Yönetim Kurulunca Avukatlık Kanunu'nun 74. maddesi kapsamında değerlendirilebileceği yolundaki 29.08.2015 tarih ve 9367 sayılı görüş yazısı doğrultusunda, … Barosu Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı ile davacının ruhsatnamesinin geri alınarak iptaline ve adının bir daha yazılmamak üzere baro levhasından silinmesine karar verilmiştir. Bu karara davacı tarafından yapılan itiraz üzerine ise Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun … tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile Avukatlık Kanunu'nun 71. ve Avukatlık Kanunu Yönetmeliğinin 25. maddesinde ilgili avukatın savunmasının alınmasına ilişkin usul işletilmeksizin karar verilmesi hukuka aykırı bulunarak itirazın kabulüne ve levhadan silinmeye yönelik Baro Yönetim Kurulu kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Bunun üzerine, Kayseri Barosu Yönetim Kurulu'nun … tarihli ve … sayılı kararı ile davacının savunması doğrultusunda daha önceden Baro Disiplin Kurulu tarafından hatalı da olsa verilen ve kesinleşen kınama cezasının mevcut bulunduğu ve kazanılmış hak teşkil ettiği, hukuki güvenlik ilkesi gereğince aynı eylemden dolayı iki kez ceza verilemeyeceği gerekçesiyle davacının itirazının kabulüne ve levhadan silinmeye ilişkin önceki kararın kaldırılmasına, Baro Yönetim Kurulu tarafından alınabilecek herhangi bir kararın bulunmadığına karar verilmiştir. Bu karara karşı bu defa … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından itiraz edilmesi üzerine, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun … tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile Baro Disiplin Kurullarının verdiği kararlar ile Baro Yönetim Kurulu kararlarının mahiyeti itibariyle birbirinden farklı kararlar olduğu, ilgilinin kınama cezası ile cezalandırılmış olmasının güveni kötüye kullanmak suçundan kesinleşmiş mahkumiyetinin bulunması sebebiyle levhadan silme kararı verilmesini engellemeyeceği gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verilmiştir.
Yukarıda aktarılan süreç sonucunda, Kayseri Barosu Yönetim Kurulu, … tarih ve … sayılı kararı ile davacının Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a maddesinde yazılı güveni kötüye kullanmak suçundan kesin olarak hüküm giymesi sebebiyle aynı Kanunun 74. maddesi uyarınca ruhsatnamesinin geri alınarak iptaline ve adının bir daha yazılmamak üzere baro levhasından silinmesine karar vermiş, karara yapılan itiraz Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı ile reddedilmiş ve … tarih ve … sayılı Olur ile Adalet Bakanlığı tarafından onaylanarak kesinleşmiştir.
Kararın davacıya bildirilmesi üzerine bakılmakta olan dava açılmıştır.
Dava devam etmekte iken davacı vekili tarafından 30.07.2018 havale tarihli dilekçe ekinde … Ağır Ceza Mahkemesi'nin … tarihli ve E:… K:… sayılı ek kararı dava dosyasına sunulmuştur.
Anılan karar ile Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde belirtilen şartları taşıdığı sonucuna varılarak davacının hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan aynı Mahkemece verilen … tarih ve E:… K:… sayılı mahkumiyet kararından kaynaklı yasaklanmış haklarının geri verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
İlgili Mevzuat:
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlığa kabul şartları" başlıklı 3. maddesinde, "Avukatlık mesleğine kabul edilebilmek için : (...) f) Bu Kanuna göre avukatlığa engel bir hali olmamak gerekir."; "Avukatlığa kabulde engeller" başlıklı 5. maddesinde, "Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık meslekine kabul istemi reddolunur: a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (...) zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmak,"; aynı maddenin 2. fıkrasında, "Birinci fıkranın (a) bendinde sayılan yüz kızartıcı suçlardan biri ile hüküm giymiş olanların cezası ertelenmiş, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler."; "Bir daha yazılmamak üzere levhadan silinme" başlıklı 74. maddesinin 1. fıkrasında, "Cezai veya disipline ilişkin bir karar sonunda meslekten çıkarılanlarla 5'inci maddenin (a) bendinde yazılı suçlardan kesin olarak hüküm giyenlerin ruhsatnamesi baro yönetim kurulunca geri alınarak iptal edilir ve adları bir daha yazılmamak üzere levhadan silinir."; aynı maddenin 2. fıkrasında ise, "Bu işlerin uygulanması, kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır." hükümlerine yer verilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Güvenlik Tedbirleri" ana başlığı altında "Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma" başlıklı 53. maddesinin 1. fıkrasında, kişinin kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılacağı hüküm altına alınmış, 2. fıkrasında ise, kişinin işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamayacağı belirtilmiştir.
01.06.2005 tarih ve 25832 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Adli Sicil Kanunu'na 19.12.2006 tarih ve 26381 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 38. maddesiyle eklenen 13/A maddesinin 1. fıkrasında, "5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir." hükmü; aynı maddenin 3. fıkrasında ise, "Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir." hükümleri yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, bazı suçlardan mahkum olma veya belirli süreyi aşan hapis cezasına mahkumiyet halleri avukatlığa kabulde engel haller arasında yer almıştır. Bir avukat hakkında, Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a maddesinde yazılı bir suçtan kesin olarak mahkumiyet kararı verilmiş olması halinde, aynı Kanunun 74. maddesi gereği Baro Yönetim Kurulunca ilgilinin ruhsatnamesinin iptali ile bir daha yazılmamak üzere adının baro levhasından silineceği açıkça kurala bağlanmış olup, bu hususta Baro Yönetim Kuruluna farklı bir işlem tesisi konusunda takdir yetkisi tanınmamıştır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun hak yoksunluklarını içeren 53. maddesinin de içinde yer aldığı genel hükümlerinin, özel ceza kanunları ve ceza içeren diğer kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağını belirten 5. maddesinin, Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un Geçici 1. maddesi gereği, diger kanunlarda buna uygun değişiklikler yapılması amacıyla 31 Aralık 2008 tarihinde yürürlüğe girmesi kabul edilmiştir. Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girdigi 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle, bu Kanunun 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları, cezanın infaz süresi ile sınırlı olarak sonuç doğurmakta iken, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48., 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 8/h, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5/1-a, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 7., 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 2/b, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik Serbest Muhasebeci Mali Müsavirlik ve Yeminli Mali Müsavirlik Kanununun 4/d, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 10/d, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanunun 7/son maddeleri ile Anayasa’nın 76/2. maddesinde aynı mahkumiyete bağlanan hak yoksunlukları ise süresizdir. Uyum yasalarının çıkarılacağı sonraki süreçte, anılan kanun maddelerinde birtakım değişiklikler yapılmış ise de; “affa uğramış olsa bile” ibareleri muhafaza edilmiş veya aynı sonucu doğuracak biçimde “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmis olsa bile” ifadesi getirilmiştir. Bütün bu yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Türk Ceza Kanununda düzenlenen hak yoksunlukları infaz süresi ile sınırlı olmasına karşın, yukarıda belirtilen ayrıksı düzenlemeler nedeniyle, gerek Türk Ceza Kanununda düzenlenen suçlara gerekse diğer kanunlarda öngörülen suçlara ilişkin mahkûmiyetlerden doğan süresiz hak yoksunlukları halen dahi bazı özel yasalarda bulunmaktadır. Bu kapsamda, 08/02/2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 326. maddesiyle Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a bendine eklenen "Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile" ibaresi ile aynı Kanunun 5/2. maddesinde yer alan "affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler." ibareleri, Avukatlık Kanununda belirtilen katalog suçlardan mahkumiyet halinde süresiz hak yoksunluğu doğuran hükümlerdir.
O halde, Avukatlık Kanunu bakımından süresiz hak yoksunluğu doğuran 08/02/2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 326. maddesiyle 1136 sayılı Kanunun 5/1. maddesinin (a) bendine eklenen, "Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçirilmiş olsa bile" değişikliği ile aynı Kanunun 5/2. maddesinde yer alan "affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler." ibareleri nedeniyle maddede belirtilen suçlardan dolayı mahkumiyet halinde mesleğe süresiz olarak girilemeyeceği açık olup; ancak yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması durumunda madde hükmünde düzenlenen ehliyetsizliğin ortadan kalkacağı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde iade istemine konu hakkın ise, ceza mahkemelerinin Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesi uyarınca mahkumiyet kararına bağlı olarak yasakladığı haklar olmayıp; söz konusu mahkumiyet kararı nedeniyle yukarıda ayrıntısına yer verilen bazı özel kanunlardan kaynaklı kısıtlanan haklar olduğu açıktır.
Davacının, ruhsatnamesinin iptali ile adının bir daha yazılmamak üzere levhadan silinmesine ilişkin işlemin hukuka uygunluğunun denetlendiği yargılama sürecinde ortaya çıkan ve uyuşmazlığın esasına etki edebilecek nitelikte bulunan hukuki durumların res'en göz önüne alınacağı tartışmasızdır.
Dava devam etmekte iken davacı vekili tarafından 30.07.2018 havale tarihli dilekçe ekinde sunulan … Ağır Ceza Mahkemesi'nin … tarihli ve E:… K:… sayılı ek kararı ile Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde belirtilen şartları taşıdığı sonucuna varılarak davacının hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan aynı Mahkemece verilen … tarih ve E:… K:… sayılı mahkumiyet kararından kaynaklı yasaklanmış haklarının geri verilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinin düzenleniş amacı da dikkate alındığında, davacının yasaklanmış haklarının geri verilmesine ilişkin karar ile birlikte Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a maddesinden kaynaklanan ehliyetsizlik halinin ortadan kalktığı, oluşan yeni hukuki durum göz önünde bulundurularak davacının ruhsatnamesinin iptali ile adının bir daha yazılmamak üzere levhadan silinmesine ilişkin dava konusu işlemin sebep unsuru yönünden hukuka aykırı hale geldiği sonucuna varılmıştır.
Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında, davacı hakkında verilen yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin kararın hukuki niteliği farklı yorumlanarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği şeklinde hatalı değerlendirmeyle davacının istinaf isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ise de; sonucu itibariyle yerinde görülen kararın belirtilen gerekçe ile onanması gerekmiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 14/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.