10. Hukuk Dairesi 2020/7172 E. , 2021/2473 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
...
İş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak ilâmında yazılı nedenlerle davanın davalı Kurum yönünden reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılardan ... ile ... avukatlarınca istenilmesi ve davalı ... avukatı tarafından duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 02/03/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı ... adına Av. ... ve davalı ... adına Av. ... geldiler. Diğer davalılar ve davacılar adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamından 30/09/2010 tarihinde meydana gelen iş kazasından dolayı davacılar murisinin vefat ettiği, iş kazasının meyda gelişinde müteveffa sigortalının 1/8 oranında müterfik kusurunun bulunduğu, hüküm altına alınan tazminatlardan davalı SGK dışındaki diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmasına karar verilen davalı ... Dek. Tic. Ltd. Şti.‘nin TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince 18/02/2015 tarihinde ticaret sicilinden resen terkin edilip, keyfiyetin 24/02/2015 tarih ve 8765 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, davacı ... yönünden hükmün 2-B bendinde adı geçen davacı lehine 9.000,00 TL maddi tazminat ödenmesine yönelik hüküm kurulmuşken, 2-G bendinde aynı davacının maddi tazminat isteminin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s.288). Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06/06/2007 tarih, 2007/10-358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir.
Bunun yanında mahkemelerce verilen hükümlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. ve 297. maddelerinde tanımlanan unsurları taşıması ve “…taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi…” yönündeki hükümlerinin kararın yazımında dikkate alınması gereklidir.
Somut olayda; davalı ... Dek. Tic. Ltd.Şti.‘nin 6102 sayılı Yasa’nın Geçici 7. maddesi uyarınca 18/02/2015 tarihinde ticaret sicilinden re"sen terkin edildiği, bu durumda taraf ehliyeti bulunmayan davalı şirket aleyhine karar verildiği anlaşılmış olmakla, davalı şirket hakkında ihya yapılması için yasal prosedür işletilmek suretiyle ihyasına dair karar alındıktan sonra, usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanması ve sonrasında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve infazı mümkün olmayacak şekilde karar verilmiş olması hatalı olduğu gibi davacı ... yönünden hüküm fıkralarının infazda tereddüt oluşturacak şekilde birbiri ile çelişkili kurulması doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden davalı ... Dek. Tic. Ltd. Şti.‘ne ait ticaret sicil gazetesi ilanlarının celp edilmesinden sonra davacı tarafa davalı şirket hakkında ihya yapılması için yasal prosedür işletilmek üzere süre vermek, davalı şirketin ihyasına karar verilip tasfiye memuru atanmasından sonra taraf teşkilini sağlayıp 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesini de gözeterek oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar ... ve ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, davalılardan ... ve ... avukatları yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma avukatlık parasının davacılara yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... ve ..."ya iadesine, 02/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.