Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/16579
Karar No: 2013/19511
Karar Tarihi: 25.06.2013

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2011/16579 Esas 2013/19511 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2011/16579 E.  ,  2013/19511 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

    DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.06.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü yapılan tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmediğinden incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı işçi, davalı işyerinde 1994 yılından işyerini iş akdini fesih kastıyla terk ettiği 16.10.2009 tarihine kadar sürekli çalıştığını, en son asgari ücret aldığını (25.08.2010 havale tarihli ıslah dilekçesi ile net 1.300,00 TL aldığını beyan etmiştir), 8 saatten fazla günde 3 saatin üzerinde fazla çalışma yaptığını, 16.10.2009 tarihinde günlük ücret alacağının ve fazla çalışma ücreti alacaklarının ödenmemesi ve görevi olmadığı halde şehir dışına gönderilmesi nedeniyle haklı olarak iş akdini feshettiğini, müvekkilinin ekim 2009 ayından 16 günlük ücret alacağı olduğunu, resmi bayramlarda çalıştığını belirterek davacının davalıdan alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı işveren, açılan davayı kabul etmediklerini ve yasal bulmadıklarını, temerrüdünün söz konusu olmadığını, davacının ekli iş akdi sözleşmesinde görüleceği üzere şirketin amaç ve konusu olan inşaat işi nedeniyle Türkiye’nin her yerinde görev yapmayı kabul ettiği halde görevlendirildiği işe gitmediğini, davacının fazla çalışma- resmi bayramlarda çalışma ve ücret alacağı şeklindeki diğer dava taleplerinin yasal olmadığını, davacının tüm taleplerinin mevzuat, şirket kayıtları ve çalışma durumuna uygun olmadığını, davayı kabul etmediklerini, bakiye alacaklarının ekli dekont ile ödendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davacının davalıya ait işyerinde 01.09.1995-16.10.2009 tarihleri arasında asgari ücretle çalıştığı, ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle iş akdini haklı nedenle feshettiği, milli bayramlarda çalıştığı, günde 1,5 saat fazla çalışma yaptığı, davalı tarafça yapılan ödemenin mahsubu gerektiği, davalı işverence iddiaların aksinin ispat edilemediği, bu nedenlerle davanın taleple bağlı kabulü gerektiği belirtilerek hüküm kurulmuştur.
    Kararı yasal süresi içinde taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanununda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
    Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine; dönemlere uyularak ödenmelidir. 4857 sayılı İş Kanununun 32. maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
    İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323. maddesinin 2.fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
    4857 sayılı İş Kanununun 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusunun mahkemece resen araştırılması gerekmekle, mahkemenin belgeye değer vermeden önce muvazaa şüphesini ortadan kaldırması ve kendiliğinden gerekli araştırmaya gitmesi gerekir(Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/ 27217 E, 2008/ 24515 K.).
    Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur.
    Asıl sorun, yasal yükümlülüğe ve cezai yaptırıma rağmen 8. ve 37. madde hükümlerine aykırı şekilde belgelerin hiç verilmemesi noktasında ortaya çıkar. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı İş Kanununun 8 ve 37. maddelerinin işverene bu konuda bazı yükümlülükler de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, İş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümüne yardımcı nitelikte olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmiş olması, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında taraflar delillerinin değerlendirilmesi sırasında, işverence düzenlenmesi gereken bu tür belgelerin düzenlenmiş olup olmamasının da gözetilmesi gerekir.
    Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili
    işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
    Somut olayda davacı işçi vekili aracılıyla açtığı davada dava dilekçesinde aylık ücretini asgari ücret olarak açıklamış, daha sonra yapmış olduğu ıslah ile iş makinesi operatörü olan davacının ücretinin 1.300,00 TL net olduğunu dava dilekçesinde hata sonucu asgari ücret belirtildiğini ifade etmiştir. Davalı işveren asgari ücreti savunmuştur. Bilirkişi raporunda ıslah talebine konu ücret ve asgari ücrete göre iki seçenekli hesaplama yapılmış, mahkemece asgari ücrete göre isteğin kabulüne karar verilmiştir.
    Davacı işçi 15 yıla yakın süreyle davalının değişik inşaat işyerlerinde iş makinesi operatörü olarak çalışmıştır. Bu itibarla asgari ücretle çalıştığı yönünde tereddüt oluşmuştur. İlgili meslek kuruluşlarından ücret araştırması da yapılarak dosya kapsamı yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak isteklerle ilgili bir karar verilmelidir. Bu yönde eksik incelemeyle sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
    3- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 25.11.2009 tarihinde davalı işverence yapılan 993,00 TL’lik ödeme fazla çalışma ücretlerinden mahsup edilerek hesaplamaya gidilmiş, yine aynı tarihte Arıkan Aydın tarafından yapılan 2.541,00 TL’lik ödeme de aynı alacaktan düşülerek ayrı bir seçenek oluşturulmuştur. Mahkemece işverence yapılan ödeme mahsup edilerek taleple bağlı karar verilmiştir.
    Davalı işveren, Arıkan Aydın isimli işçinin personel sorumlusu olduğunu ve 2.541,00 TL ödemenin de işveren adına yapıldığını ileri sürmüştür. Mahkemece davacı taraftan sözü edilen ödeme belgesine karşı diyecekleri sorulmamıştır. Karar bu yönden de eksik incelemeye dayalı olup, bozulması gerekmiştir.
    Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi