10. Hukuk Dairesi 2021/530 E. , 2021/12135 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Bakırköy 4. İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti ve sigorta primine esas kazancın tespiti istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı davalı Kurum vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davalı işyerinde 11.1.2014-18.1.2014 ve 8.5.2014-13.9.2013 dönemlerinde çalıştığının tespiti ile yatırılmayan primlerinin davalı tarafından yatırılmasına, asgari ücretten yatırılan primlerinin gerçek maaşı olan 1.350 TL üzerinden işverence tamamlattırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II- CEVAP
Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; "Davacının müvekkili şirkete ait bulunan tekstil atölyesinde dikişçi olarak çalışmaya başladığını, iddia edildiği gibi müvekkili işyerinde 11.1.2013 tarihinde değil sigorta kayıtlarından ve işe giriş bildirgesinden de anlaşılacağı üzere 18.1.2013 tarihinde çalışmaya başladığını, davacının müvekkili şirkette yaklaşık olarak 4 ay çalıştıktan sonra zam isteğinde bulunduğunu, müvekkili işyeri tarafından tam isteği geri çevirilince davacının 8.5.2013 tarihinde işyerinden ayrıldığını, bu nedenle müvekkili işyeri tarafından hakkında çıkış bildirgesi düzenlendiğini, davacımn 13.9.2013 tarihinde tekrar işe başladığını, 25.3.2014 tarihine kadar müvekkili işyerinde çalıştığım, bu hususla ilgili işe giriş bildirgesinin ve diğer belgelerin sigorta kayıtlarında mevcut olduğunu, davacımn müvekkili işyerinde aylık 1.350 TL ücret aldığı iddiasının da gerçek dışı olduğunu, davacımn müvekkili şirkette asgari ücret ile çalışmaya başladığım, ara verdiği ve sonradan devam ettiği tarihe kadar yine asgari ücret ile çalıştığını, davanın reddini savunmuştur.
Davalı Kurum vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Kurum işveren tarafından verilen bordrolara göre işlem yaptığım, gerçek ücretin HUMK ilgili maddelerine göre de yalnız resmi belge ve kayıtlarla mümkün olduğunu, Kuruma verilen aylık bildirgelerde davacının aldığı ücretin belirtildiğini, davacıya ait 3405199313330 sigorta sicil numaralı hizmet cetvelinin kontrolünde 1269991 sicil sayılı işyerinden 18.01.2013 tarihinde girişi yapılarak 08.05.2013’de çıkışının yapıldığını, 13.09.2013 de tekrar giriş ve 28.02.2014 tarihinde çıkış işlemlerinin yapıldığı ve bu bildirimlere uygun olarak primlerinin ödendiğinin tespit edildiğini, davacımn işyerinde devamlı hizmet akdiyle çalışmış olduğunun tanık dışında, resmi, yazılı delillerle ispatlanması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece “... TC. Kimlik numaralı davacı ..."ın davalı ... Teks. İth. İhr. ve Dış Tic. Ltd. Şti. ünvanlı işyerinde;
09/05/2013-30/06/2013 arası 51 gün günlük 32.62 TL
01/07/2013-12/09/2013 arası 72 gün günlük 27.97 TL
01/03/2014-24/03/2014 Arası 24 gün aylık 1884.16 TL ücretle hizmet akdi ile çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
“Bakırköy 4. İş Mahkemesinin 17/10/2018 tarih, 2014/195 Esas- 2018/235 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Yasanın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davalı Kurum vekili, kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Hizmet tespiti yönünden; davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasa"nın Geçici 7. maddesi atfı ile 506 sayılı Kanun’un 79/10 ve 5510 sayılı Kanun’un 86/9. maddeleridir. Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Kabule göre, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26"ncı maddesinde hakimin, tarafların istem sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği açıklanmış olmakla, hukuk yargılamasına “istemle bağlılık” ilkesi egemen kılınmıştır. Bu çerçevede; davacı 11.1.2014-18.1.2014 ve 8.5.2014-13.9.2013 dönemlerinde çalıştığının tespitini istemiş, ancak mahkemece, talep edilen süreyi aşacak şekilde davacının 09/05/2013-24/03/2014 tarihleri arasında hizmet akti ile çalıştığının tespitine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
3- Prime esas kazanç yönünden; gerçek ücret; sigortalının kıdemi, yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre ödenmesi gereken ücrettir. Hizmet akdinin tarafları görünüşte bir ücret belirlemiş olabilirler, ancak bu ücret tarafların aralarında kararlaştırdıkları gerçek ücret olmayabilir. Uygulamada bazen taraflar arasında kararlaştırılmış olan gerçek ücret (örneğin SSK primlerini daha az ödemek amacıyla) bordroya yansıtılmamakta, daha düşük (örneğin asgari ücret) gösterilmektedir. Bu gibi durumlarda yargıç tarafından gerçek ücretin saptanması yoluna gidilmelidir (Prof. Dr. S. Süzek, İş Hukuku, 2. Bası, Beta Yayınları, Sy:287).
Davanın niteliği gereği, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli bir serbestlik söz konusu değildir. Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-409 E., 2005/413 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 288. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 200. maddesi) maddesindeki yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Ücret miktarı HMK’nun Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK 288.(6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. maddesi) maddesinde belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları gibi delillerle sigortalının imzasını taşıyan ücret bordroları veya hizmet sözleşmesinde yazılı olan ücretin gerçek olmadığı kanıtlanabilir. Ücretin mevcut delillerle şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi mümkün bulunmayan kimi durumlarda, yapılan iş, hizmet süresi ve diğer belirleyici özellikler belirtilmek suretiyle ilgili meslek örgütlerinden sorulmak suretiyle de belirlenebilir. Meslek örgütlerince bildirilen ücret miktarları tarafları ve mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olmayıp, diğer bilgi ve belgelerle de desteklenmeleri gerekir.
Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar için yine HMK’nun Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK’nun 289. maddesi gereğince tanık dinletilebilir. Tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinletilmesi mümkündür.
Davacının, davalı şirkette en son aylık 1,350 TL ücretle çalıştığının tespiti istemli açılan eldeki davada; Mahkemece, davacının davalı şirkette hizmet akdine dayalı olarak ... TC kimlik numaralı davacı ..."ın davalı ... Teks. İth. İhr. ve Dış Tic. Ltd. Şti. Ünvanlı işyerinde; 09/05/2013-30/06/2013 arası 51 gün günlük 32.62 TL 01/07/2013-12/09/2013 arası 72 gün günlük 27.97 TL 01/03/2014-24/03/2014 arası 24 gün aylık 1884.16 TL ücretle hizmet akdi ile çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde; çalışmanın geçtiği prime esas kazanç tutarlarının tespiti yönünden dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler kapsamında toplanan delillere göre yukarıda açıklandığı şekilde ücretin belirlenmediği, temyiz edilmeksizin kesinleşen işçilik alacakları dosyasında belirlenen son ücretin ödenip ödenmediği araştırılmaksızın hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılacak iş, şayet işçilik alacaklarına ilişkin açılan davada, tespit edilen ücretin çalışmanın geçtiği son ayın prime esas kazancına esas alınabileceğinin gözetilerek, işçilik alacaklarında belirlenen ücretin ödenip ödenmediği araştırılmalı, bu ücret ödenmiş ise son ücret olarak kabul edilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.