23. Hukuk Dairesi 2016/1486 E. , 2018/2945 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmasız, davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili ...... gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında Sistem Kullanım Anlaşması bulunduğunu, davalı şirket tarafından, anlaşmanın 10. maddesi uyarınca, müvekklinin ölçüm noktasından çektiği endüktif reaktif enerjinin ve vereceği kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranının mevzuat ve sözleşmeye uygun olmadığı gerekçesiyle ceza faturalarının gönderildiğini, fatura bedellerinin ihtirazi kayıtla ödenmek zorunda kalındığını, müvekkili şirket tarafından enerji alışına ilişkin herhangi bir ihlâlin söz konusu olmadığını, ihlâl olduğu kabul edilse dahi, anılan madde uyarınca ihlâl sebebiyle cezai şart uygulanabilmesi için kullanıcıya yazılı bir uyarıda bulunulmasının ve bu uyarıda, ihlâlin ortadan kaldırılması için kullanıcıya makul bir süre tanınmasının zorunlu olduğunu, bu hususun yerine getirilmemesi nedeniyle ceza faturalarının sözleşmeye aykırı olduğunu ileri sürerek, 473.997,45 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek amme alacaklarına uygulanan faiziyle istirdadını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki 07.06.2012 tarihli sözleşmenin 9. maddesinde herhangi bir uyarı koşulunun bulunmadığını, sözleşmeye aykırılık nedeniyle oluşan ihlâl nedeniyle yapılan hesaplamanın ve düzenlenen faturanın mevzuata uygun olduğunu, maddede düzenlenen bazı ihlâllerin süreklilik arzeden ihlâller olduğunu ve dolayısıyla düzeltilebilecek nitelikte ihlâller olmadığını, gerçekleştiği anda sona eren ihlâller olduğundan somut olay yönünden önceden uyarı yapılmasının sonuca etkili olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 11.06.2010 tarihli sistem kullanım anlaşması bulunduğu, uyuşmazlık konusu faturaların Temmuz 2010 ile Aralık 2012 dönemine ait olduğu, sözleşmenin 10. maddeine göre ilk ihlâl tespit edildikten sonra ihlâlin olmaması için davacıya süre verilip uyarıda bulunulması gerekirken buna uyulmadan ceza faturası düzenlendiği, bu nedenle davacının ödediğini geri isteme hakkı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 473.997,45 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
1-Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
.../...
S.2
a- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b-Dava, taraflar arasındaki Sistem Kullanım Anlaşmasına dayalı olarak 2009 Aralık-2013 Ocak dönemleri için düzenlenen sistem kullanım cezası faturalarından dolayı davacı tarafça ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 07.06.2012 tarihinde revize edilmiş Sistem Kullanım Anlaşması dosyaya sunulmuş, varlığı inkâr edilmemiş bu anlaşmanın 9. maddesinde "Kullanıcının ilgili mevzuat, taraflar arasında imzalanan bağlantı anlaşması ve bu anlaşma hükümlerinin herhangi birini ihlal etmesi durumunda, ..... aşağıda belirlenen cezai şartları uygulayacaktır. ..... uğradığı zararlar ayrıca tazmin edilir." hükmüne yer verilmiş, ihlâller ve uygulanacak cezalar şema halinde düzenlenmiştir. Revize edilen sistem kullanım anlaşmasında, uyarı koşulu bulunmamaktadır. Davalı vekilince bu husus bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ifade edilmiş ancak bu husus değerlendirilmeden, mahkemece, ihlâlin olmaması için davacıya süre verilip uyarıda bulunulması gerektiği kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece, ceza faturalarının hangi döneme ait olduğu ve uyarı koşulu bulunmayan ve revize edilen sözleşmenin mi yoksa uyarı koşulu bulunan önceki sözleşmelerin mi ihlâl edildiğinin üzerinde durularak, gerekirse bu konuda ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b-Yukarıda belirtildiği şekilde mahkemece yapılacak inceleme sonunda, davacının iadesi gereken alacağının bulunduğunun anlaşılması halinde, taraflar arasındaki ilişkinin ticari ilişki olması ve tarafların ticari faaliyetlerinden kaynaklanması sebebiyle avans faizine hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu husus gözardı edilerek,yazılı şekilde yasal faize hükmedilmesi de hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1-a) numaralı bentte açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (1-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına,(2-a) numaralı bentte açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına, BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşılıklı alınarak, birbirlerine verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.