20. Hukuk Dairesi 2017/5277 E. , 2019/6218 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
..... yüzölçümlü tarla niteliğindeki taşınmaz, 2007 yılında yapılan kadastro sırasında ......ve arkadaşları adına tespit edilmiş ise de; Hazinenin açtığı dava sonucu, ..... Kadastro Mahkemesinin 27.01.2010 gün ve 2008/105 - 2010/43 E.K. sayılı kararı ile hükmen ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacılar, asliye hukuk mahkemesine verdikleri 25.12.2012 havale tarihli dilekçelerinde özetle, 221 ada 16 parsel sayılı taşınmazın Hazine ile bir ilgisinin olmadığını, babaları ....kaldığı, bu taşınmaza ait 1937 tarihli arazi tahrir kaydı ve Mart 325 tarih ve 21 numaralı tapu kaydı olduğunu beyan ederek taşınmazın Maliye Hazinesi adına olan tapusunun iptali ile kendi adlarına tapuya kayıt ve tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiş, hükmün davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/09/2014 tarih 2014/3213 E. - 2014/7306 K. sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.
Şöyle ki; dosyaya getirtilen pafta örneğinden çekişmeli taşınmazın sınırında 216 ada 1 parsel numaralı geniş orman parseli bulunduğu halde mahkemece yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa kesinleşip kesinleşmediği araştırılmamış ve bu ihtimallerin olup olmamasına göre, çekişmeli taşınmazın orman ile ilişkisi belirlenmeden ve bu konuda uzman bilirkişilerden rapor alınmadan karar verilmiştir.
Bundan ayrı; çekişmeli taşınmaz, kadastro mahkemesinin 2008/105 sayılı dosyasında, Hazine tarafından ...... ve arkadaşları aleyhine açılan dava sonucunda Hazine adına tespit edilmiştir.
Mahkemece sözü edilen dosya getirtilmemiş, o dosyanın davalıları ile temyize konu dosyanın davacıları arasında akdi veya irsi bir bağ olup olmadığı, kesin hüküm bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır.
O halde; mahkemece öncelikle, yörede yapılmış bir orman kadastro çalışması varsa bununla ilgili harita ve tutanaklar getirtilmeli, orman kadastrosunun kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita ve bir kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle, varsa orman kadastro haritası ile kadastro paftası
ölçekleri denkleştirilerek, sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıkta en az 5 ya da 6 orman sınır noktası gösterilecek biçimde, çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu belirlenmeli, orman kadastrosu hiç yapılmamış ya da yapılmış ama henüz kesinleşmemişse dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile 1980 li yıllara ait steroskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanmalı, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü; orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde orman içi açıklık olup olmadığı belirlenmeli, orman olmadığı anlaşıldığı takdirde, Hazine adına tapu kaydı oluşmuş olduğundan, öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü, kimden kime geçtiği ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak sorulup saptanmalı, bu konuda tespit bilirkişilerinin de bilgisine başvurulmalı, ziraat uzmanından bu konularda bilimsel verilere dayalı, doyurucu rapor alınmalı, kadastro mahkemesinin 2008/105 sayılı dosyasının davalıları ile temyize konu dosyanın davacıları arasında akdi veya ırsi bir bağ olup olmadığı, davacıları bağlayan kesin hüküm bulunup bulunmadığı araştırılmalı, bu şekilde toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir
Böylesine bir inceleme yapılmadan eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulması doğru değildir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde .... Kadastro Mahkemesinin 2008/105 E. sayılı dosyasının davalılarının, dosyamızın davacılarının çocukları olduğu görüldüğünden aralarında irsi bağ olduğu, tarafların beyanlarına bakıldığında .... Kadastro Mahkemesinin 2008/105 E. sayılı dosyasının davalıları ......dava konusu yeri bedel mukabilinde babalarından aldığını beyan ettiklerinden akdi bağ kurulduğu, davacıların ... Kadastro Mahkemesinin 2008/105 E. sayılı dosyasından haberdar olamadık beyanlarına dürüstlük kuralı itibar edilemeyeceği, davanın taraflarının aynı olması, dava konusu yerin aynı olması, dava türünün aynı olması ve her iki davada tarafların (baba ve oğulların) zilyetliğe dayandığı gerekçesi ile davanın kesin hüküm varlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesine göre açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu; 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi uyarınca yapılarak 16/02/2008 tarihinde kesinleşmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 04/11/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.