10. Hukuk Dairesi 2014/11817 E. , 2014/17496 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İstanbul 17. İş Mahkemesi
Tarihi :22.01.2014
No :2012/143-2014/25
Dava, ölüm aylığının kesilmesi yönündeki Kurum işleminin iptali ile kesilme tarihi itibarıyla aylığın yeniden bağlanması ve Kuruma borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 06.09.2000 tarihinde kesinleşen davacıya, 04.07.2000 günü yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca 2011 yılında gerçekleştirilen işlemle 22.10.2008 tarihi itibarıyla kesilerek, 22.10.2008 –21.02.2012 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar ve sağlık giderleri yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; Ç. mahallesi ve Y. Mahallesi muhtarlıklarından ikametgah senetleri elde edilmeli, özellikle, ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, medula sistemindeki kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, eşlerin boşanma ilamında bulunan velayet, çocukla kişisel ilişki, hükümlerinin nasıl yerine getirildikleri belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları Ç. ve Y. mahallesi yönünden uyuşmazlık konusu tarihler olan 22.10.2008 –21.02.2012 tarihlerini kapsayan şekilde geniş kapsamlı kolluk araştırması yapılmalı, davacı ve eşin ikamet ettiği mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı,denetim tutanağında sözlü olarak beyanına başvurulan tanık C.. T.."nın tutanağa aktarılan sözlü beyanında tarafların birlikte yaşadıklarını beyan ettiği, tanık olarak mahkemede vermiş olduğu ifadesinde ise eşin sadece elektrik tamiri için davacının yaşadığı eve geldiğini bildirdiği, bu ifadelerin çelişki oluşturduğu, mahkemece, bu çelişkinin giderilmediği anlaşılmakla; böylelikle, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığında değerlendirildikten sonra, elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup kararı temyiz etmeyen davacı yönünden davalı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.