19. Hukuk Dairesi 2016/19015 E. , 2017/4426 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile dahili davalı ... vek. Av. ...nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalılardan ..."ın müvekkili aleyhine icra takibi yaptığını, müvekkilinin 73 yaşında olup, okuma yazması bulunmadığını, oğlu olan diğer davalı ..."in davacının hastalığından faydalanarak yurtdışından getirtilecek ilaçları ve doktor kontrolleri için bazı evraka parmak bastırdığını, senedin müvekkili tarafından imzalanmadığını, davalıların birlikte hareket ederek hile ile müvekkilinin elinden senet aldıklarını, senet karşılığının bulunmadığını iddia ederek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalıların tazminata mahkum edilmelerini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, zamanaşımı ve derdestlik itirazında bulunarak müvekkilinin diğer davalı ... den olan alacağına karşılık takip ve dava konusu senedi ciro yoluyla edindiğini, iyiniyetli 3. kişi olduğunu savunarak, davanın reddi ile lehine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı Turan Bazancir, annesi olan davacının, babasının mirasından ötürü borçlanıp, dava konusu senedi verdiğini, kendisinin de borçlu olduğu diğer davalı ..."a senedi ciro ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, takip ve dava konusu senet altındaki imzanın davacıya ait olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmadığı, senedin hile ile alındığı yolundaki iddianın davacı tarafça ispatlanamadığı, kötüniyet tazminatı koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava bonoya dayanılarak girişilen icra takibinden ve dayanağı olan bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davanın temelini oluşturan icra takibinin alacaklısı ... tarafından imzalanan 03.08.2010 tarihli belgede; “... 4. İcra Müdürlüğü"nün 2009/14750 Esas sayılı dosyasında borçlu ..."den herhangi bir alacağım (faiz, anapara, icra masrafı, avukatlık ücreti dahil) kalmamıştır. Borçlu tarafımdan ibra olunur.” denilmektedir.
Takip alacaklısı ... tarafından 21.06.2011 tarihinde alacağın diğer davalı ..."a temlik edildiği dosya içeriği ile sabittir. Görüldüğü gibi alacağın temliki işlemi ibraname tarihinden sonra gerçekleşmiştir. Önceki alacaklı ... dava konusu alacakla ilgili olarak temlikten önce borçluyu ibra ettiğine göre, ibra ile borç sona ereceğinden alacakla ilgili tasarruf yetkisi ortadan kalkmıştır. Tasarruf hakkı kalmayan önceki alacaklının, alacağın temlikinde yetkisi olmadığı düşünülmeden ve 03.08.2010 tarihli ibranamenin davaya etkisi üzerinde durulup tartışılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.480.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 01/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.