9. Hukuk Dairesi 2015/33388 E. , 2019/5723 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 15.12.1996 tarihinde çalışmaya başladığını, 03.09.2013 tarihinde iş akdinin işveren tarafından feshedildiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek dava dilekçesinde kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarını, ıslah dilekçesinde ise ilaveten hafta tatili ücreti alacağını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, zaman aşımı koşullarının oluştuğunu, davacının hiçbir alacağının bulunmadığını, işten kendisinin ayrılması nedeni ile ihbar tazminatı koşullarının oluşmadığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının 15.12.1996-03.09.2013 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, davacı işçinin, ücretin miktarı ile ücret alacağının bulunup bulunmadığı, fazla çalışma yapıp yapmadığı, kıdem tazminatına, ihbar tazminatına, kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğu, davacının şahsi dosyası SSK"dan ve davalı işverenden ayrı ayrı getirtilerek dosyasına konduğu, davacıya dava açıldıktan sonra kıdem tazminatı ödemesi yapıldığından bu alacağa yönelik dava konusuz kaldığı, 4857 sayılı iş yasasının 56. Maddesi gereğince işveren izin defteri veya izin çizelgesi düzenleyerek davacıya vermediği, belgelere göre işveren davacının yıllık izinlerini kullandığının kanıtlanamadığı, İş Yasası"nın 67. maddesi gereğince işveren tarafından çalışma saatlerinin başlayış ve bitişini gösteren bir belgeyi düzenleyerek davacıya vermediği, bu doğrultuda herhangi bir belge sunulmadığı, davacının fazla çalışma yaptığı, genel tatillerde çalıştığı böyle hallerde tanık anlatımları ile kanıtlanabileceği, dinlenen çoğunluk tanık anlatımları davacının işyerinde her gün 7.5 saat haftada 45 saatin üzerinde çalıştığı böylece fazla çalışma alacaklarının oluştuğu kanıtlandığı, aynı doğrultuda davacının genel tatillerde çalıştığı genel tatillerini kullanmadığı kanıtlandığı, çoğunluk tanık anlatımları ile davacı çalışmanın varlığını kanıtlamıştır. Ancak davalı işveren davacının ücretlerinin ödendiğini kanıtlayamadığı, emsal Ücret araştırması, piyasa koşulları, tanık beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı tarafın kabulü de dikkate alınarak davacının 1.500 TL net ücret karşılığında çalıştığı kabul edildiği, bu durumda davacının 3.375 TL ücret alacağının bulunduğu, kıdem tazminatı ödemesi, fesih prosedürünün işletilmemiş olması, tanık beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde iş akdinin davalı tarafından haksız ve usulsüz olarak feshedildiği, davacının sözleşmesi işveren tarafından feshedildiğinden ve ihbar tazminatı ödenmeden emeklilik başvurusu yapması ihbar tazminatına hak kazandığı gerçeğini değiştirmediği, 16.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda davacının alacak miktarlarını hesaplandığı, süresinde zaman aşımı itirazında bulunulduğundan bilirkişiden ek rapor alındığı, alınan bilirkişi raporları bu doğrultuda hüküm kurmaya yeterli görüldüğü, ancak bir kimsenin sürekli her gün fazla çalışma yapması, tüm genel tatillerde çalışması hayatın olağan akışına aykırı bulunduğundan 6098 sayılı BK. 50-52 maddeleri gereğince bu alacaklardan 1/3 oranında hakkaniyet indirimi yapıldığı gerekçesi ile kıdem tazminatı bakımından dava açıldıktan sonra ödendiğinden karar verilmesine yer olmadığına, ihbar tazminatı, ücret, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-HMK’nun 297. maddesinde hükmün nasıl kurulacağı açıklanmıştır, buna göre; hükmün şüpheden uzak, tereddütte mahal vermeyecek şekilde oluşturulması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, eldeki hükmün 4 numaralı bendinde “4-BK nun 50-52 maddeleri gereğince davacının fazla isteklerinin reddine, ” şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu hüküm fıkrası, hükümde isimleri açıkça belirtilmek sureti ile hakkında açıkça hüküm kurulup kısmen kabul edilen alacak kalemlerinin kabul edilenlerin fazlasının reddedildiği anlamını taşır.
Oysa, davacı vekilinin ıslah dilekçesinde dava dilekçesinde talep edilmeyen hafta tatili ücreti de talep edilmiştir.
Dava dilekçesinde talep edilmeyen işçilik alacağı kalemi ıslah dilekçesinde talep edilebilir. Bu nedenle hafta tatili ücreti talebine ilişkin olarak açıkça bu alacak kaleminin adı belirtilerek hükümde bir karar verilmelidir.
Yukarıda ortaya konduğu üzere “davacının fazla isteklerinin reddine“ şeklindeki hüküm fıkrası hafta tatili ücreti talebini kapsamamaktadır. Hükmün kesin hüküm sonucunu doğurması için hükümde, sübut bulmadığından reddedilen alacak kalemleri açıkça belirtilerek yer almalıdır.
3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçinin imzasını içermeyen bordrolarda fazla çalışma tahakkuku yer aldığında ve tahakkukta yer alan miktarların karşılığı banka hesabına ödendiğinde, tahakkuku aşan fazla çalışmalar her türlü delille ispatlanabilir. Tahakkuku aşan fazla çalışma hesaplandığında, bordrolarda yer alan fazla çalışma ödeme tutarları mahsup edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti bakımından;
Davacı tanıklarından S.K. davalı işyerinde çalışmamıştır. Bu nedenle, davacı ...nın çalışması nedeni ile bildiği döneme ilişkin halihazırda kabul edilmiş bulunan hesaplama aynen kabul edilmelidir. Davacı ...nın davalı işyerinde çalışmadığı için bilmediği dönemler bakımından ise davalı tanıklarından hangisinin beyanına göre davacının en lehine olan sonuç çıkacak ise o davalı ... beyanına göre hesaplama yapılarak sonuca gidilmelidir. Bu durumda da tanığın davalıda çalışması nedeni ile bildiği dönem için hesaplama yapılmalıdır. Davacının lehine olan davalı tanığının bildiği dönem diğer davalı tanığının bildiği dönemden az ise beyanı öncelikli olarak esas alınan davalı tanığının bilmediği dönem için diğer davalı tanığının beyanına göre ve onun çalışması nedeni ile bildiği dönem için hesaplama yapılmalı ve varsa bu dönemler için de fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacakları hüküm altına alınmalıdır.
4- Ulusal bayram genel tatil ücreti bakımından;
Fazla mesai ücreti bakımından ıslah zamanaşımına uğramayan miktara dava dilekçesindeki miktarın eklendiği ve bunun yerinde bir uygulama olduğu anlaşılmakla birlikte, ulusal bayram genel tatil ücreti bakımından dava dilekçesindeki miktarın ıslah zamanaşımına uğramayan miktara eklenmediği görülmektedir. Dava dilekçesinde talep edilen miktar, ıslah zamanaşımına uğramayan miktara eklenmelidir.
5-Yıllık izin ücreti bakımından, davalı yemin teklif metninde yıllık izinler konusunda da yemin teklif etmiştir.
Davacının yemin beyanında yıllık izinlerden bahsedilmemiştir.
Bu nedenle, davacı asıl bizzat duruşmaya yemin etmek üzere usulüne uygun şekilde davet edilmeli, davacıya davalının vekilinin 26/12/2014 düzenleme tarihli yemin teklif metnindeki teklife uygun olarak duruşmada Mahkeme tarafından yemin teklif edilmelidir.
6-Taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretleri bakımından;
Kıdem tazminatı ıslahtan sonra ödenmiş olmakla davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti bakımından, kıdem tazminatı Mahkeme hükmü ile tam kabul edilmiş gibi kabul edilen diğer alacaklara kıdem tazminatı alacağının tamamı eklenerek vekalet ücreti hesaplanmalıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere dava dilekçesinde mevcut olmayan hafta tatili ücreti ıslah dilekçesi ile talep edilmiştir. Bu şekilde talep mümkün olmakla birlikte tanık beyanlarından hafta tatili çalışmasının sübut bulmadığı anlaşıldığından, hafta tatili ücreti talebi Mahkeme tarafından reddedilerek, talep edilen hafta tatili ücretinin tamamı, takdiri indirim miktarları hariç reddedilen diğer alacak kalemlerine eklenerek, bulunacak bu toplam red miktarı üzerinden davalı lehine vekalet ücreti hesaplanmalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.