10. Hukuk Dairesi 2014/14992 E. , 2014/17370 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 12. İş Mahkemesi
Tarihi : 17.05.2013
No : 2010/310-2013/297
Davacının 28.09.2009 tarihli talebine karşılık, yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazandığına ilişkin davalı Kurumun 01.10.2009 tarihli yazısı üzerine 12.10.2009 tarihinde işyerinden ayrıldığı, ancak Kurumun yanlışlık yaptığı ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamadığının ortaya çıkması üzerine son çalıştığı işyerine tekrar alınmadığı, bunlardan dolayı zarara uğradığı gerekçesiyle, şimdilik 1.000,00 TL tazminatın yasal faizle birlikte davalı Kurumdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde; yaşlılık aylığı bağlanmış olsa idi davacıya ödenmesi gereken ve davacının zararını oluşturan yaşlılık aylığı toplamının ıslah edilen 18.158,29 TL. olduğu, yaş tashihinin emeklilikte nazara alınmadığı husususun çok teknik olmayan bir bilgi olduğu ufak bir araştırma ile bu konudaki yanlışlığı tespit edebileceği kabul edilerek davacının %50 oranında müterafik kusuru olduğu gerekçesiyle, 9.079,14 TL tazminatın 1000 TL"sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, bakiyesini talep olmadığından faizsiz olarak davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine denilerek davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağını olusturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 120/2. maddesi, (Bağ-Kur Yasası"nın 66. maddesi) bazı kötü uygulamaları önlemek amacı ile özel bir düzenleme getirmiş ve belli sigorta kollarında, hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Anılan yasanın 120/2. maddesi (66. maddesi) gereği hiç bir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenleme karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır. 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası"nın 66.maddesi Sosyal Sigortalar Yasası"nın 120/2. maddesi ve 5434 sayılı Emekli Sandığı Yasası"nda da anılan maddeye paralel hükümler getirilmiştir. Aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2010 günlü ve 2010/21-194 Esas, 2010/219 Karar sayılı kararında da varılmıştır.
Davacının, ilk işe giriş tarihinden sonra yapılan değişikliğin, mahkeme kararı sonucunda gerçekleştiği de dikkate alınarak, davacının, yaşlılık aylığı talebinde esas alınması gereken doğum tarihinin 506 sayılı Yasanın 120. maddesi hükmü karşısında 10/09/1964 olduğu açıktır.
Diğer taraftan, davalı Kurumun, davacının, 28.09.2009 tarihindeki talebine, yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazandığına ilişkin davalı Kurumun 01.10.2009 tarihli yazısı üzerine, davacının, 12/10/2009’dan itibaren işten ayrıldığı ve 13.10.2009 da yaptığı yaşlılık aylığı talebine, Kurumca, bu kez, yaşındaki düzeltme nedeniyle talebinin reddine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, davalı Kurumun davacının ilk talebine olumlu yanıtı sonrasında, davacının işten ayrılmasına sebep olduğu ve bu nedenle davacının zarara uğradığı belirgindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1999/10-995 Esas, 1999/1011 Karar sayılı kararında benimsendiği üzere; davalı Kurumun davacıya yaşlılık aylığı bağlanabileceğini bildirmesi üzerine, bu bildirime güvenerek davacı işinden ayrıldığı için ve Kurum bilahare hesabı yanlış yaptığını ve aylık bağlanamayacağını bildirmesi nedeniyle, davacının işinden ayrılıp işsiz kalmasından dolayı Kurumdan gerçek zararını istemesi mümkündür. Zira, Kurumun eylemi, sigortalı yönünden haksız fiil teşkil eder. Zararın hesaplama biçimine gelince; davacı işten ayrıldığı tarihten, yaşlılık aylığı hak ettiği tarihe kadar eski işinde çalışamamaktan kaynaklanan gerçek zararını Kurumdan isteyebilir. Kuşkusuz, gerçek zarar hesabı yapılırken, net kazanç dikkate alınmalıdır. Ancak, davacının tazminat istediği tarihler arasında çalışması varsa, aldığı ücret miktarı tazminattan indirilmelidir. Ne var ki, bu işyerinden aldığı ücret ayrıldığı, işyerinden aldığı ücretten az ise, aradaki fark maddi tazminatın belirlenmesinde esas alınmalıdır. Ayrıca, davacının kasten kazanmaktan feragat ettiği miktar ile çalışmamaktan dolayı tasarruf ettiği kısım için, belirlenen zarar miktarından uygun bir oranda hakkaniyet indirimi yapılması gerekir.
Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde, somut olayda; 12.10.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazanacağı 10.09.2010 tarihine kadar ayrıldığı işyerinden alması gereken net maaşın esas alınıp zarar hesaplaması yapılıp uygun bir oranda hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle tespit edilecek olan davacının gerçek zarar miktarı esas alınarak; talep miktarı göz önüne alınarak, davalıdan tahsiline karar verilecek maddi tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, yukarıda belirtildiği şekilde zarar miktarı belirlenip müterafik kusur oranına göre hesaplama yapılarak karar verilmiş olması,usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.09.2014 gününde karar verildi.