Esas No: 2019/6882
Karar No: 2021/4854
Karar Tarihi: 18.10.2021
Danıştay 10. Daire 2019/6882 Esas 2021/4854 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6882
Karar No : 2021/4854
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı (... Kurumu)
VEKİLİ : ...
MÜDAHİLLER (DAVALI YANINDA) : 1- ...
2- ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : Davacının, Bingöl Devlet Hastanesinde yapılan böbrek taşı ameliyatında böbreğe takılan stent parçalarının böbrekten alınmaması nedeniyle ikinci kez ameliyat olunmak zorunda kalınması olayında idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle oluşan zararlara karşılık kendisi için 5.000,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi ve çocukları ve eşi için ayrı ayrı olmak üzere 2.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 59.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan dava sonucunda, ... İdare Mahkemesi'nce davanın reddi yolunda verilen ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, her ne kadar idare tarafından ameliyattan önce alınan yazılı onamda takılan stentin bir süre sonra alınması gerektiği yazmış olsa da bu konuda ayrıca sözel bir bilgilendirme yapılmadığı, böbrek fonksiyonlarının ameliyattan sonraki süreçte rahatlatılması ve belirli süre durması için takılan stentin alınmaması nedeniyle taşlaştığı ve ikinci ameliyata sebebiyet verildiği, hekimlerin ve sağlık görevlilerinin özenli davranmadığından ikinci operasyona maruz bırakılması ile sonuçlanan olayda idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMALARI : Davalı idare ve müdahiller tarafından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na Ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu'nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na Ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname'nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı'nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddi yolundaki ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/10/2021 tarihinde maddi tazminat isteminin reddi yönünden oy birliğiyle, manevi tazminat isteminin reddi yönünden oy çokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dosyanın incelenmesinden; davacının ilk olarak Dr. ... tarafından 05/04/2011 tarihinde sağ böbrek taşı tanısıyla operasyon için hastaneye yatırıldığı, anestezi hazırlığı başlandığı ancak guatr öyküsü olması nedeniyle operasyonun ertelendiği, akabinde 12/10/2011 tarihinde karın ağrısı şikayeti ile Bingöl Devlet Hastanesi'ne başvurulduğu, dahiliye servisine yatırıldığı, gerekli konsültasyonlardan sonra ve daha önce yapılan tetkiklerinin değerlendirilmesi neticesinde hastaya sağ böbrek taşı tanısı konulduğu ve böbrek fonksiyonlarını bozma ihtimalinin yüksek olduğu söylenerek cerrahi operasyonun gerekliliği nedeniyle üroloji servisine devrinin önerildiği, hastanın kabul etmesi üzerine üroloji servisine yatırıldığı, hastanın rızası ile 18/10/2011 tarihinde sağ açık böbrek taşı ameliyatı yapıldığı, ameliyat sonrası erken dönemde böbreğini komplikasyonlardan korumak ve böbrek fonksiyonlarının hızla toparlamasını sağlamak için sağ böbrek kanalına stent takılarak hastanın taburcu edildiği, 02/12/2013 tarihli başvurusunda sağ yan tarafta idrar yaparken yanma şikayeti bulunması akabinde, dahiliye tarafından antibiyotik tedavisi, idrar kültüründe üremeye (Staph Aureus ve Klebsielli pn.) göre düzenlenen antibiyotik tedavisinin 5. gününde antibiyotik baskısı altında sağ üretereorenoskopi yapıldığı, anılan işlemde, mesane içerisinde daha önce çıkarılmayan ve parçalanan, bir kısmı idrarla dışarı atılan stent parçaları olduğu, bazı stent parçalarının taşlaştığı ve böbrekte hidronefroza neden olduğunun görüldüğü, taşların lazer ile kırılarak stent parçalarının dışarı çıkarıldığı, ardından üretere katater yerleştirildiği ve 2 gün sonra alındığı, tüm bu süreç akabinde, Bingöl Devlet Hastanesi'nde yapılan sağ böbrek taşı ameliyatında takılan stentin böbrek içerisinde bırakılıp bir zaman sonra çıkarılması noktasında aydınlatılmadıkları ve ikinci ameliyatı olmak zorunda kaldıklarından idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle davacı tarafından kendisi için 5.000,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi ve çocukları ve eşi için ayrı ayrı olmak üzere 2.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 59.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle 17/03/2014 tarihinde yapılan başvurunun reddi üzerine 05/05/214 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı görülmektedir.
Mahkeme tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporunda, Bingöl Devlet Hastanesinde sağ nefrolitiazls ve sağ hidronefroz tanılarıyla sağ nefrolitotomi ve sağ double J kateter takımı operasyonları uygulandığı, böbrek taşı ameliyatlarında double j denen kateterler(stentler) kullanılabildiğinin tıbben bilindiği, ameliyatta takılan bu kateterin(stentin) bir müddet sonra hastanın kontrole çağırılarak endoskopik yolla alınmasının gerektiği, hastanın önerilerle ve kontrole gelmek üzere taburcu edildiğinin epikriz belgesinde kayıtlı olduğu, kişinin ameliyat sonrası ilgili hekime kontrole gittiğine dair tıbbi belge bulunmadığı, ikinci ameliyat ile de önceki operasyondan kalan double j (stent) parçalarının çıkarıldığı, kişinin dava konusu ameliyat sonrası kontrole gitmediği cihetle ilgili hekimin takip ve tedavi imkanının ortadan kalktığı, dolayısıyla ilgili hekime atfı kabil kusur tespit edilmediği, kişinin kontrole gelmesi gerektiği yönünden usulüne uygun olarak aydınlatılıp aydınlatılmadığının açıklığa kavuşturulmasının Mahkemenin takdirinde bulunduğu yönünde görüş bildirildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, hukuka uygun bir tıbbi müdahaleden söz edilebilmesi için hastanın aydınlatılarak rızasının (onam) alınması gerektiği, aydınlatılmış onamın sadece hastaya imzalatılan bir form olarak değerlendirilmemesi gerektiği, geçerli yazılı onamdan bahsetmek için karar verme yeterliliğine sahip bir hastanın, kendisine uygulanacak tanı ve tedavi yöntemleri ile öteki uygulamaları ve bunlara seçenek oluşturabilecek uygulamalarla tüm bu yöntemlerin olası olumlu ve olumsuz sonuçlarına ilişkin bilgilendikten sonra bu bilgileri açıkça ve anlayarak kabul etmesinin gerektiği, somut olayda da bu bilgilendirmenin ve hasta tarafından anlaşıldığının ortaya konulması gerektiği, her ne kadar ameliyat öncesi alınan yazılı onamda takılan kataterin (stentin) ameliyat sonrasında alınması gerektiği alınmazsa enfeksiyona, taşlaşmaya, idrar şikayetlerine neden olacağı yazılmış olsa da onamın davacının eşi tarafından imzalandığı ve tarihsiz olduğu, onamın hasta tarafından imzalanması için onam alınamayacak derecede acil bir endikasyonla hastaneye gelmesi gibi zaruri bir halin olması gerektiği, dosyada onamın hasta yerine kanuni temsilci sıfatıyla eşinden alınmasını gerektirecek zaruri bir halin bulunmadığı, dolayısıyla hastanın ameliyattan belirli süre sonra alınması gerektiği ve alınmazsa oluşacak komplikasyonları hakkında bilgilendirildiği hususunun tam olarak yerine getirilmediği, öte yandan epikrizde kontrole gelmek üzere taburcu edildiğinin yazıldığı ve sözel olarak takılan katater(stentin) belirli süre sonra çıkarılması gerektiğinin sözel olarak da ifade edildiği iddia edilse de bu durumun da tek başına aydınlatma sayılamayacağından, bu eksiklikler nedeniyle idarece sunulan sağlık hizmetinin gerektiği gibi yürütülmediği konusunda davacıda oluşacak endişe ve üzüntünün karşılığı olan manevi tazminatın ödenmesine karar verilmek suretiyle giderilmesi gerekeceğinden Mahkeme kararının manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz başvurusunun kısmen kabulü ile İdare Mahkemesi kararının manevi tazminatın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.