Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/2953
Karar No: 2021/1894
Karar Tarihi: 18.10.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2953 Esas 2021/1894 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2953
Karar No : 2021/1894


TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) :1- ...
2- ...
VEKİLLERİ : Av. ...
UETS Kodu: ...

KARŞI TARAF (DAVALILAR) :1- ...
2- ...olları Genel Müdürlüğü
UETS Kodu: ...
VEKİLLERİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU :Danıştay Altıncı Dairesinin 15/06/2021 tarih ve E:2020/4302, K:2021/8362 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kahramanmaraş İli, Onikişubat İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ..., ..., ..., ... parsel sayılı taşınmazların Kahramanmaraş-Göksun Devlet Yolu Projesi kapsamında acele kamulaştırılmasına ilişkin 01/05/2017 tarih ve 2017/10119 sayılı Bakanlar Kurulu kararının ve Karayolları Genel Müdürlüğü'nün ... tarih ve ... sayılı kamu yararı kararının iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 15/06/2021 tarih ve E:2020/4302, K:2021/8362 sayılı kararıyla; Kahramanmaraş-Göksun Yolu'na cepheli olan dava konusu parsellerin Kahramanmaraş-Göksun Yolu yol yapım çalışmaları güzergahında bulunması nedeniyle yol inşaatı ve emniyet sahası tesisi amacıyla acele kamulaştırılmasına karar verildiği, Kahramanmaraş-Göksun Yolu'nun standartlarının yükseltilmesi kapsamında, Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesi'ne ve rekreasyon alanına güvenli bir şekilde bağlantı sağlanabilmesi için farklı seviyeli kavşak projelendirildiği ve imalatının tamamlandığı, özellikle Organize Sanayi Bölgesi ve rekreasyon alanına bağlantının sağlanabilmesi için dava konusu parsellerin kamulaştırılmasının teknik zorunluluk olduğu; kamulaştırmanın, yol inşaatı ve emniyet sahası tesisi amacıyla yapıldığı ve bu yol ile Organize Sanayi Bölgesi ve rekreasyon alanına bağlantı sağlanacağı, Kahramanmaraş-Göksun Devlet Yolu Projesine yönelik açılmış herhangi bir davanın bulunmadığı ve anılan projede herhangi bir değişikliğin yapılmadığı, Kahramanmaraş-Göksun Devlet Yolu Projesinin bölgedeki sanayinin ihtiyaç duyduğu dengeli bir planlama ve yapılanmanın oluşturulmasına imkan sağlayacağı, anılan projeyle birlikte ulaşım altyapısının hizmet seviyesinin artacağı, dava konusu edilen acele kamulaştırma kararının dayanağı olan devlet yolu projesine karşı dava açılmadığı, söz konusu proje kapsamındaki yapım çalışmalarının hızlı bir şekilde tamamlanarak bütünüyle hizmete açılmasının projenin fonksiyonelliğini artırarak kamu yararına hizmet edeceği sonucuna ulaşılmakta ve gerçekleşecek kamu yararının karşılanması gereksiniminin taşınmaz maliklerinin yararından üstün olması yanında, sözü edilen kamu yararının ise, genel kamulaştırma usulü ile sağlanması amaçlanan kamu yararından farklı olarak, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren, aceleliği zorunlu kılan bir yarar olduğu,
Kahramanmaraş-Göksun Devlet Yolu Projesinin tamamlanarak gerçekleşmesi durumunda anılan bölge için sağlayacağı yararlar dikkate alındığında, projenin zamanında tamamlanabilmesi ve gecikmeden dolayı kamunun zarar görmemesi için dava konusu taşınmazların yol inşaatı ve emniyet sahası tesisi amacıyla acele kamulaştırmasının bir zorunluluk olduğu ve bu kapsamda mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin orantılı bir müdahale olduğu,
Bu durumda, Kahramanmaraş-Göksun Devlet Yolu Projesi kapsamında kalan dava konusu taşınmazların yol inşaatı ve emniyet sahası tesisi amacıyla 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırmasına ilişkin Bakanlar Kurulu (kararda sehven Cumhurbaşkanı olarak yazılmıştır.) kararında ve parsellerin yol inşaatı ve emniyet sahası tesisi amacıyla kamulaştırılmasında kamu yararı bulunduğuna ilişkin kararda hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, dava konusu taşınmazların kamulaştırılmasının zorunlu olmadığı, acele kamulaştırmaya gerekçe gösterilen proje kapsamında taşınmaz belirlemesi yapılırken kamu hizmetlerinin en az maliyetle yürütülmesi ilkesi gereği öncelikle devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazların, Hazineye ait taşınmazların ve orman vasfını yitirmiş taşınmazların tercih edilmesi gerekirken, özel mülkiyete konu ve maliyeti yüksek taşınmazların belirlenmiş olmasının kamu yararı ilkesinin gözetilmediğini gösterdiği, dava konusu parsellerin kuzeyinde ve güneybatısında yol inşaatı ve emniyet sahası tesisi yapımına daha uygun olan Hazine taşınmazlarının ve orman vasfını yitirmiş taşınmazların bulunduğu, parsellerin yol inşaatı ve emniyet sahası yapılması amacıyla kamulaştırıldığının belirtilmesine rağmen aslında Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesi ve Onikişubat Belediyesi Rekreasyon Alanı için kamulaştırılmaya çalışıldığı, yol inşaatı ve emniyet sahası için kamulaştırma kararı alınsaydı, devlet yolunun bitişiğindeki başka taşınmazların da kamulaştırılmasına karar verilmesi gerektiği halde bu parsellerin kamulaştırılmadığı, ihtiyaçtan daha fazla parselin kamulaştırılmak istenildiği, kamulaştırma kararının bir kısım özel şirket ve teşebbüsler için alındığı, dava konusu parsellerde çiftçilik yaparak gelir elde ettikleri, dava konusu işlemlerin uygulanması halinde tarım arazilerinin yeniden işlenmesinin imkansız olacağı, Karayolları Genel Müdürlüğünün kamu yararı kararı alma yetkisi bulunmadığından işlemin yetki yönünden hukuka aykırı olduğu, acele kamulaştırma kararının üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen davalılar tarafından kamu hizmetine yönelik herhangi bir işlem yapılmadığı, bu durumun acele kamulaştırma kararı alınmasının şartlarının oluşmadığının kanıtı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idareler tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ... 'IN DÜŞÜNCESİ :Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlenmiş, acele kamulaştırmada olağan kamulaştırmaya oranla daha özel koşulların varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma yapılmasına olanak tanınmıştır.
Bu koşullardan ikisinde, Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halleri şeklinde açıkça sayılmak suretiyle üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir.
Bu kapsamda üçüncü koşul olan aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar verilebilmesi için de kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olma halinin maddede yer alan diğer iki koşula paralel nitelik taşıması gerektiği açıktır. Nitekim anılan maddenin gerekçesinde de, acele ve istisnai hallerde, Kanunun önceki hükümlerine uyulmasının çeşitli sakıncalar yaratabileceği gibi, kamunun büyük zararlara uğramasının da muhtemel olabileceği belirtilerek maddede belirtilen şartların varlığına bağlı olarak kıymet takdiri dışındaki bazı yasal işlemlerin sonraya bırakılarak, maddede öngörülen süre ve şekilde taşınmaza el konulması düzenlenmiştir.
Acele kamulaştırma, olağanüstü bir kamulaştırma usulü olup, istisnai durumlarda uygulanacak bir yöntem olduğundan, acelelik halinin bulunduğunun saptanması halinde acele kamulaştırması zorunlu bulunan taşınmazlara yönelik gerekli tespitler yapılıp sebepleri de belirtilmek suretiyle başvuruda bulunulması, olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında bu yöntemin uygulanma gerekçesinin, olağanüstü durumların, bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının, kamu düzeninin korunmasını gerektiren hallerin somut olarak ortaya konulması ve başvuruda bulunulan taşınmazlara yönelik inceleme yapılarak koşulların gerçekleşmesi halinde Bakanlar Kurulunca 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca aceleliğine karar verilmiş olan taşınmazlara yönelik olarak acele kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta; davalı idareler tarafından, dava konusu taşınmazların Kahramanmaraş-Göksun Yolu'na cepheli ve Km:14+000-14+600 arasına denk geldikleri, bu kesimde Hasancıklı Köyü ile Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesine (OSB) geçmişten beri bağlantı sağlayan farklı seviyeli OSB Kavşağının bulunduğu, aynı zamanda bu kesimde Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından Kılavuzlu Rekreasyon Alanı'nın yapılmakta olduğu, anılan yerlere güvenli bağlantı sağlanması ve mevcut yolun standartlarının yükseltilmesi amacıyla 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma usulünün uygulanmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilmekte ise de; mevcut yolun düşük standartlı olduğu ve/veya trafik ihtiyacını karşılayamadığı gibi bir durumun ortaya konulamadığı, devlet yoluna cepheli taşınmazların "yol inşaatı ve emniyet sahası" yapımı amacıyla kamulaştırıldığı, taşınmazların bulunduğu yere denk gelen kavşağın daha önce tamamlandığı ve o aşamada taşınmazların kamulaştırılmadığı hususları dikkate alındığında, yol güzergahında da kalmayan taşınmaz açısından davalı idarelerce belirtilen hususların tek başına acele kamulaştırma yapılması için yeterli olmadığı; ayrıca, dava konusu kararda, 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde öngörülen acele kamulaştırma prosedürünün uygulanması için gerekli olan olağanüstü durumların ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının somut olarak ortaya konulamadığı görülmektedir.
Diğer taraftan, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun "Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı" başlıklı 13. maddesinde, "Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve kurulun uygun görmesi şartıyla; ... e) Kamu yararı gözetilerek yol altyapı ve üstyapısı faaliyetlerinde bulunacak yatırımlar, ... için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebilir. Bakanlık bu yetkisini valiliklere devredebilir." hükmü yer almaktadır.
Görüldüğü üzere, 5403 sayılı Kanun uyarınca, mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazilerinin tarımsal üretim amacının dışında kullanılabilmesi ancak Kanun'da sayma yoluyla belirtilen bazı yatırım ve projeler için söz konusu olabilmekte olup, bu arazilere alternatif bir alan bulunmaması şartı yanında, anılan arazilerin tarım dışı amaçla kullanımının Toprak Koruma Kurulunca uygun bulunması gerektiği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacıların çiftçi belgesine sahip olduğu ve uyuşmazlığa konu taşınmazlarda tarım yaptıkları görülmekte olup, tarım arazisi vasfında olduğu anlaşılan taşınmazların tarım dışı amaçla kullanımına izin veren toprak koruma kurulu kararına dosya kapsamında rastlanılmamıştır.
Bu itibarla, uyuşmazlığa konu taşınmazların acele kamulaştırılmasında kamu yararı bulunmakta ise de, tarım arazisi niteliğindeki bu taşınmazların tarım dışı amaçla kullanım iznine yönelik olarak alınmış bir karar bulunmadığından dava konusu işlemde bu yönüyle de hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, olayda hem acelelik halinin bulunmaması hem de gerekli izinler alınmadan dava konusu taşınmazların acele kamulaştırılması yolunda tesis edilen Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması ile işlemin iptaline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacıların temyiz istemlerinin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 15/06/2021 tarih ve E:2020/4302, K:2021/8362 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 18/10/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.



KARŞI OY

X- Anayasa'nın 35. maddesinde; "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolü'nün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde; "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
İşlem tarihinde yürürlükteki haliyle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesinde, 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu'nun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanun'un 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktarın, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu hükmü kurala bağlanmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat düzenlemelerine göre, özel mülkiyet hakkının, korunması gereken temel insan hakları arasında yer aldığı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir.
Bu açıdan, kamu gücü kullanılarak özel mülkiyetteki taşınmazların kamu eline geçirilmesini ifade etmesi anlamında kamulaştırmanın yargısal incelemesinde, mülkiyet hakkına söz konusu müdahalede anılan hükümler çerçevesinde kamu yararının varlığının, kanuni düzenleme gereğinin ve orantılılık noktasında adil dengenin sağlanıp sağlanmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Anayasa'da herkesin, mülkiyet hakkına sahip olduğu ancak bu hakkın kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir. Yine ülkemizin taraf olduğu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolü'yle, mülkiyet hakkı bir insan hakkı olarak kabul edilmiş ve bu hakkın orantılılık ilkesi çerçevesinde kamu yararı gözetilerek sınırlandırılabileceği ifade edilmiştir. Bu hükümlerden hareketle, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yoluyla kaldırılmasının ancak kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlı olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca, acele kamulaştırma, olağanüstü bir kamulaştırma usulü olup istisnai durumlarda uygulanacak bir yöntemdir. Bu nedenle, acelelik halinin bulunduğunun saptanması halinde acele kamulaştırılması zorunlu bulunan taşınmazlara yönelik gerekli tespitler yapılıp sebeplerin de somut olarak belirtilmesi suretiyle uygulanmalıdır. Olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında bu yöntemin uygulanması halinde uygulanma gerekçesinin, olağanüstü durumların, bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının, kamu düzeninin korunmasını gerektiren hallerin somut olarak ortaya konulması suretiyle acele kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda uyuşmazlıkta; davalı idareler tarafından, dava konusu taşınmazların Kahramanmaraş-Göksun Yolu'na cepheli ve Km:14+000-14+600 arasına denk geldikleri, bu kesimde Hasancıklı Köyü ile Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesine (OSB) geçmişten beri bağlantı sağlayan farklı seviyeli OSB Kavşağının bulunduğu, aynı zamanda bu kesimde Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından Kılavuzlu Rekreasyon Alanı'nın yapılmakta olduğu, anılan yerlere güvenli bağlantı sağlanması ve mevcut yolun standartlarının yükseltilmesi amacıyla 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma usulünün uygulanmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilmekte ise de; mevcut yolun düşük standartlı olduğu ve/veya trafik ihtiyacını karşılayamadığı gibi bir durumun ortaya konulamadığı, devlet yoluna cepheli taşınmazların yol inşaatı ve emniyet sahası yapımı amacıyla kamulaştırıldığı, taşınmazların bulunduğu yere denk gelen kavşağın daha önce tamamlandığı ve o aşamada taşınmazların kamulaştırılmadığı hususları dikkate alındığında, yol güzergahında da kalmayan taşınmaz açısından davalı idarelerce belirtilen hususların tek başına acele kamulaştırma yapılması için yeterli olmadığı; öte yandan, Bakanlar Kurulu kararında 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde öngörülen acele kamulaştırma prosedürünün uygulanması için gerekli olan olağanüstü durumların ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının somut olarak ortaya konulamadığı görülmektedir.
Bu durumda, 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde öngörülen şartların gerçekleşmediği anlaşıldığından dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz isteminin kabulü ile davanın reddi yolundaki Daire kararının bozularak, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi