Esas No: 2021/1302
Karar No: 2021/1891
Karar Tarihi: 18.10.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/1302 Esas 2021/1891 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1302
Karar No : 2021/1891
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Belediye Başkanlığı - ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı
UETS Kodu: ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 21/01/2021 tarih ve E:2020/4948, K:2021/219 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Belediye şirketlerinin genel kurul kararlarının Ticaret Sicil Müdürlüklerince tescili aşamasında, genel kurula katılan belediye temsilcileri için belediye meclis kararı istenilmesi gerektiğine ilişkin ... tarih ve ... sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü işleminin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 21/01/2021 tarih ve E:2020/4948, K:2021/219 sayılı kararıyla;
Belediyenin aynı zamanda tüzel kişi yönetim kurulu üyesi veya müdürü olduğu belediye iştiraki şirketlerde, yönetim kurulu veya müdürler kurulunda belediye tüzel kişiliğini temsil etmek üzere yetkilendirilen gerçek kişilerin değiştirilmesine yönelik tescil taleplerinde ve yine pay sahibi belediyeyi temsilen şirketlerin genel kuruluna katılacak temsilcilerin belirlenmesinde, belediyedeki hangi organın kararının aranması gerektiği hususunda, Ticaret Sicili Müdürlüklerinde oluşan tereddüt nedeniyle, Ticaret Bakanlığı tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünden görüş sorulduğu,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünün 14/05/2019 tarih ve 14399437-622.02-E.103708 sayılı görüş yazısında ise, görüş talebinde belirtilen hususlarda karar verme yetkisinin belediye meclisinde olduğunun bildirildiği,
Bu görüş üzerine tesis edilen Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünün 15/05/2019 tarihli Genelgesi'nde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünün görüşü doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğinin belirtildiği,
Bunun üzerine, Ticaret Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan Genelge'nin iptali istenilmeksizin, davalı Bakanlık tarafından verilen görüş yazısının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı; aynı Kanun'un 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde, dava dilekçesinin dava konusu edilen işlemin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, dava konusu edilen işlemin, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem niteliğinin bulunmaması durumunda davanın reddine karar verileceği hükümlerine yer verildiği,
Öğreti ve uygulamada; ilk inceleme hususlarından biri olarak öngörülen kesin ve yürütülebilir işlem kavramının, icraî işlem kavramı ile birlikte değerlendirildiği ve “kamu gücü ve kudretinin üçüncü kişiler üzerinde ayrıca başka bir işlemin varlığına gerek olmaksızın doğrudan doğruya çeşitli hukukî sonuçlar doğurmak suretiyle etkisini gösterdiği işlemler”in icraî nitelikte olduklarının belirtildiği, ilgilinin hukuksal durumunda değişiklik yapma niteliği bulunmayan ve hukuksal bir etki göstermeyen danışma kararları, görüş belirten kararlar, uygulama ve hazırlık işlemleri, bildirici ve iç düzen işlemleri gibi işlemlerin icraî nitelikte olmadıkları ve idarî davaya konu edilemeyeceklerinin kabul edildiği,
Bu kapsamda, bir idarî kararın alınmasından önce tesis edilen, karar almaya yetkili makamı bağlamayan, bilgilendirici, aydınlatıcı ve yönlendirici özelliği haiz, asıl işlemin hazırlık sürecinde geçirilmesi gereken bir aşamayı ifade eden, idarî işlemi meydana getiren iradenin bir parçasını oluşturmayan işlemlerin, ilgililerin hukuksal durumlarında etki yaratacak nitelikte bulunmadıklarından, idarî davaya konu olamayacaklarının kabulü gerektiği,
Olayda ise, dava konusu edilen yazının, tescil işlemlerini yapmakla yetkili olan idareye verilen bağlayıcı niteliği bulunmayan görüş niteliğinde olduğu, dolayısıyla idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülebilir nitelikte işlemlerden olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle,
davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu yazının Ticaret Bakanlığı tarafından tüm ticaret sicili müdürlüklerine gönderildiği, ticaret sicili müdürlüklerinin de sicil işlemlerini bu yazıya göre yürüttüğü, tescil taleplerinin de bu yazı nedeniyle reddedildiği, bu nedenle dava konusu edilen işlemin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ... 'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle incelenmeksizin reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 21/01/2021 tarih ve E:2020/4948, K:2021/219 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 18/10/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde, dilekçelerin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden de inceleneceği hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümden, bir idari işlemin iptal davasına konu edilebilmesi için kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmasının gerektiği, kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemin; hukuk düzeninde sonuç doğuran, başka bir makamın onayına ihtiyaç göstermeyen ve ilgilinin hukukunda değişiklikler meydana getiren işlem olduğu, hazırlık işlemlerinin ise; idarelerin, kesin ve icrai işlemleri tesis etmeden önce yaptıkları ön çalışmalar olup, bireyler üzerinde herhangi bir hukuksal etki yaratmayan, hazırlayıcı işlem niteliğini taşıyan ve tek başına dava konusu edilemeyecek işlemler olduğu anlaşılmaktadır.
İptal davasına konu edilebilecek idari işlemin icrai (yürütülebilir) nitelikte olduğundan söz edilebilmesi için ilgililerin hukuksal durumunu değiştirmesi, ilgilileri hukuksal yönden etkilemesi, aynı zamanda idari işlemin "kesin" ve "nihai" nitelikte olması gerekmektedir.
Danıştay yerleşik içtihatlarında, kesin ve yürütülmesi zorunlu, idari davaya konu edilebilecek işlemlerin, idarelerin, kamu gücüne dayanarak, tek yanlı irade beyanıyla tesis ettikleri, hukuk düzeninde değişiklik yapan, başka bir deyişle ilgililerin hukukunu etkileyen işlemler olduğu kabul edilmektedir.
Uyuşmazlıkta; belediyenin aynı zamanda tüzel kişi yönetim kurulu üyesi veya müdürü olduğu belediye iştiraki şirketlerde, yönetim kurulu veya müdürler kurulunda belediye tüzel kişiliğini temsil etmek üzere yetkilendirilen gerçek kişilerin değiştirilmesine yönelik tescil taleplerinde ve yine pay sahibi belediyeyi temsilen şirketlerin genel kuruluna katılacak temsilcilerin belirlenmesinde, belediyedeki hangi organın kararının aranması gerektiği hususunda, Ticaret Sicili Müdürlüklerinde oluşan tereddüt nedeniyle, Ticaret Bakanlığı tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünden görüş sorulduğu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünün 14/05/2019 tarih ve 14399437-622.02-E.103708 sayılı görüş yazısında ise, görüş talebinde belirtilen hususlarda karar verme yetkisinin belediye meclisinde olduğunun bildirildiği, bu görüş üzerine tesis edilen Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünün 15/05/2019 tarihli Genelgesi'nde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünün görüşü doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğinin belirtildiği görülmektedir.
Bu durumda, Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünün 15/05/2019 tarihli Genelgesi'nin anılan Bakanlığın hiçbir katkısı olmadan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünün görüşü doğrultusunda oluşturulduğu anlaşıldığından, bağlayıcı nitelik arz eden söz konusu görüşün, icrai nitelikte bir işlem olduğu sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.