Esas No: 2021/161
Karar No: 2021/1885
Karar Tarihi: 18.10.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/161 Esas 2021/1885 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/161
Karar No : 2021/1885
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU:Danıştay Sekizinci Dairesinin 30/09/2020 tarih ve E:2016/9042, K:2020/3932 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 20/04/2016 tarih ve 29260 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği'nin 12. maddesi ile Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 30/09/2020 tarih ve E:2016/9042, K:2020/3932 sayılı kararıyla; davalı idarenin usule ilişkin itirazı yerinde görülmemiş,
Anayasa'nın 124. maddesi, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 3. maddesinin 1. fıkrasının (t) bendi, 6569 sayılı Kanun'un 28. maddesi ile değişik 44. maddesinin (c) fıkrası, 65. maddesinin (b) fıkrasının (1) numaralı bendi ve Geçici 67. maddesi ile 20/04/2016 tarih ve 29260 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği'nin 12. maddesi ile Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında yer alan kurallar aktarılarak,
Davacı tarafından, Yönetmeliğin 12. maddesinde yer alan "her bir dönem için kayıt yaptırılıp yaptırılmadığına bakılmaksızın" ibaresinin öngörülebilirlik ilkesini ihlal ettiği; zira mücbir sebeplerin dikkate alınmayarak anılan kural gereği öğrencilerin okulla ilişiğinin kesileceği; Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinde de, Yönetmeliğin uygulanmaya başlayacağı tarihin belirsiz olduğunun ileri sürüldüğü,
Davalı idare tarafından, tezsiz yüksek lisans programlarının AKTS ve kredilerinin tezli yüksek lisans programlarına göre daha düşük belirlendiği, bu nedenle dava konusu Yönetmelik ile belirlenen sürenin programı tamamlamak için yeterli olduğu; Yönetmeliğin uygulanmaya başlayacağı tarihin yürürlük tarihi olarak belirlendiği, ayrıca, sürelerin başlangıcında 2016-2017 eğitim öğretim yılı güz döneminin esas alınması gerektiğinin idarelerince belirtildiğinin savunulduğu,
İdari işlemlerin kanuni dayanağının olmasının "kanuni idare" ilkesinin sonucu olduğu, bu sebeple, idarenin kanuni dayanağı bulunmayan bir yetkiyi kullanmasının olanaklı olmadığı, öte yandan, dayanılan kanun maddesininin idari işlemde belirtilmesinin de "kanuni idare" ilkesi açısından bir gereklilik olduğu gibi, idari işlemlerin yargısal denetimi yapılırken, idarenin kanuna uygun hareket edip etmediğinin, ilgili kanun maddesinde yer alan usul ve esaslara uyulup uyulmadığının belirlenmesi açısından önem arz ettiği,
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı 2547 sayılı Kanun'un 44. maddesinin (c) fıkrası olup; anılan Kanun maddesinin 25/02/2011 tarih ve 27857 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 13/02/2011 tarih ve 6111 sayılı Kanun'un 171. maddesi ile değişiklik yapılmış halinde, bir yıl süreli yabancı dil hazırlık sınıfı hariç, kayıt olduğu programa ilişkin derslerin verildiği dönemden başlamak üzere, her dönem için kayıt yaptırıp yaptırmadığına bakılmaksızın önlisans programlarını azami dört yıl, lisans programlarını azami yedi yıl, lisans ve yüksek lisans derecesini birlikte veren programları azami dokuz yıl, yüksek lisans programını azami üç yıl, doktora programını ise azami altı yıl içinde başarı ile tamamlayarak mezun olamayanların, bu Kanun'un 46. maddesinde belirtilen koşullara göre ilgili döneme ait öğrenci katkı payı veya öğrenim ücretlerini ödemek koşulu ile öğrenimlerine devam etmek için kayıt yaptırabileceği; bu durumda, ders ve sınavlara katılma ile tez hazırlama hariç, öğrencilere tanınan diğer haklardan yararlandırılmaksızın öğrencilik statülerinin devam edeceği düzenlemesine yer verildiği,
Anılan Kanun maddesinde 19/11/2014 tarih ve 6569 sayılı Kanun'un 28. maddesi ile değişiklik yapıldığı, bu değişiklik kapsamında ise, önlisans ve lisans programları yönünden azami öğrenim sürelerinin kurala bağlandığı ve azami süreler içinde katkı payı veya öğrenim ücretinin ödenmemesi ile kayıt yenilenmemesi nedeniyle öğrencilerin ilişiklerinin kesilmeyeceği düzenlemesine yer verildiği, ancak lisansüstü eğitim usul ve esasları ile öğrenim sürelerinin anılan Kanun maddesinde düzenlenmediği ve bu konuların Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılan yönetmelikle belirleneceği hususuna yer verildiği,
Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde 2016 yılından beri tezsiz yüksek lisans öğrencisi olan davacı tarafından, Yönetmeliğin 12. maddesinde, herhangi bir mücbir sebebe yer verilmeyerek öngörülebilirlik ilkesinin ve Anayasa'da yer alan eğitim hakkının ihlal edildiği iddia edilmekte ise de, 2547 sayılı Kanun'un 44. maddesinin (c) fıkrasının 19/11/2014 tarih ve 6569 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonraki halinde, önlisans ve lisans programları yönünden azami sürelere açıkça yer verildiği, ilişik kesme uygulamasının tekrar başladığı, anılan programlar için belirlenen azami sürelerin kayıt yaptırıp yaptırılmadığına bakılmaksızın uygulanacağının düzenlendiği; lisansüstü eğitim yönünden azami sürelerin düzenlenmesinin ise, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca çıkarılacak yönetmeliğe bırakıldığı, dava konusu Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği ile lisansüstü eğitim yönünden azami sürelere ilişkin düzenlemelere yer verildiği, Yönetmeliğin 12. maddesinde de, dayanağı Kanun maddesine paralel olarak, azami sürelerin öğrencilerin kayıt yaptırıp yaptırmadığına bakılmaksızın uygulanacağının düzenlendiği anlaşıldığından, bu iddiaya itibar edilmediği,
Dava konusu düzenlemeye ilişkin herhangi bir geçiş hükmüne yer verilmemiş ise de; 19/11/2014 tarih ve 6569 sayılı Kanun ile 2547 sayılı Kanun'un 44. maddesinin (c) fıkrasında yapılan değişiklik kapsamında bu Kanun'a eklenen Geçici 67. maddede, yükseköğretim kurumlarında kayıtlı olan öğrenciler bakımından azami sürelerin hesaplanmasında, daha önceki öğrenim sürelerinin dikkate alınmayacağının kurala bağlandığı ve bu kurala paralel olarak dava konusu Yönetmeliğin "Geçiş hükümleri" başlıklı Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında, bu Yönetmelik'le getirilmiş hükümlerin uygulaması ve belirlenmiş sürelerin Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlayacağı düzenlemesine yer verildiği, diğer taraftan, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Eğitim Öğretim Dairesi Başkanlığının 13/06/2016 tarihli yazısıyla, sürelerin başlangıç tarihi olarak 2016-2017 güz yarıyılının esas alınması gerektiğinin üniversitelere bildirildiği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, lisansüstü eğitim sürelerinin hesaplanması yönünden 2547 sayılı Kanun'a uygun bir geçiş sürecinin öngörüldüğü sonucuna ulaşıldığı,
Bu durumda, Yükseköğretim Kurulu tarafından, 2547 sayılı Kanun'un 44. maddesinin (c) fıkrasının verdiği yetkiye dayanılarak, lisansüstü eğitim kalitesinin arttırılması, lisansüstü eğitimden daha fazla öğrencinin faydalanmasının sağlanması ve kontenjanların kısıtlı olması nedeniyle öğrenci yığılmalarının engellenmesi amacıyla tesis edildiği anlaşılan dava konusu düzenlemenin üst hukuk normlarına, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olduğu gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, öğrenimine başladığı tarihte yürürlükte olan Yönetmelik'te üç yıl olarak belirlenen sürenin, dava konusu Yönetmelik ile üç yarıyıl olarak belirlendiği, söz konusu değişiklikte kamu yararının bulunmadığı, 2547 sayılı Kanun'da "kayıt yaptırıp yaptırmadığına bakılmaksızın" ibaresinin sadece önlisans ve lisans için düzenlendiği, lisansüstü eğitim için söz konusu olmadığı, öğrencinin bir dönem dahi ders tekrarı yapması veya mücbir sebepten dolayı kayıt dondurması halinde ilişik kesme yaptırımı ile karşı karşıya kalacağı, Yönetmeliğin Geçici 1. maddesindeki uygulama tarihinin belirsiz olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 30/09/2020 tarih ve E:2016/9042, K:2020/3932 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 18/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.