Esas No: 2019/2580
Karar No: 2021/3361
Karar Tarihi: 18.10.2021
Danıştay 13. Daire 2019/2580 Esas 2021/3361 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/2580
Karar No:2021/3361
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından … Bankası A.Ş.nin faaliyet izninin kaldırılmasına ilişkin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (Kurul) … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; … Bankasının faaliyet izninin kaldırılmasına ilişkin dava konusu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun … tarih ve … sayılı Kararının 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 106. maddesi uyarınca 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlandığı, 2577 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca dava konusu işlemin Resmî Gazete'de yayımlandığı 23/07/2016 tarihinden itibaren 60 gün içerisinde dava açılması gerekirken, yasal dava açma süresi geçirildikten çok sonra 19/06/2018 tarihinde açılan davanın süreaşımı nedeniyle esasının incelenmesi olanağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava dilekçesinde süreye yönelik ileri sürülen argümanlara ilişkin açıklama yapılmaksızın karar verilmesinin Anayasa'nın 141. maddesinde belirtilen "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne aykırı olduğu, idari yargıda dava açma süresi 60 gün olsa dahi, davaya konu işlemlerin ilân edildiği dönemdeki şartlar ve OHAL ortamının başvurulacak yargı yolları konusunda meydana getirdiği karışıklığın dikkate alınması gerektiği, dava açma süresinin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, ancak bu uygulamanın hakkaniyete uygun olmadığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun faaliyet izninin iptaline ilişkin kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda Danıştay'ın yerleşik içtihatlarının sabit ve aleyhe olması ile Kurul kararının ilan edildiği dönemde iç hukuk yollarının etkisizliğine dâir kamuoyunda oluşan genel kanı nedeniyle davacının bu dönemde yargı yollarına müracaat etmediği, davacının iç hukuk yolu olarak gördüğü arabuluculuk marifetiyle 12/06/2017 tarihinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nu arabuluculuk görüşmesine davet ettiği, ancak bu talebin 11/08/2017 tarihinde reddedildiği, bunun üzerine davacının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne 18/08/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 11/05/2018 tarihinde ellerine ulaşan mektubunda davacının öncelikle iç hukuk yollarına başvurması gerektiğinin ifade edildiği, bu durumda İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesinin kıyasen uygulanarak idari dava açma süresini bu mektubun tebliğinden itibaren başlatmanın uygun olacağı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun 23/05/2016 tarihinde Banka'yı satma kararı aldığını duyurduğu ve buna dâir kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı, Kanun'da satış sürecinin 9+3 aylık süre içerisinde tamamlanacağının ifade edilmesine rağmen satış sürecine devam edildiği, bu durumun kamuoyunda Fon'un, Banka'nın satışına, usûli kurallara dikkat etmeksizin devam edeceğine dâir bir kanâat oluşmasına sebep olduğu, 18/07/2016 tarihine kadar Banka'nın satılmak üzere olduğu, satışın gerçekleşmesiyle birlikte hisse değerlerinde ciddî oranlarda artış olacağına dâir meşrû beklentiyle beraber borsada işleme açık olduğu, Banka'nın satış sürecine ve Fon'un yönetimi altındaki güvenli konumuna dâir basında yer alan haberlerin, borsadaki kişilerde Banka'nın sürdürülebilir geleceğine dâir bir güven oluşturduğu ve bu durumun Banka'nın hisselerini borsadan satın almanın ileride kâr getireceğine dâir makul bir beklenti içine girmelerine yol açtığı, bu beklentinin Fon'un ihale sürecine katılım için ön yeterlilik koşullarına ilişkin süreyi iki kez ertelemesinin de desteklediği, davacının borsada işlem yaptığı ve birçok şirketin hissesini alıp sattığı, bu şekilde kâr etmeyi amaçladığı, davacının Banka'nın satım/devir işlemleri neticesinde kâr edeceğini düşünerek hisse satın aldığı, yapılacak ihalede müstakbel alıcılar çıktığına ilişkin haberler nedeniyle hisseleri elinden çıkarmadığı, Banka'nın faaliyet izninin kaldırılmasıyla hissedârların hisselerini satamadığı, mülkiyet hakkını kullanamadığı, dava konusu işlemin tesis edilebilmesi için 5411 sayılı Kanun'un ve özellikle Kanun'un 107. maddesinde sayılan hâllerin mevcut olması gerektiği, 107. maddenin uygulanması için gerekli şartların oluşmadığı, işlemin yetki ve şekil bakımından hukuka aykırı olduğu, dava konusu işlemin tesisi nedeniyle Anayasal bir hak olan mülkiyet hakkı zedelenen hissedârların hakları ile Türk bankacılık sisteminin korunması hususu arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ve Anayasal orantılılık ilkesi gözetilerek bir denge oluşturulması gerekirken bu dengenin hissedârlar aleyhine bozulduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu Kurul kararının 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlandığı, davanın süresinde açılmadığı, davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Mahkeme kararının onanması gerektiği, Banka'nın 5411 sayılı Kanun'un 70. maddesi kapsamına alınmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Kurul kararı, Banka'nın nitelikli pay sahibi olan 185 ortaktan verilen süreye rağmen bilgi ve belge vermeyen 122 ortak hakkında temettü dışındaki ortaklık haklarının Fon tarafından kullanılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Kurul kararı ile Banka'nın temettü hâriç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin, zararın mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla, kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla 5411 sayılı Kanun'un 71/1-(b) maddesi gereğince Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Kurul kararının iptali istemiyle açılan davaların reddedilerek kesinleştiği, dava konusu Kurul kararının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun talebi üzerine 5411 sayılı Kanun'un 107. maddesinin son fıkrası uyarınca tesis edildiği, Banka'nın tasfiye sürecinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından gerçekleştirildiği, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu, davacının hisselere sahip olması nedeniyle Banka'dan olan alacak hakkının devam ettiği, bu hususun Banka'nın tasfiyesi aşamasında izlenecek prosedür çerçevesinde ele alınarak sonuçlandırılabileceği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'İN DÜŞÜNCESİ :Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacının B grubu hissedârı olduğu … Bankası A.Ş., … tarih ve … sayılı Kurul kararıyla 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 70. maddesi kapsamına alınmıştır.
… tarih ve … sayılı Kurul kararıyla, Banka'nın niteliki pay sahibi olan 185 ortaktan verilen süreye rağmen bilgi ve belge vermeyen 122 ortak hakkında temettü dışındaki ortaklık haklarının 5411 sayılı Kanun'un 93. maddesi uyarınca Kanun'un 18. maddesinin beşinci fıkrası çerçevesinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından kullanılmasına karar verilmiştir.
… tarih ve … sayılı Kurul kararıyla, Banka'nın mali bünyesi, ortaklık ve yönetim yapısı ile faaliyetlerinde yaşanan sorunların katılım fonu sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiğinin ortaya çıktığı gerekçesiyle, 5411 sayılı Kanun'un 71. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmü uyarınca Banka'nın temettü hâriç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmiştir.
… tarih ve … sayılı Kurul kararıyla ise, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun talebi üzerine 5411 sayılı Kanun'un 107. maddesinin son fıkrası uyarınca Banka'nın faaliyet izninin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinde, "1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
2. Bu süreler;
a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,
...
Tarihi izleyen günden başlar.
...
4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz." kuralı yer almaktadır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun "Faaliyet izninin kaldırılması veya Fona devir" başlıklı 71. maddesinde, "Denetlemeler sonucunda bir bankayla ilgili olarak;
a) Bu Kanun'un 70. maddesi kapsamında alınması istenen tedbirlerin Kurul tarafından verilen süre içerisinde ya da her halükârda en geç oniki ay içinde kısmen ya da tamamen alınmaması ya da bu tedbirleri kısmen veya tamamen almış olmasına rağmen, malî bünyesinin güçlendirilmesine imkân bulunmadığı veya bu tedbirler alınmış olsa dahi malî bünyesinin güçlendirilemeyeceğinin tespit edilmesi,
b) Faaliyetine devamının mevduat ve katılım fonu sahiplerinin hakları ve malî sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiğinin ortaya çıkması,
c) Yükümlülüklerini vadesinde yerine getiremediğinin tespit edilmesi,
d) Yükümlülüklerinin toplam değerinin varlıklarının toplam değerini aşması,
e) Hâkim ortaklarının veya yöneticilerinin, banka kaynaklarını, bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan veya dolaylı veya dolanlı olarak kendi lehlerine kullanması veya dolanlı olarak kaynak kullandırması ve bankayı bu suretle zarara uğratması,
Hâllerinden bir veya birkaçının varlığı durumunda Kurul, en az beş üyesinin aynı yöndeki oyuyla alınan kararla bankanın faaliyet iznini kaldırmaya ya da kredi kuruluşunun temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimini, zararın mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla Fon'a devretmeye yetkilidir.
Faaliyet izni kaldırılan kredi kuruluşları bu Kanunda yer alan hükümlere göre, kalkınma ve yatırım bankaları ise genel hükümlere göre tasfiye edilir.
Bu madde kapsamında alınan Kurul kararları Resmî Gazete’de yayımlanır. Yayım tarihi ilgililer bakımından tebliğ tarihi olarak kabul edilir."; 107. maddesinin son fıkrasında, "71. madde kapsamında temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi kendisine devredilen bankaların, malî bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi ve satışı ile ilgili süreç devrin yapıldığı tarihten itibaren en geç dokuz aylık bir süre içerisinde tamamlanır. Fon Kurulu kararı ile bu süre üç ayı geçmemek üzere uzatılabilir. Bu süre içinde devir, birleşme veya satışın tamamlanamamış olması hâlinde Fon'un talebi üzerine Kurul bankanın faaliyet iznini kaldırır." kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
5411 sayılı Kanun'un 71. maddesi uyarınca Banka'nın faaliyet izninin kaldırılmasına ilişkin dava konusu Kurul kararının Resmî Gazete'de yayımlamasıyla birlikte ilgililere tebliğ edilmiş sayılacağı açıktır.
Banka'nın faaliyet izninin kaldırılmasına ilişkin Kurul kararının 23/07/2016 tarih ve 29779 Resmî Gazete'de yayımlandığı dikkate alındığında, bu tarihten itibaren altmış gün içinde (en geç 21/09/2016 tarihinde) dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddine dâir temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 18/10/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.