9. Hukuk Dairesi 2011/12953 E. , 2013/19255 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı vekili, davacı işçinin ilk davada hüküm altına alınmayan fazla mesai ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, açılan ilk davada hüküm altına alınmayan fazla mesai ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili ise ilk davanın kısmi dava olmadığını, kararın kesinleştiğini ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan hesap raporuna itibar edilerek, 1. İş Mahkemesinde karar altına alınan miktar talep edilenden eksik olmakla birlikte bu şekilde kesinleştiği anlaşıldığından fark miktarın ayrı bir davayla talep edilmesi gerektiği, zamanaşımının dikkate alındığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
Davacının aynı hukukî ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmî dava denir. Kısmi davada belirlenen alacağın bakiyesi aynı davada miktar arttırılarak ıslah sureti ile istenebileceği gibi bağımsız bir dava olan ek dava ile de istenebilir. Bakiye alacağın ıslah sureti ile istenmesi halinde kural olarak dava, kısmi dava olmaktan çıkar ve tam belirli eda davası niteliğini alır.
Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile [1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) madde 237; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 114/1-i] çözümlenmemiş olması dava şartıdır. Bu şart, olumsuz dava şartı olarak adlandırılır. Dava konusu uyuşmazlık hakkında kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz.
Kesin hüküm, şekli anlamda kesin hüküm ve maddi anlamda kesin hüküm, olmak üzere ikiye ayrılır. Şekli anlamda kesin hüküm, sözü edilen karara karşı artık bütün olağan yasa yollarının kapandığı anlamına gelir. Bazı son kararlar verildikleri anda kesindirler (Örneğin HUMK. m. 427; HMK. m. 361).
Yasa yolu açık olan bir karar, yasa yoluna başvurma süresi geçmekle de kesinleşir. Öte yandan, temyiz yolu açık olan bir karar temyiz edilip sonuçta onanmış ve karar düzeltme süresi geçirilmişse, ya da karar düzeltme yoluna gidilip de bu istem reddedilmişse veyahut yasa yoluna başvurmaktan feragat edilmişse verilen hüküm şekli anlamda kesinleşir.
Bir hüküm bir kere şekli anlamda kesinleşirse, artık bu hükme karşı, olağan yasa yollarına başvurulamaz. Bir kararın maddi anlamda kesinleşmesi için öncelikle şekli anlamda kesinleşmesi gerekir.
Maddi anlamda kesin hükmün koşulları 1086 sayılı HUMK’nun 237. maddesinde açıklanmıştır. Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun), dava sebeplerinin (vakıaların) ve taraflarının aynı olması maddi anlamda kesin hüküm oluşturur.
6100 sayılı HMK’nun 303/1. maddesi de “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” şeklinde benzer bir tanımı içermektedir.
Kesin hüküm, ilk önce (hükmü veren mahkeme de dahil diğer bütün) mahkemeleri bağlar. Yani mahkemeler, aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan bir kesin hüküm ile bağlıdırlar; aynı davayı bir daha (yeniden) inceleyemezler (kesin hüküm itirazı) ve aynı konuya ilişkin yeni bir davada, önceki davada verilmiş olan kesin hüküm ile bağlıdırlar (Baki Kuru, a.ge., C. V, s. 5051- 5053).
Dosya içeriğine göre davacı işçi davalı aleyhine kesinleşen ... 1. İş Mahkemesinin 2008/1577 Esas, 2009/20 Karar sayılı dava dosyasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3.000,00 TL fazla mesai ücret alacağının tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında fazla mesai ücret alacağının 6.738,59 TL olarak belirlenmesi üzerine, ıslah sureti ile arttırarak bu miktarı talep etmiş, ancak mahkemece davacının fazla mesai ücret alacağı 3.738,59 TL olarak hüküm altına alınmıştır.
Öncelikle kısmi olarak açılan davada belirlenen miktar ıslah sureti ile arttırılarak tamamen istendiğinden, dava tam eda davası olmuştur. Miktarın, rakamda hata yapılması nedeni ile talepten daha az hüküm altına alınması, tam eda davası niteliğini ortadan kaldırmaz. Fazla mesai ücret alacağı ile ilgili tam eda davası taraflar arasında kesinleşmiş ve şekli anlamda kesin hüküm oluşturmuştur. Dava konusu fazla mesai ücret alacağı taraflar arasında aynı nedenden kaynaklandığından kesinleşmiştir. Kesin hüküm bulunması olumsuz dava şartıdır. Dava şartı yokluğu nedeni ile davanın HMK.’un 114/1.h ve 115/2 maddesi uyarınca usulden reddi gerekirken, esastan kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.