1. Hukuk Dairesi 2016/3801 E. , 2019/759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ... ve... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve miras payı oranında tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakanları ...’ın maliki olduğu 150 ada 1 ( eski 6 ) ve 9 ( eski 51 ) sayılı parsellerin tamamı ile 1028 ada 7 ( eski 94 ) sayılı parselin ¼ payını oğlu ...’ya vekalet vererek davalıların mirasbırakanı ...’a ( murisin oğlu ) satış suretiyle temlik ettiğini, ...’in ölümü ile davalılara intikal ettiğini, muris ... tarafından yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, daha önce muris muvazaası nedeniyle ...Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1993/21 esası üzerinden açılan davada temlikin muvazaalı olduğunun saptandığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Yargılama sırasında 02.05.2014 tarihli dilekçe ile davacılar, eldeki davaya konu tüm hak ve yetkilerini ...’a devir ettiklerini beyan etmeleri üzerine, dava ... tarafından takip edilmiştir.
Davalılar... ve ..., miras hakkından kaynaklanan dava açmamaları konusunda davacılar ile anlaşmaları neticesinde maliki oldukları 13 parça taşınmazı davacı ...’a devir ettiklerini, devri bedel almadan yaptıklarını, ...’ın diğer kardeşlerinin haklarını vereceğini söylediğini, eldeki davanın haksız ve kötüniyetli açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, muris tarafından yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun daha önce açılan davalarda kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, çekişmeli taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptaline ve davacıların miras payları oranında ... adına tesciline karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın 15.07.1984 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacılar ve davalılar ile dava dışı mirasçılarının kaldığı, eldeki davanın murisin oğlu Asım Aydın’ın mirasçıları ..., ... Gök, ... Yılmaz, ..., Şevval Aydın ve Seyit Sefa Aydın tarafından açıldığı, dava açılırken ...’ın kendi adına asaleten, çocukları Seyit Sefa ve Şevval adına velayeten; ... ve ...’nun da kendileri adına dava açmak, vekil tutmak vs. işler ile ilgili ...’a vekalet verdiği, bu vekaletname ile ...’ın kendi adına asaleten ve ... ile ... adına da vekaleten bir avukata vekalet vermek suretiyle davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında dosya içine sunulan 02.05.2014 tarihli dilekçe ile, ...’ın kendi adına asaleten, ... Yılmaz ile ... Gök adına vekaleten ve ...’ın da kendi adına asaleten, küçük çocukları Seyit Sefa Aydın ile Şevval Aydın’a velayeten eldeki davanın konusu olan tüm hak ve yetkilerini ...’a devir ettikleri, bu devri de ...’ın kabul ettiği görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, 02.05.2014 havale tarihli mahkemeye hitaben yazılan devir sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183. ( 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 162 vd. ) ve devam eden maddelerinde öngörülen ‘’ alacağın devri ‘’ niteliğinde kabul edilemez. Anılan yasal düzenlemelerde öngörülen ve devri mümkün olan hak bir alacağa ilişkindir. Oysa, eldeki davada yapılan devrin koşulların gerçekleşmesi halinde mülkiyetin nakline ilişkin olduğu açıktır. Böylesine taşınmazların mülkiyetinin devrini öngörecek nitelikte yapılan devir sözleşmesinin yasal olduğunu da söyleyebilme olanağı yoktur.
Öte yandan, gerek 1086 sayılı HUMK’da gerekse 6100 sayılı HMK’da dava hakkının devrine ilişkin bir düzenleme yer almayıp, dava konusunun devrine ilişkin HUMK"da 186. madde HMK"da ise 125.madde düzenlenmiştir. 02.05.2014 havale tarihli sözleşmenin yasanın açık hükmü karşısında ...’a davayı takip yetkisi vermediği kuşkusuzdur. Bu nedenle temlik alan ...’ın davada yasal açıdan sıfatının varlığı da kabul edilemez.
Hal böyle olunca, davanın davacılar ..., ... , ... , ..., ... ve ... huzurunda görülerek, dava şartlarından olan taraf teşkilinin sağlanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın ... huzurunda görülerek onun adına tescile karar verilmesi hatalıdır.
Davalılar ... ve..."nın yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.