10. Hukuk Dairesi 2014/10186 E. , 2014/17259 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Adana 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 17.01.2014
No : 2011/22-2014/30
Dava, hak sahibi tarafından açılan dava yönünden ölüm aylığının kesilmesine ilişkin SGK Başkanlığı işlemi sonucunda yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve Kurumca açılan dava yönünden ise itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde asıl dava yönünden davanın kabulüne, birleşen dava yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, birleşen dosya davacısı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 15/03/2002 tarihinde kesinleşen ve 28/07/2010 tarihinde boşandığı eşi ile yeniden evlenen hak sahibi kız çocuğuna, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle Kurumca 2008 yılının Ekim ayında gerçekleştirilen işlemle başlangıç günü itibarıyla kesilerek, 20/10/2008-19/08/2010 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, davacı ile boşandığı eşinin fiili
beraberliğinin ortaya konulması yönünde yargılamada ortaya çıkan çelişki ve belirsizliğin giderilmesi için davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak, uyuşmazlık konusu dönem belirtilmek suretiyle ve tarafların yeniden evlendiği tarih de göz önüne alınmak kaydıyla; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, Nüfus Müdürlüğü’nden dava edilen dönem itibariyle adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden dava konusu döneme ilişkin olarak ve tarafların yeniden evlendiği tarih de göz önüne alınmak kaydıyla geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, (davacının taşındığı Toros mahalesi dahil) anılan tüm mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davalı ve boşandığı eşinin talep konusu döneme ilişkin olarak medula sistemindeki kayıtlarda görülen adresleri de ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, ilgililerin su, elektrik ve telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtlarında davacının nerede oy kullandığı ve seçmen bilgi sistemindeki adreslerinin neresi olduğu araştırılmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı karşı davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.