10. Hukuk Dairesi 2014/11492 E. , 2014/17255 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Gölbaşı (Adıyaman) 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 27.02.2014
No : 2013/125-2014/52
Dava, yersiz ödenen ölüm aylığının tahsili amacıyla Kurumca yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 02/05/2001 yılında kesinleşen davalıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, davacı Kurumca 2008 yılında gerçekleştirilen işlemle kesilerek, 01.10.2008 – 25.06.2012 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği, anılan borcun tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine, iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda itirazın iptali davasının açılabilmesi için yetkili icra dairesinde usulune uygun bir takibin yapılması gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
İİK"nun 50. maddesi gereğince icra dairelerinin yetkisi konusunda HMK hükümleri kıyas yoluyla uygulanır. Bu durumda her ne kadar iş bu davada takibin Gölbaşı İcra Dairesinde yapılması gerekli ise de Adıyaman İcra Müdürlüğünde yapılan takibe İİK 62. madde gereğince borçlunun yetki itirazında bulunmaması ve borç konusu itibari ile icra dairelerinin yetkisinin kamu düzenine ilişkin olmaması nedeni ile iş bu dairenin yetkisi kesinleşmiş olup, borçlu hakkında yapılan icra takibi usulune uygun bir takip haline gelmiştir. Mahkemece, her ne kadar gerekçeli kararında davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde Adıyaman 1. İcra Müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunulduğundan bahsedilmiş ise de, Adıyaman 1.İcra Müdürlüğünün dosya kapsamında, davalı vekili tarafından yapılmış bir yetki itirazı görülmemektedir.
Bu durum, yersiz ödenen ölüm aylığının tahsili amacıyla Kurumca yapılan icra takibine yönelik vaki itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına ilişkin olarak açtığı işbu itirazın iptali davasında, davalının mahkemeye karşı yetki itirazını ileri sürmesine engel teşkil etmemektedir.
5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesi, iş mahkemelerinde açılacak her davanın, açıldığı tarihte dava olunanın ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde görülebileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabileceği hükmünü düzenlemiştir. Söz konusu düzenleme İş Kanunu"na göre işçi sayılan kimselerle, işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu"na dayanan her türlü hak iddialarından doğan uyuşmazlıklar için geçerli olup anılan yasada, sigortalı işçinin Kuruma karşı açacağı davalara ilişkin yetkili bir mahkemeden bahsedilmemiştir. 5521 Sayılı Yasanın 15. maddesi; “Bu Kanun"da sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanır” hükmünü içerdiğinden, sigortalı ile Kurum arasındaki hizmet tespiti davalarında yetkili mahkemenin, 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9 ve 17. maddeleri ile bu hükümlere karşılık gelen ve 01.10.2011 yürürlük tarihli 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6 ve 14. maddelerine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda HMK 6.maddesi gereğince davalının yerleşim yeri mahkemesi genel yetki kuralı olması nedeniyle ve İİK 67/1 gereğince itirazın iptali davasının yargılama usulu bakımından genel hükümlere tabi olması ve itirazın iptali yönünden özel bir yetki kuralı getirilmediğinden, genel hükümlere göre yetkili mahkeme belirlenmesi gerekmesi, İcra Dairesinin yetkisine itiraz edilmemesinin o yerdeki mahkemeyi itirazın iptali davası yönünden yetkili hale getirmeyeceğinden davacı Kurumun, davalının ikametgahının bulunduğu Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinde iş bu davayı açmasında herhangi bir usule aykırılık görülmemiştir. Ayrıca davalının Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı Kuruma karşı açmış olduğu Menfi tespit davasının da iş bu davaya olan etkisinin irdelenmesi amacıyla dosya arasına getirtilerek incelenmesi gerekmektedir.
Bu maddi ve hukuki olgular ile mahkemenin yetkili olduğu gözetilerek, işin esasına girilmek suretiyle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, mahkemece yanılgıya düşülerek istemin reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.