Esas No: 2020/2736
Karar No: 2021/4090
Karar Tarihi: 18.10.2021
Danıştay 7. Daire 2020/2736 Esas 2021/4090 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2736
Karar No : 2021/4090
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Telekomünikasyon Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına tescilli … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın davalı İdarenin gözetimi altında bulunan antrepoda çıkan yangın sonucunda telef olduğundan bahisle, ödenen özel tüketim vergisinin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin karara vaki itirazın reddine dair işlemin iptali ile ödenen tutarın yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Anayasa Mahkemesinin 2016/8880 numaralı bireysel başvurunun kabulü ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin 1 ve 2. fıkraları uyarınca yeniden yargılama yapılmasına dair verilen 12/11/2019 tarihli kararına istinaden, dava dosyasının yeniden incelenmesinden; aynı ithalat ile ilgili olarak davacı tarafından ödenen katma değer vergilerinin mahsuben iadesi istemiyle Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne yapılan başvuru reddedilerek düzenlenen ödeme emrinin … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla iptal edilerek, vergilerin iadesine karar verildiği ve bu kararın Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 12/06/2013 tarih ve E:2010/1275, K:2013/6126 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği olayda, özel tüketim vergisinin iadesi istemi davalı idarece; malların telef olduğunun davalı idarenin taraf olduğu bir mahkeme kararıyla kanıtlanamadığından bahisle reddedilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin 12/11/2019 tarihli kararı ile "...Bu durumda somut olay itibarıyla müdahalenin orantılı olup olmadığının tarafların tutumları ve üstlenmiş oldukları yükümlülükler nazara alınarak belirlenmesi gereklidir. Somut olayda ithalatçı firma olan başvurucu, yurt dışından ithal ettiğini ileri sürdüğü cep telefonları için ilgili gümrük idaresine 4458 sayılı Kanun hükümleri uyarınca malların muhteviyatını gösterir gümrük giriş beyannamesini sunmuştur. Gümrük idaresi de bu beyanname üzerine başvurucuya vergi borcu tahakkuk ettirmiş, tahakkuk ettirilen borç ödenmiştir. Gümrük idaresi, bu aşamada anılan malları teslim alarak kendi sorumluluk alanında bulunan ve başvurucunun herhangi bir müdahalesinin mümkün olmadığı gümrük sahası içindeki depoya yerleştirmiştir. Gümrük giriş beyannamesine konu malların mevcut olup olmadığını veya belirtilen nitelikte bulunup bulunmadığını denetleme yükümlülüğü gümrük idaresine ait olup hukuken münhasıran kendi yetki alanında bulunan antrepoda tutulan cep telefonlarının varlığına yönelik olarak idarenin yangının meydana geldiği tarihe kadar herhangi bir itirazı söz konusu değildir. Öte yandan idarenin taraf olduğu ve başvurucu tarafından sunulan aynı beyanname üzerine tahakkuk ettirilen katma değer vergisinin iadesine ilişkin davada cep telefonlarının gümrük sahasında iken meydana gelen yangında zayi olduğu kabul edilmiştir. 4458 sayılı Kanun hükümleri uyarınca başvurucunun yükümlülüğü yurda ithal ettiği bu telefonları doğru bir şekilde beyan ederek tahakkuk ettirilen vergisini ödemekten ibaret olup henüz gümrük sahası içinde bulunan cep telefonlarının mevcudiyetini ve beyannameye uygun olup olmadığını denetleme yükümlülüğü gümrük idaresindedir. İtfaiye Müdürlüğü tarafından tutulan yangın raporu da nazara alındığında beyanname kapsamındaki cep telefonlarının meydana gelen yangında zayi olduğunu kanıtlama yükümlülüğünün başvurucuya yüklenmesinin kamu makamlarının tutum ve yaklaşımlarını gözetmeyen, katı bir yaklaşım olduğu ve başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklediği sonucuna varılmıştır. Somut olay itibarıyla başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile kamunun yararı arasında olması gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğu ve müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir." denilmek suretiyle başvurucunun Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verildiği; olayda anılan kararda açıklanan ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşıldığından, davacı tarafından yurt dışından ithal edilen ve vergisi ödenen malların devletin hüküm ve gözetimi altındaki antrepoda çıkan yangın sonucunda zayi olması nedeniyle ödenen 254.295,82 TL özel tüketim vergisinin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı; davacının faiz istemine gelince; Anayasa Mahkemesinin 14/05/2011 tarihli ve 27934 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 10/02/2011 tarihli E:2008/58, K:2011/37 sayılı kararında da belirtildiği gibi, faizin, ekonomik açıdan paranın fiyatı olduğu, herhangi bir kişinin kendisine ait olmayan parayı belirli süre kullanması, asıl para sahibinin bu ekonomik değerden mahrum bırakılması sonucunu doğuracağı gibi, enflasyona maruz kalan ekonomilerde, paranın değerini, yani alım gücünü enflasyon oranında yitirmesine de neden olacağından, parası uhdesi dışında kalan ve mülkiyet hakkı bu şekilde ihlal edilen kişiye haksız kullanım karşılığında faiz ödenmesi gerektiği, bu bakımdan, özel tüketim vergisinin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptaline, ödenen verginin ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’da öngörülen oranda hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı şirket adına tescilli … tarih ve … sayılı beyanname muhteviyatı eşyaların çıkan yangında tamamen yandığı hususu mahkeme kararı ile kanıtlanamadığından davacının geri verme talebinin reddedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.