21. Hukuk Dairesi 2016/16845 E. , 2018/4275 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...... Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Adil yargılanma hakkı ......"mızın 36/1. maddesinde ve ......Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. ......Mahkemesi"nin bazı kararları ile ...... Mahkemesi"nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. ......"nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. Hükümde yer alması gereken hususların neler olduğu Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 297. maddede düzenlenmiş olup maddenin 2. fıkrasına göre; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur. HGK"nın 24.02.2010 Tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Hüküm ve gerekçenin çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması; yukarıda açıklanan ve ...... ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair ...... ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
Somut olayda, 18.06.2015 tarihli tek kişilik kusura ilişkin bilirkişi raporunda % 40 oranında davalıya, % 20 oranında dava dışı ustabaşına, % 40 oranında davacıya kusur verildiği, 15.01.2016 tarihli 3 kişilik heyetten alınan kusura ilişkin bilirkişi raporunda % 70 oranında davalıya, % 30 oranında davacıya kusur verildiği halde hükmün gerekçesinde raporlar anlatılırken yukarıda belirtilen iki rapordaki oranların karıştırıldığı, heyet raporunda belirlenen oranların oluşa uygun olduğunun belirtilmesine rağmen bu söylem ile çelişir şekilde işverenin toplam sorumlu olduğu kusur oranının % 60 olarak kabulünün zorunlu olduğunun belirtildiği, ve yine hükme esas alınan hesaba ilişkin bilirkişi raporunda kusur oranlarına göre seçenekli hesap yapıldığı, gerekçede % 60 davalı kusurunun esas alındığının belirtilmesine rağmen % 70 davalı kusuruna göre hesaplanan tutara hükmedildiği anlaşıldığından hükmün gerekçesi ile sonuç kısmında ve gerekçenin kendi içerisinde dahi çelişki yaratır şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davacının incelemeye esas kararı temyiz etmediği göz önünde bulundurularak Yargıtay denetimine elverişli ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde gerekçeli bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.