4. Ceza Dairesi 2014/1446 E. , 2016/5870 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇLA : Tehdit, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1-Hakaret suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca sanık ..."in tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,
2-Tehdit suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a-Sanığın aşamalarda “katılan ve otuz kişilik grup bizim üzerimize saldırmış ve çocuğumun parmağının kırılmasına sebep olmuştur” şeklindeki savunması karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişmesi değerlendirilerek sonucuna göre TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
b-Adli sicil kaydından hapis cezasına dair mahkumiyetinin olmadığı anlaşılan sanık hakkında hükmolunan 30 günün altındaki hapis cezasının TCK"nın 50/1. maddesinde belirtilen seçenek yaptırımlardan birine çevrilmeyerek, aynı Kanunun 50/3. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı ve sanık ..."in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 29.03.2016 tarihinde Başkan vekili ... ile Üye ..."in "seni Kuşadası"nda yaşatmayacağım ..." şeklinde sanığın söylediği tehdit sözlerinin, TCK"nın 106/1-1.cümlesini oluşturduğundan da hükmün bozulması gerektiği düşüncesiyle ve oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dairemizin 29/03/2016 tarih ve 2014/1446 Esas, 2016/5870 Karar sayılı ilamıyla, .... Sulh Ceza Mahkemesi"nin 23/02/2012 tarih, 2010/636 Esas ve 2012/176 sayılı kararının BOZULMASI" na dair ilamına, aşağıda açaklanacağı üzere ayrıca bir bozma daha ilave edilmesi gerektiği kanaatinde olduğumuz için karşı oy kullanmış bulunmaktayız. Şöyle ki:
Temyize konu sanık ..."in, katılana yönelik olarak "şerefsiz, o.. çouğu.." diyerek hakaret ettikten sonra "seni Kuşadası"nda yaşatmayacağım" şeklinde tehdit ettiğinden bahisle TCK"nın 106/1-2. cümlesinden cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.
Yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda yüklenen suçtan, iddianamedeki sevke uygun olarak mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Dairemizin sayın çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, sanığın "seni Kuşadası"nda yaşatmayacağım" biçimindeki tehdit sözlerinin TCK"nın 106/1. maddesinin ilk cümlesi mi, yoksa son cümlesi kapsamında mı olduğuna ilişkindir.
TCK"nın 106. maddesinin 1. fikrasının ilk cümlesinde, "Bir kişiye ya da yakınına hayatı, vücudu veya cinsel dokunulmazlığına saldıracağından bahisle" eylemin işlenmesinden bahsedilmektedir. Madde metninde açıkça belirtildiği üzere, korunan hukuki yarar, bir kimsenin hayatı(yaşamı)dır. Bir kimseye ya da yakınına belli bir coğrafi sınır içinde de olsa "yaşatmayacağım" diyerek tehdit eyleminin, sair kötülük edeceğinden bahisle tehdit olarak kabulü, hem Kanunun lafzına; hem de ruhuna aykırıdır. Kaldı ki, kişilerin istedikleri coğrafi bölge/şehir/kasaba ya da köyde yaşama veya barınma hakları vardır ve bu haklar Anayasa ve ilgili Kanunlarca koruma altına alınan temel insan haklarındandır.
Somut olayda, katılan ile aralarında husumet bulunan sanığın "..seni Kuşadası"nda yaşatmayacağım" şeklinde söylediği sözlerindeki kastının, o yerde(Kuşadası) barındırmamaya yönelik olduğuna dair ne bir delil, ne de iddia olmadığı gibi; yerel mahkemece açıklanmış bir gerekçe de mevcut değildir. Böyle bir tehdide muhatap olan katılanın, Kuşadası"nda yaşadığı sürece hayatından endişe duyacağının aşikar olduğu hususu izahtan varestedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, tehdit eyleminin TCK"nın 106/1. maddesinin ilk cümlesi kapsamında değerlendirilmesi ve bu yönden de yerel mahkeme kararının BOZULMASI görüşünde olduğumuz için sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edemiyoruz.
... ...