12. Hukuk Dairesi 2016/19178 E. , 2016/25487 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinde, borçlunun, talimat icra müdürlüğü tarafından 22/12/2014 tarihinde ihalesi yapılan 12888 Ada, 2 parsel 3 ve 4 nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazların ihalelerinin feshini talep ettiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce; 12888 Ada, 2 parsel 3 nolu bağımsız bölümün satış bedelinin taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu, zarar unsurunun gerçekleşmediği ancak sonuçta istem reddedildiğinden ret kararı sonucu itibari ile doğru olup sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; %10 oranında para cezasına hükmedilmesinin doğru olmadığı, 4 nolu bağımsız bölüm yönünden ise satış ilanı tebliği usulsüz olduğundan ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği yönünde mahkeme kararının bozulduğu, taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmadığı, mahkemece, 28.04.2016 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına karar verildiği görülmüştür.
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verildiği takdirde, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3/(1) maddesi gereğince uygulanması gereken temyiz kanun yoluna ilişkin 1086 sayılı Kanun"un HUMK’nun 429 ve devamı maddeleri gereğince; mahkeme, artık bu uyma kararı ile bağlı olup, bozma kararına uygun yeni bir karar vermek zorundadır. Çünkü bozmaya uyma (ara) kararı ile, bozma yararına olan taraf için usuli kazanılmış hak doğmuş olur. (HGK 2010/9-71 E., 2010/87 K. - YİBK 04.02.1959 gün ve 1957/13-E. 1959/5 K.)
Aynı konuda, 04.02.1959 gün ve 1957/13-E. 1959/5 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da (R.G. 28.04.1959 gün ve sayı:10193) usuli kazanılmış hakkın hukukumuzdaki yeri; "Temyiz merciince bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde, bozulan kararın bozma sebeplerinin şümulü dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usuli hükümdür. Bir cihetin bozma kararının şümulü dışında kalması da iki şekilde olabilir. Ya o cihet, açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş fakat dairece itiraz reddedilmiştir; yahut da onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen dosyanın temyiz dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu halde o cihet dairece bozma sebebi sayılmamıştır. Her iki halde de o konunun bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemece uyulmuş olması, taraflardan birisi lehine usulü bir müktesep hak meydana getirir… " şeklinde açıklanmıştır.
Bu durumda, mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu doğabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturmaktadır.
Somut olayda mahkeme kararı, 4 nolu bağımsız bölüme ilişkin olarak ihalenin feshi gerektiği yönünde bozulmuş ve 3 nolu bağımsız bölüme ilişkin olarak yalnızca para cezası yönünden düzeltilmiş olup, 3 nolu bağımsız bölümün ihalesinin feshi talebinin reddi kararı onanarak bozma kapsamı dışında kaldığından kesinleşmiştir. Ancak mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen 3 nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmaz yönünden yeniden hüküm tesis edilerek ihalenin feshi isteminin reddine, karar verilmiştir. Bozma kararına karşı borçlu tarafın karar düzeltme yoluna gitmediği ve mahkemece bozmaya uyulup bozma doğrultusunda karar verildiğinden borçlunun temyiz dilekçesinde konu ettiği hususlar yönünden alacaklı lehine kazanılmış hak oluşmuş olup, bozma ile kesinleşen hususların yeniden temyiz sebebi yapılmasına usul hükümleri elvermemiştir.
O halde mahkemece, hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda, karar vermek gerekirken, bozmaya uyulmakla alacaklı lehine doğan usuli kazanılmış hak göz ardı edilip 12888 Ada, 2 parsel 3 nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmaz yönünden yeniden hüküm tesis edilerek karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.