13. Hukuk Dairesi 2016/2767 E. , 2018/6170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, davalı şirketten ... sitesinden bitişik vaziyetteki villaları satın aldıklarını, sitenin kanalizasyon ve alt yapı sorunu nedeni ile su bastığını ve oluşan zararın tesbit raporu ile belirlendiğini ileri sürerek, fazla hakları saklı kalarak 8.000,00 TL.nin davalılardan müteselsilen ödetilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davacıların süresinde ayıp ihbarında bulunmadıklarını, 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, ayrıca imalata dayalı kusur ve ayıbın da bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, ayıplı ve eksik yapılan işler nedeni ile davacıların satın aldıkları konutta oluşan hasarın giderilmesine ilişkin bedelin ödetilmesi talebine ilişkindir. Davalı, ayıp ve eksik bulunmadığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan 21.11.2012 havale tarihli bilirkişi raporunda, davacıların villalarının ... kat salonunda su yalıtımı ve bahçe drenajının yapılmamış olmasından kaynaklı kabarma ve dökülmelerin bulunduğu belirtilmiş ve mahkemece de, belirlenen ayıbın gizli ayıp niteliğinde anlaşılmış olmasına rağmen bu durumunda ilk su basma olayının gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl süre geçtiği anlaşıldığından, dava tarihinde zamanaşımı dolmuş olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacılar tüketici olduğuna ve davanın açıldığı tarih ile taraflar arasındaki sözleşme tarihi gözetildiğinde, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır. Öyle ki, malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Ancak Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan bu konudaki 818 sayılı BK"nun 198.maddesine göre, alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan hükümler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacıların belirttiği hususların açık mı yoksa gizli ayıp mı olduğunun belirlenmesinin yanında, dairelerin her bir davacıya hangi tarihte teslim edildiğinin, dolayısıyla ayıbın niteliğine göre ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının tesbiti önem arzetmektedir.
Mahkemece, hükme esas alınan 21.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda; gizli ayıplar yönünden değerlendirmelerin yapıldığı, ancak mahkemece, dairelerin her bir davacıya hangi tarihte teslim edildiğinin araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece, ayıpların açık mı yoksa gizli ayıp mı olduğuna ilişkin olarak ayıpların tek tek neler olduğunun belirlenerek, ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda ayıpların niteliği ve ortaya çıktıkları (kullanım ve mevsimlerdeki yağmur, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak bu ayıpların ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman farkedebileceği) zaman dilimi ve tarafların delilleri dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır.
Ayrıca, 4.madde de konut satışlarında zaman aşımı süresi beş yıl olarak öngörülmüş olup, davacı malı teslim aldığı tarihten itibaren beş yıl içerisinde 4077 sayılı Kanun’a dayanarak dava açabilecektir. Hal böyle olunca, mahkemece, yazılı şekilde bir araştırma ve inceleme yapılması gerekirken, ve ayıbın ortaya çıktığı ilk su basma tarihinin de hangi tarih olduğu açıklanmadan yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre, davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince temyiz edilen kararın davacılar yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.