22. Hukuk Dairesi 2014/14489 E. , 2015/25300 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İş sözleşmesinin, işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği ve bu suretle işçinin kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanıp kazanmadığı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere kanundaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanınmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un 25 II-h bendinde, işçinin hatırlatıldığı halde görevlerini yapmamakta ısrar etmesi durumunda işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu hükme bağlanmıştır.
İş görme edimi işçi tarafından işverenin verdiği talimatlara uygun olarak yerine getirilmelidir. İşverenin talimatlarının da iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi getirilebilecek sınırlamalara ve işçinin eğitimi, yeteneği ve takati gibi hususlara aykırılık oluşturmamalıdır.
4857 sayılı Kanun ile işçinin görevi yapmamakta ısrar etmesi kuralı getirilmiştir. Bu noktada işverenin hatırlatmasının ardından sadece bir kez görevi yapmama yeterli sayılmamalıdır. İşçinin görevi yapmama eylemi hatırlatmanın ardından da devamlılık arz etmelidir.
Dosya içeriğinden, 04.04.2006 tarihinden itibaren davalı işyerinde ekip şefi olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin 18.08.2010 tarihinde, birçok gün mesai saatleri içinde ikametgahında ya da işi ile ilgisi olmayan mahallerde bulunduğu ve iş faaliyetlerinde kullanılmak üzere kendisine verilen telefon hattı ile mesai saatleri içinde ve dışında uzun görüşmeler yaptığı gerekçesiyle 4857 sayılı Kanun"un 25. maddesinin II-e ve h bentleri uyarınca feshedildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece, davacının mesai saatleri içinde evinde olduğu ve bunu izin almadan yaptığı kabul edilerek, davalının sözleşmeyi haklı sebeple feshettiği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatlarının reddine karar verilmiş ise de, karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davacı hakkında fesih sebebine ilişkin olarak, daha önce yapılmış görevini hatırlatmaya dair uyarı olmadığı gibi, uzun süren telefon görüşmeleri yaptığı ispatlanamamıştır. Kaldı ki, görüşmelerin içeriği bilinemeyeceği için işle ilgisi olup olmadığının tespiti de mümkün değildir. Davacının sadece bir aylık dönemi kapsayan rotasyon kayıtları ise davacının mesai saatleri içinde ikametgahında veya iş ile ilgisi olmayan yerlerde bulunduğunu kesin olarak ortaya koymamaktadır. Şu halde, 4857 sayılı Kanun"un 25/II-e ve h bentlerinde düzenlenen fesih sebepleri şartları itibariyle oluşmadığından kıdem ve ihbar tazminatlarının kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı vekilinin ıslah talebine karşı, davalı vekili süresinde zamanaşımı defini ileri sürmüş, ancak mahkemece bu husus nazara alınmamıştır. Davalının, ıslaha karşı vaki zamanaşımı defi dikkate alınarak belirlenecek alacakların hüküm altına alınması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bu yönü ile de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.