Esas No: 2021/677
Karar No: 2022/1314
Karar Tarihi: 20.06.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/677 Esas 2022/1314 Karar Sayılı İlamı
T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/677 - 2022/1314
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/677
KARAR NO : 2022/1314
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : ...
ÜYE : ...
ÜYE : ...
KATİP : ...
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : ...
NUMARASI : ... Esas, ... Karar
DAVACI : 1- ...
VEKİLİ : Av...
DAVACILAR : 2- ...
3- ...
VEKİLİ : Av...
DAVALI : ...
VEKİLLERİ : Av...
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)
KARAR TARİHİ : 20/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ...
Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin ... tarih, ... Esas, ... Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 30/11/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilerinin desteğini kaybettiği, bu kaza nedeni ile şimdilik 300,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının (100,00 TL'si davacı ... ..., 100,00 TL si davacı ... ..., 100,00 TL'si davacı ... ... için olmak üzere) kazanın meydana geldiği 30.11.2019 tarihinden itibaren avans faizi davalıdan tahsiline, yargılama gideri ile ücreti vekaletin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 27.10.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı ... yönünden 15.971,54 TL, davacı ... yönünden 17.145,75 TL, 09.11.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile ise davacı ... yönünden 76.264,01 TL'ye ıslah etmiş, daha sonra sunduğu 07.12.2020 tarihli beyan dilekçesi ile davacı ... yönünden ıslah miktarını sehven bildirdiklerini ve bilirkişi raporu doğrultusunda talep ettikleri miktarın 75.264,01 TL olduğunu beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılara 10/01/2020 tarihinde 161,274.00 tazminat ödemesi yapıldığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun son bulduğunu, ve başkaca bir sorumluluğu kalmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı ... ... tarafından açılan davanın kabulü ile 16.071,54 TL'nin temerrüt tarihi olan 10/01/2020 gününden itibaren taleple bağlı kalınarak işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ... ... verilmesine, davacı ... ... tarafından açılan davanın kabulü ile 17.245,75 TL'nin temerrüt tarihi olan 10/01/2020 gününden itibaren taleple bağlı kalınarak işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ... ... verilmesine, davacı ... ... tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile 75.264,01 TL'nin temerrüt tarihi olan 10/01/2020 gününden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ... ... verilmesine, ... ... hakkındaki fazlaya dair talep daraltılması nedeni ile ve feragat olduğunun kabulü ile reddine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davacılara 10/01/2020 tarihinde 161,274.00 TL tazminat ödemesi yapılarak davalının sorumluluğunun son bulmuş olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, KTK madde 111 uyarınca ibranamenin iptal edilebilmesi için, müvekkili kurumun ödemeyi yaptığı tarihin verileri esas alınarak inceleme yapılmalı ve yapılan ödemenin “açıkça yetersiz” olduğu ortaya konulmaksızın verilen kararın kaldırılmasının gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini ayrıca müteveffanın kask takılmadığı kaza tespit tutanağı ile de tespit edilen araçta olduğunu bu sebeple işbu davada tazminat talep eden lehine bir tazminata hükmedilirse de açıklamış olduğu sebeple hakkaniyet indirimi yapılmalı, bu indirimin oranının da yerleşik içtihatlar uyarınca %25’den az olmaması gerektiğini, müteveffanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması aksi taktirde asgari ücret olarak alınması gerektiğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerekli olduğunu, davayı kabul manasında olmamak üzere faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, avans faizi işletilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek talepleri doğrultusunda kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49, 50, 53/1-3 ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, destekten yoksun kalınmasından doğan maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... Sigorta A.Ş. vekili istinaf etmiştir.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin kusur raporuna ilişkin istinaf başvurusunun incelemesinde;
HMK'nın 357. maddesinde "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz." hükmü düzenlenmiştir. Davalı vekiline 16.07.2020 havale tarihli kusur usulüne uygun şekilde 23.07.2020 tebliğ edilmiş, yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 23/10/2017 gün ve 2015/3253 E.-2017/9419 K. Sayılı kararında özetle; "...6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "bilirkişi raporuna itiraz" başlıklı 281/1. maddesinde; "Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler" düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı düşünülmelidir..." denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2015/8676 E, 2018/2775 K; 2013/11884 E, 2015/835 K; 2015/8056 E, 2017/2988 K. sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda, Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/430 Esas, 2018/1093 K sayılı kararında da benimsenmiştir.
Bu nedenle davalı vekili yönünden süresinde kusur raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin SGK tarafından davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmediğine ilişkin yaptığı istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, 30.11.2019 tarihinde gerçekleşen kaza neticesinde davacılara SGK tarafından bir ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti için; ilk derece mahkemesince SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı ve neticeden davacıya iş bu kaza nedeni ile herhangi bir ödeme yapılmadığı 13.03.3030 tarihli müzekkere cevabından anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin müterafik kusur indirimine ilişkin istinaf başvurusunun incelemesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen müterafik kusurun etkisine göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Destek ...'in kullandığı elektrikli bisikleti kullandığı sırda kazanın gerçekleştiği, destek ...'in meydana gelen olayda (beyin kanaması) kafa bölgesindeki yaralanması nedeniyle tedavi gördüğü anlaşıldığından, kaza tespit tutanağından davacının kast takmadığının anlaşıldığı, davacının kask takmaması nedeni ile zararın artmasına neden olduğu kabul edilerek, müterafik kusur nedeniyle tazminattan %20 oranında indirim yapıldıktan sonra bu davacı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna ve dava açılmadan evvel yapılan ödemenin davacıların zararını karşıladığına ilişkin yaptığı istinaf başvurusunun incelenmesinde;
İlk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı ve bu karar ile uyumlu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 Esas ve 2020/8104 Karar sayılı 03/12/2020 günlü kararlarında belirtilmiş olduğu gibi TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemine göre ve 10.01.2020 tarihindeki asgari ücreti verileri kullanılmak sureti ile davalı sigorta şirketinin 10.01.2020 tarihinde davacılara yapmış olduğu ödemelerin ödeme tarihi itibariyle desteğin tüm zararının ne kadarını karşıladığının tespiti gerekmektedir.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin 10.01.2020 tarihinde yaptığı ödemelerin rapor tarihindeki güncellenmiş hali sırası ile; davacı (eş) ...'e 102.160,82 TL, davacı (anne) ...'a 40.906,52 TL ve davacı ... (baba) 29.619,56 TL olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre; davacı (eş) ... yönünden, destekten yoksun kalma tazminat hesaplaması yapılırken bilinen gerçek bir durum ortaya çıktığında tazminat miktarının buna göre belirlenmesi gerekmektedir. Dosyadaki nüfus kayıtlarından tazminat isteyen davacı (eş) ... 17.02.2022 tarihinde evlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacının evlenme tarihi itibariyle, yani gerçek durum bilindiği halde farazi olarak davacı ... için 2043 yılı olan muhtemel ölüm tarihine kadar (destek göreceği) tazminat hesabı yapılması artık mümkün değildir. Bu nedenle davacı (eş) ...'in yeniden evlenme tarihine kadar olan destek alacağı 28.04.2022 havale tarihli bilirkişi raporuna göre, 13.401,67 TL olduğu, iş bu zarardan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapıldığında 10.721,33 TL destek alacağının bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı sigorta şirketinin davacı (eş) ...'e dava açılmadan evvel 30.12.2019 tarihinde 95.409,00 TL ödeme yaptığı dikkate alındığında, davacı ...'in tüm zararlarının karşılandığı anlaşılmıştır. Bu yönüyle davalı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Öte yandan, yukarında açıklanan hesap yöntemlerine göre davacı (anne) ...'ın destek alacağının 28.04.2022 havale tarihli bilirkişi raporuna göre 88.099,99 TL olduğu ve yine davacı (baba) ...'in destek alacağının 52.950,52 TL olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre davacı (baba) ...'in destek alacağı olan 52.950,52 TL'den %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılığında 42.360,41 TL destek alacağının bulunduğu, iş bu tazminat alacağından, davalı sigorta şirketinin davacı (baba) ...'e dava açılmadan evvel 30.12.2019 tarihindeki ödemenin güncellenmiş hali olan 29.619,56 TL ödeme düşüldüğünde, davacı (baba) ...'in 12.740,85 TL alacağının bulunduğu ve ilk derece mahkemesince davacı (baba) ... lehine 17.245,75 TL tazminat alacağı hükmettiği dikkate alındığında, davalı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle haklı bulunmuştur.
Davacı (anne) ...'ın destek alacağı olan 88.099,99 TL'den %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılığında 70.479,99 TL destek alacağının bulunduğu, iş bu tazminat alacağından, davalı sigorta şirketinin davacı (anne) ...'a dava açılmadan evvel 30.12.2019 tarihindeki ödemenin güncellenmiş hali olan 40.906,52 TL ödeme düşüldüğünde davacı (anne) ...'ın 29.573,47 TL alacağının bulunduğu ve fakat ilk derece mahkemesince davacı (anne) ... lehine 16.071,54 tazminat alacağı hükmettiği bu yönüyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun haksız bulunmuş ve fakat ilk derece mahkemesinin kararı davacı ... tarafından istinaf edilmeyip, davalı yönünden usulü kazanılmış hak oluştuğu dikkate alındığında, davacı ... yönünden lehine olacak biçimde yeniden hüküm kurulmamıştır.
Söz konusu maddi tazminat miktarında müterafik kusur indirimi yönünden yanılgı bir değerlendirme yazılı şekilde karar verilmiş olmasının hatalı olduğu kanaatine varılmakla davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun bu yönüyle kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği ve davalı vekilin sair istinaf sebeplerinin HMK 352/1-b-1. maddesi gereğince reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABUL - kısmen REDDİ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin ... tarih, ... Esas, ... sayılı kararının KALDIRILMASINA,
-Davanın kısmen KABUL, kısmen REDDİ ile;
2-Davacı ... ... tarafından açılan davanın KABULÜ İLE, 16.071,54 TL'nin temerrüt tarihi olan 10/01/2020 gününden itibaren taleple bağlı kalınarak işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ... ... VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin kısmın reddine,
3-Davacı ... ... tarafından açılan davanın KABULÜ İLE, 12.740,85 TL'nin temerrüt tarihi olan 10/01/2020 gününden itibaren taleple bağlı kalınarak işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ... ... verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine,
4-Davacı ... ... tarafından açılan davanın REDDİNE,
Harç Yönünden:
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.968,17 TL karar harcından, ıslah harcı ile birlikte peşin alınan 448,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.519,97 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
6-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70 TL karar harcının davacı ... ...'dan alınarak Hazine'ye irat kaydına,
Yargılama Gideri Yönünden:
7-Davacı ... ve ... tarafından yapılan 448,20 TL peşin harcın tamamının davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan bilirkişi ücreti, tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.623,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 623,50 TL'sinin davalıdan alınarak davacılar ... ve ...'a verilmesine, diğer yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
9-Arabuluculuk asgari ücret tarifesi kapsamında düzenlenen sarf kararı uyarınca 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin karar kesinleştiğinde davalıdan alınarak hazineye gelir kaydı amacı ile tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
Vekalet Ücreti Yönünden:
10-Davacı ... ... kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduklarından AAÜT uyarınca hesap olunan 4.080,00 vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı ... ... verilmesine,
10-Davacı ... ... kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduklarından AAÜT uyarınca hesap olunan 4.080,00 vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı ... ... verilmesine,
11-Davalı kendisinin bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan davacı ... yönünden reddolunan kısım için 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı ... ...'dan alınarak davalıya verilmesine,
12-Davalı kendisinin bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulanan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı ... ...'dan alınarak davalıya verilmesine,
İstinaf Giderleri Yönünden:
13-Davalı sigorta vekili duruşmaya katılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
15-Davalı tarafından istinaf aşamasında harcaması yapılan tebligat, posta masrafı ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.039,00 TL istinaf giderinin davacılar ... ve ...'den alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacılar vekillerinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 20.06.2022
Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır