19. Hukuk Dairesi 2018/3989 E. , 2020/80 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı, taraflar arasında traktör satışına ilişkin anlaşma olduğunu, bu anlaşma çerçevesinde davalıya teminat senedi verildiğini, traktör satış bedelinin ödenmesine rağmen davalının senette tahrifat yaparak takibe koyduğunu belirterek davacının takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında ödenen 41.000 TL yönünden davayı istirdat davasına dönüştürmüştür.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının sunduğu ve davalı tarafça imzası inkar edilmeyen belgeye göre, dava konusu senede karşılık davacının davalıya 50.000 TL.nakit para teslim ettiği, davalının işbu belgenin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu yazılı delille ispatlayamadığı, belgenin farklı kalemle veya üçüncü bir kişi tarafından doldurulmasının anlaşmaya aykırılık veya tahrifat olarak değerlendirilemeyeceği, davalının takibinde kötüniyetli olduğu, yargılama sırasında davacının aracının icra takip dosyasında alacağa mahsuben 41.000 TL’ye davalıya satıldığı, ödenen miktarda davanın istirdat davasına dönüştüğü gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesiyle Dairemizin 2013/12315 esas ve 2013/16434 karar sayılı ve 23.10.2013 tarihli kararıyla; “Davacı, davalıdan satın aldığı traktör bedelini ödediği ve davalının takibine konu senedin teminat senedi olup iade edileceğine ilişkin iddiasını, bu hususları kapsayan 02.11.2010 tarihli yazılı belgeye dayandırmaktadır. Anılan belgede yer alan imzayı davalı inkar etmemiş ise de, açığa imza attığını, üzerinin davacı tarafından anlaşmaya aykırı doldurulduğunu savunmuştur. İşbu belgeye ilişkin olarak ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2012/51 esas 2012/801 karar sayılı dosyası ile davacı ... hakkında özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından açılan davada, 02.11.2010 tarihli yazılı belgenin sahte olarak düzenlendiği tespit edilerek mahkumiyetine karar verildiği, temyiz üzerine dosyanın Yargıtay"a gönderildiği, verilen kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Maddi vakıayı tespit eden ceza mahkemesi kararları BK.nun 53. (TBK.nun 74.) maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlar. Anılan hüküm kapsamında, mahkemece yapılacak iş, ceza mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenip sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2012/51 esas sayılı dosyası incelendiğinde davacı ... için Özel Belgede Sahtecilik suçunu işlediği kanaatiyle mahkumiyet kararı verildiği ve 28.03.2016 tarihinde kesinleştiği, dolandırıcılığa teşebbüsten ise Yargıtay 21.Ceza Dairesinin 28.03.2016 tarihli kararı ile beraat kararı verilmesi gerektiğinden bahisle bozulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece daha önce verilen davanın kabulüne dair karar, Dairemizce 23.10.2013 tarih ve 2013/12315 esas ve 2013/16434 karar sayılı ilamıyla bozulmuştur. Söz konusu bozma ilamında, Maddi vakıayı tespit eden ceza mahkemesi kararlarının 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu"nun 53. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. maddesi) uyarınca hukuk hakimini bağlayacağı, anılan hüküm kapsamında yapılacak işin, ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenip sonucuna göre bir karar verilmesinden ibaret olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, ceza mahkemesince davalı hakkında açılan ceza davasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hükme esas alındığı anlaşılmaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair verilen ceza mahkemesi kararları, TBK’nın 74. maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte kesin bir karar olmadığından, ceza mahkemesi kararı uyarınca karar verilmesi yerinde değildir. 02.11.2010 tarihli “belge” başlıklı yazılı belgede imzanın davalıya ait olduğu sabittir. Davalı, söz konusu belgenin kendi rızası hilafına düzenlendiğini yazılı delillerle ispatla yükümlüdür. Mahkemece varsa bu hususta davalının yazılı delillerinin ibrazı sağlanmalı, davalı tarafından belgenin kendi rızası dışında düzenlendiğinin ispatı halinde davanın reddine, ispatlanamaması halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. Kötüniyet tazminatına hükmedilmesi için davalının kötüniyetli olduğunun tesbiti gerekir.
Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile yanılgılı gerekçeyle karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.