Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2019/6789
Karar No: 2021/4885
Karar Tarihi: 19.10.2021

Danıştay 10. Daire 2019/6789 Esas 2021/4885 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6789
Karar No : 2021/4885


TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- … 3- … 4- …
VEKİLLERİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
(Mülga … Kurumu)
VEKİLLERİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, eşi ve babaları … 'ın, Akdağmadeni Devlet Hastanesinde gerekli acil önlem ve müdahalede bulunulmaması sonucu ölümünde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle uğranılan zararlara karşılık eş … için 250,00 TL (miktar artırım ile 98.173,93 TL) maddi, 100.000,00 TL manevi, çocuklar … için 250,00 TL (miktar artırım ile 6.362,69 TL) maddi, 50.000,00 TL manevi, … için 250,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi, … için 250,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; davacıların yakını … 'ın, duş sırasında vücudunda kene gezdiğini fark ederek 08/08/2014 tarihinde Akdağmadeni Devlet Hastanesi Acil Polikliğine başvuruda bulunduğu, burada yapılan kan tahlili neticesinde PLT (trombosit) değerinin 91 olduğunun görüldüğü, hasta epikriz raporunda, hastanın şikayetinin bulunmaması, kan hastalığı bulunduğunu beyan etmesi, en son alınan kan tahlilinde de PLT değerinin 97 olması sebepleriyle ileri tetkik için bir üst sağlık kuruluşuna sevk yapılmayarak ertesi gün hastaneye tekrar müracaat etmesinin istenildiğinin yazıldığı, bu durumun, mülga Halk Sağlığı Kurumunca yayımlanan Kene Tutunması İle Gelen Kişilere Yaklaşım Algoritması kapsamında değerlendirildiğinde, davacılar yakınının bir üst sağlık kuruluşunda ilgili uzman hekim tarafından değerlendirilmek üzere sevkinin yapılması gerektiği, davacı yakınının kan rahatsızlığı bulunduğunu beyan etmesi ya da hekimin ertesi gün hastaneye müracaat etmesi gerektiğini bildirmesinin durumu değiştirmediği, olaydaki gibi çok küçük bir ihtimalin değerlendirilmemesinin hastanın ölümü ile sonuçlandığı, netice itibarıyla Akdağmadeni Devlet Hastanesi Acil Polikliğine yapılan 08/08/2014 tarihli başvuru üzerine … 'ın bir üst sağlık kuruluşuna sevk edilmemesi ile davacı yakınlarının ölümü arasında nedensellik bağının bulunduğu, bu hususun bir hizmet kusuru olduğu sonucuna varıldığı, davacıların destekten yoksun kalma zararının hesaplanması amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 07/01/2015 kayıt tarihli bilirkişi raporunda, davacılardan … 'ın 98.173,93 TL, … 'ın 6.362,69 TL zararı olduğunun hesaplandığı, bu nedenle anılan tutar ile davacıların yaşadığı acı, sıkıntı, elem ve ızdırap karşılığı takdir edilecek manevi tazminatın idarece tazmini gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile … için 98.173,93 maddi, 50.000,00 TL manevi, … için 6.362,69 TL maddi, 25.000 TL manevi, diğer davacıların her biri için 25.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, talep edilen maddi tazminatın verilmesi gerektiği, hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, idarelerinin hizmet kusurundan söz edilebilmesi için aranan şartların olayda gerçekleşmediği, sağlık hizmetinin bünyesinde risk barındırması sebebiyle ancak ağır hizmet kusuru sonucunda meydana gelen zararların tazmin edilebileceği, Adli Tıp Kurumu raporunda kişinin tedavisine katılan hekimlere atfı kabil kusur bulunmadığının tespit edildiği, hükmedilen manevi tazminat tutarının yüksek olduğu ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, maddi ve manevi zararın tazmini ile yükümlü tutulması için gereken şartların oluşmadığı, bu hususun Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olduğu, manevi tazminat tutarının yüksek belirlendiği savunulmuş olup, davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY_TETKİK_HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu'nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname'nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı'nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacıların yakını …, 08/08/2014 tarihinde (cuma günü) üzerinde kene gezdiğini fark etmesinin ardından Akdağmadeni Devlet Hastanesi Acil Polikliniğine başvurmuş, burada yapılan kan tahlilinde PLT (trombosit, platelets) değerinin 91 (normal değer aralığı 100 - 400) olduğu görülmüş, aynı tarihli epikriz raporuna göre, şikayetinin bulunmaması, kan hastalığı olduğunu beyan etmesi, sistem üzerinden yapılan sorguda en son alınan kan tahlilinde PLT değerinin 97 olduğunun görülmesi sebebiyle 09/08/2014 tarihinde (cumartesi günü) tekrar kan tahlili vermesi söylenerek (ileri tetkik için bir üst sağlık kuruluşuna sevk yapılmayarak) evine gönderilmiştir. Davacılar tarafından, yakınlarının ertesi gün (10/08/2014 pazar günü) hastaneye başvurduğu, ancak Cumhurbaşkanlığı seçimi gerekçe gösterilerek kayıt dahi alınmaksızın geri çevrilip pazartesi günü gelmesinin söylendiği iddia edilmiş, kayıtlara göre müteveffa 11/08/2014 tarihinde (pazartesi günü) aynı hastaneye başvurmuş, aynı gün tekrar yapılan kan tahlilinde PLT değerinin 63 olduğu görülmüş, söz konusu hastanede uygun branş (enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı) bulunmadığından ileri tetkik ve tedavi için Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine (mutat taşıt ile) sevk edilmiş, hastanın bir üst merkeze kendi imkanlarıyla başvurmak istediği tutanak altına alınmış, sevk edildiği sağlık kuruluşuna başvurması sonrasında kırım kongo hemorajik ateşi tanısıyla yatarak takip ve tedavisine başlanmış, tedaviye cevap alınamaması nedeniyle 17/08/2014 tarihinde vefat etmiştir.
Davacılar tarafından, adı geçenin, Akdağmadeni Devlet Hastanesinde gerekli acil önlem ve müdahalede bulunulmaması nedeniyle ölümünde davalı idarenin hizmet kusuru olduğundan bahisle uğranılan zararların tazmini istemiyle 08/10/2014 kayıt tarihli dilekçeyle başvuruda bulunulmuş, bu başvurunun zımnen reddi üzerine bakılan dava açılmış, Mahkemece, olayda idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla bilirkişiliğine başvurulan Adli Tıp 1. İhtisas Kurulunca düzenlenen … tarih ve … sayılı raporda özetle, "kişinin ölümünün kırım kongo kanamalı ateş hastalığı ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana geldiği,... ilk başvurusunda yapılan tetkiklerin normal olduğu, muayene bulgularının doğal olduğu, bir gün sonra kontrol kanı tetkiki için hastaneye çağrıldığı cihetle kişinin tedavisine katılan hekimlere atfı kabil kusur bulunmadığı" yönünde görüş bildirilmiş, ancak bu rapor hükme esas almaya elverişli bulunmayarak, olayın mülga Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca yayımlanan Kene Tutunması İle Gelen Kişilere Yaklaşım Algoritması kapsamında değerlendirilmesi neticesinde, müteveffanın Akdağmadeni Devlet Hastanesi Acil Polikliniğine yaptığı ilk başvuruda bir üst sağlık kuruluşuna sevk edilmemesi ile ölümü arasında nedensellik bağının bulunduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Tam yargı davalarında zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.
20/01/1982 tarih ve 17580 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun'da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; ancak davanın ihbarının Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından re'sen yapılacağı kurala bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinin birinci fıkrasında, davanın taraflarının, müdahillerin ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu; 61. maddesinin birinci fıkrasında, taraflardan birinin, davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; 66. maddesinde ise, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer'î müdahil olarak davada yer alabileceği hükümleri yer almaktadır.
2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu'nun 1. maddesinde, adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumu kurulduğu; 2. maddesinde, Adli Tıp Kurumunun, mahkemeler ile hakimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen adli tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle yükümlü olduğu; 15. maddesinde, Adli Tıp Üst Kurullarının, adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de mahkemeler, hâkimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de belirtilmek suretiyle bildirilen işleri, adli tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle karara bağlanamamış olan işleri, adli tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, adli tıp ihtisas kurulları ile ihtisas dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, adli tıp ihtisas kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceleyeceği ve kesin karara bağlayacağı düzenlenmişken; 703 sayılı "Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ile anılan hükümler yürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte, 15/07/2018 tarihi ve 30479 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yukarıda yer verilen hükümler yeniden düzenlenmiştir.
4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan değişiklik neticesinde yeniden düzenlenen Adli Tıp Kurumuna ilişkin olarak Kararnamenin 2. maddesinde, adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumu kurulduğu; 3. maddesinde, Adli Tıp Kurumunun, mahkemeler ile hakimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen adli tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle yükümlü olduğu; 16. maddesinde, Adli Tıp Üst Kurullarının, adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de mahkemeler, hâkimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de belirtilmek suretiyle bildirilen işleri, adli tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle karara bağlanamamış olan işleri, adli tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, adli tıp ihtisas kurulları ile ihtisas dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, adli tıp ihtisas kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceleyeceği ve kesin karara bağlayacağı; 7. maddesinde, Adlî Tıp Üçüncü Üst Kurulunun, Adlî Tıp Birinci, Yedinci ve Sekizinci İhtisas Kurulları başkanları ve üyelerinden oluşacağı; 17. maddesinin (g) bendinde, Sekizinci İhtisas Kurulu'nun görevi, ölümle sonuçlanan tıbbî uygulama hatalarına ilişkin işler hakkında bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmek olarak düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kişilerin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının tıbbi ihmal nedeniyle ihlal edildiği iddiasıyla açılan tam yargı davalarında, hizmet kusurunun tespitine yönelik olarak ilk derece mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesinde, bilirkişinin somut tıbbi verileri kullanarak, sahip olduğu tıbbi bilgilerden hareketle her türlü şüpheden uzak, nesnel bir sonuca varması ve buna göre de somut gerekçelerle kanaat bildirmesi gerekmekte olup; bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Buna ek olarak, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
İdare Mahkemesince, bilirkişiliğine başvurulan Adli Tıp 1. İhtisas Dairesince hazırlanan rapor hükme esas alınmayıp, dava konusu olay Kene Tutunması İle Gelen Kişilere Yaklaşım Algoritması kapsamında değerlendirilerek karar verilmiş ise de; söz konusu algoritma kapsamındaki değerlendirmelerin genel bilgi veya tecrübeden öte özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği, Adli Tıp Kurumu raporunda da anılan algoritma kapsamında herhangi bir değerlendirme yapılmadan ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanının katılımı olmadan görüş bildirildiği dikkate alındığında, bu haliyle olayda davalı idarenin hizmet kusuru olup olmadığının açık ve net olarak ortaya konulmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan; davacılar tarafından, yakınlarının 10/08/2014 pazar günü hastaneye başvurmasına rağmen, Cumhurbaşkanlığı seçimi gerekçe gösterilerek hasta kaydının dahi alınmaksızın pazartesi günü gelmesinin istenildiği ileri sürüldüğünden ve bu husus uyuşmazlığın çözümünde etkili olabileceğinden, anılan iddianın, 10/08/2014 tarihindeki hastane kayıtlarında kan tetkik / tahlillerinin yapılıp yapılmadığının araştırılarak açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Buna göre, dosyadaki tüm belgelerin Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, ilgili (enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı gibi) uzmanların oluşturduğu Adli Tıp İhtisas Kurulundan, kan değerleri ile ilgili olan hastalığının ne olduğunu tam olarak bilmediği halde, eşlik eden hematolojik bir hastalığı bulunduğunu, ayrıca vücudunda kenenin dolaştığını hastaneye başvuru sırasında beyan eden müteveffanın, hastaneye ilk başvurusunda (cuma günü) kan tahlilindeki PLT değerinin (91) yaklaşık üç yıl önceki PLT değeri (97) ile kıyaslanarak geçen 3 yıllık sürede hematolojik rahatsızlığının devam edip etmediğine dair ileri tetkikler de yapılmaksızın kontrol kanı vermek üzere evine gönderilmesinin tıp kurallarına uygun olup olmadığı, hastane kayıtlarının incelenmesi sonucu 10/08/2014 tarihinde davacılar yakınının hastaneye kabul edilmediği kanaatine varıldığı takdirde söz konusu gecikmenin zararlı sonuca etkili olup olmadığı ve etkili olduysa hangi oranda etki ettiği, bir sonraki başvurusunda (pazartesi günü) PLT değerinin 63'e düştüğü dikkate alındığında, laboratuvar değerleri hızla bozulan müteveffanın destek tedavisine derhal başlanmasının, bir üst merkeze sevkinin de ambulans ile yapılmasının gerekip gerekmediği, hastanın isteği doğrultusunda kendi imkanlarıyla sevk edilmesinin tedavide gecikmeye sebep olup olmadığı, dava konusu olay tarihinde yürürlükte olan Kene Tutunması İle Gelen Kişilere Yaklaşım Algoritması kapsamında davalı idareye ait hastanede müteveffaya gerçekleştirilen tıbbi ameliyelerin tıp kurallarına uygun şekilde yapılıp yapılmadığı hususlarında taraf iddialarının açık, anlaşılır şekilde cevaplandığı bir rapor alınarak, olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, eksik inceleme sonucu verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Diğer taraftan, işbu davanın ihbarı için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesi ile anılan maddenin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 61. ve devamı maddeleri hükümleri uyarınca gerekli koşulların oluştuğu anlaşıldığından, Dairemizin bozma kararı üzerine esas hakkında yeniden karar verilirken dava konusu olay nedeniyle idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek kişi veya kişilerin tespit edilerek davaya müdahil olabilme haklarını kullanabilmelerini teminen davanın bu kişilere re'sen ihbarı gerektiği açıktır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi