19. Hukuk Dairesi 2016/18917 E. , 2017/4332 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki (asıl) alacak ve (birleşen) menfi tespit davasının usule ilişkin bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vekilleri Av. ... ve Av. ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili (asıl davada), müvekkilinin davalının bayisi olduğunu, mallar daha sonra teslim edilecektir kaydı ile düzenlenen ve bedeli ödenen 21 adet faturaya konu malların teslim edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin bayilik sözleşmesini feshettiğini, yapılan ödemelere göre davalıdan alacaklı olmalarına rağmen toplam 2.000.000,00 TL bedelli teminat mektuplarının da haksız olarak nakde çevrildiğini ileri sürerek, dava konusu faturalar nedeniyle ödenen meblağın şimdilik 5.000,00 TL"sinin ve haksız olarak nakde çevrilen teminat mektuplarının şimdilik 5.000,00 TL"sinin faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline ve davalı haksız icra takibi yaptığından aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 17/06/2014 tarihli dilekçesi ile talebini 12.910.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili (asıl davada), müvekkilinin bazen iskontolu ön satış yaptığını, bu durumda faturada ön satış yazılı olup tüm bu işlemlerin kayıt altına alındığını, bu nedenle malların teslim edilmeme ihtimalinin bulunmadığını, dava konusu faturalara konu malların davacıya teslim edildiğini, dava konusu faturaların 2005-2006-2007 yıllarına ait olduğu gözetildiğinde davacının müvekkiline olan borçlarını ödememek için 6 yıl sonra kötü niyetle bu davayı açtığını, müvekkilinin alacağının tahsili için giriştiği icra takibine davacının itiraz etmediğini, takibin kesinleştiğini ve müvekkili tarafından açılan tasarrufun iptali davalarının müvekkili lehine sonuçlandığını, alacak davasında icra inkar tazminatı talep edilmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili (birleşen davada), müvekkili hakkında icra takibine konu edilen çek karşılığı olan malların müvekkiline teslim edilmediğini, faturalarda malların teslim edilmediğinin yazılı olduğunu, ayrıca müvekkilinin nakde çevrilen 2.000.000,00 TL bedelli teminat mektubu tutarının borçtan mahsup edilmediğini ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile müvekkili lehine tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili (birleşen davada), takibe konu çeklere ilişkin düzenlenen faturaların içeriği malların davacıya teslim edildiğini, müvekkilinin bayilerine mal tedarik ederken bazı zamanlarda iskontolu ön satışla yaptığını, bu durumda düzenlenen faturalarda ön satış ve malların daha sonra teslim edileceğine ilişkin ibare bulunduğunu, müvekkilinin tüm bu işlemleri kayıt altına aldığından malların teslim edilmemesi gibi bir ihtimalin bulunmadığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraf vekillerinin yazıl beyanlara göre tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmediği, bozma öncesi alınan bilirkişi raporuna göre, asıl dava yönünden, 03/07/2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda 3.783.542 litre 8.340.132,60 TL tutarındaki ürünün teslim belgelerinde imza bulunmadığı, bu miktar yönünden teslim iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davacıya teslim edilmeyen ürün bedeli toplamı 8340.132,60 TL"nin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin isteğin reddine, birleşen davaya konu çeklerin bedelsiz olduğunun kanıtlanamadğı gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre birleşen menfi tespit davası yönünden davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Asıl davada uyuşmazlık 21 adet faturadan kaynaklanmaktadır. Davacı fatura konusu malların kendisine teslim olunmadığını ileri sürmekte davalı ise malın teslim olunduğunu beyan etmektedir. 21 adet faturadan 10 adedinin davacı kayıtlarında yer aldığı anlaşılmakta olup, bu durum 10 adet fatura konusu malların teslim edildiğine karine teşkil eder. Diğer yandan davalı 21 adet faturaya konu malların teslim edildiğine ilişkin sipariş formları ve eklerini sunmuştur. Bu durumda tüm sipariş formları ve ekleri davacının defterleri ile birlikte uzman bilirkişi kurulu tarafından incelenerek deftere kayıtlı 10 adet faturaya ilişkin olanlar ayrıldıktan sonra kalan 11 fatura konusu malın teslimi yönünden inceleme yapılıp alınacak Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi kurulu raporuna göre uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi yönünden kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
Ayrıca 2005-2007 yılları arasında düzenlenen ve bedeli ödenen 21 fatura konusu malı almadığını ileri süren davacının sonraki yıllarda bedelini çek ve peşin ödeyerek yeni mal almasının önceki ilişki üzerindeki etkisinin de karar yerinde tartışılmamış olması da kabul şekli ile isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen dosyaya yönelik davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 30/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.