Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/9556
Karar No: 2020/1068
Karar Tarihi: 07.02.2020

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/9556 Esas 2020/1068 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2019/9556 E.  ,  2020/1068 K.

    "İçtihat Metni"



    TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.09.2019 tarih ve 2019/93046 sayılı yazısı ile; Silahlı terör örgütü ..."ye üye olma suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda beraatine dair Trabzon 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.09.2018 tarihli ve 2018/54 esas, 2018/236 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre, Trabzon 3. Ağır Ceza Mahkemesince, sanığın ... silahlı terör örgütünün üyesi olduğuna dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden bahisle beraat kararı verilmiş ise de; Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından ... hakkında 2016/9007 soruşturma sayılı dosya üzerinden yürütülen soruşturma sırasında hazırlanan 03/12/2018 tarihli analiz raporuna göre, anılan şahıs hakkında yapılan ... sorgulamasında sanığın 0553 329 82 48 numaralı gsm hattı üzerinden örgütün gizli haberleşme aracı ... programını kullandığı, sanığın firari şüpheliler ... ... ve ... ..."ın ikametleri olan 2 numaralı Beşirli Mahallesi, 920. Sokak, Mavi Kent Sitesi, A Blok, Kat: 11, Numara:4/41 Ortahisar-Trabzon adresinde yapılan aramada ele geçen Kuran-ı Kerim ve Kuran-ı Kerim mealinde parmak izinin bulunduğunun tespit edildiği, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, sanığın ... silahlı terör örgütüne örgütsel olarak bağlı olduğuna dair cezalandırılmasına yeterli delil bulunduğu ve üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluştuğu gözetilmeden, mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 12/09/2019 gün ve 94660652-105-61-1249-2019-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
    OLAY:
    ... silahlı terör örgütü soruşturmaları kapsamında ... kullanıcısı oldukları ve Trabzon ilindeki ... yaptıkları iddia edilen firari şüpheliler ..."ın sohbet toplantıları yaptıkları belirlenen evde yapılan aramada ele geçen Kuran-ı Kerim"de ayrıca Kuran"ı Hakim"in adlı mealde kendisi ile birlikte ... kullanıcısı olan ve hakkında yürütülen soruşturma kapsamında firari olduğu belirtilen komiser eşi..."in de parmak izlerinin bulunduğu, örgütle iltisaklı okulda SGK kaydının bulunduğu, il genelinde TEM ve KOM şube müdürlüklerinde alınan ifadelerde hakkında beyanda bulunulmadığı ve adli sicil kaydına rastlanılmadığı anlaşılan sanık hakkında; 07.02.2018 tarihli Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/13559 soruşturma, 2018/750 esas ve 2018/142 numaralı iddianamesi ile öğretmen olarak görev yapmakta iken darbe girişimi sonrasında açığa alındığı, örgütle iltisaklı Silm Eğitim Tes. İşlt. Tic Aş"de SGK kaydının olduğu, itirafçı beyanı ile tespit edilen akademi mezunu komiserlerden sorumlu ... silahlı terör örgütü imamı ve eşinin sohbet için kullandığı evdeki Kuran-ı Kerimde ve mealde parmak izinin çıkmasından dolayı eşi ile beraber bu sohbet toplantılarına katılmış olması hususlarında toplanan deliler kapsamında 3713 sayılı TMK"nın 5, 7/1 ve 5237 sayılı TCK"nın 314/2, 53, 58/9 maddelerinden cezalandırılması istemi ile hazırlanan iddianamenin, Trabzon 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabulüne müteakip, mahkemenin 2018/54 esasına kayden yürütülen kovuşturmada, gerek mahkeme huzurunda gerekse savcılık ve kollukta müdafii eşliğinde verdiği savunma ve ifadelerinde adına kayıtlı hattının olmadığını son bir yıldır ... nolu hattı kullandığını, ... ve ... isimli kişileri tanımadığını, şahısların ikameti olarak belirtilen adrese hiç gitmediğini, evinde okuduğu Kuran-ı Kerim"in belirtilen adrese nasıl gittiğini bilmediğini, komiser olan ve hakkında soruşturma bulunması nedeni ile de firari olan eşinin veya arkadaşlarının götürmüş olabileceğini, mezun olduktan sonra maddi nedenler ile bir yıl belirtilen şirkette çalıştığını ve sohbetlere katılmadığını, örgütle alakasının bulunmadığını beyanla atılı suçlamaları kabul etmediğini ifade eden, cep telefonunun şifresinin bilinmemesi nedeni ile inceleme yapılamadığı ancak ele geçen diğer dijital materyallerde suçla ilgili bir delile rastlanmadığı belirtilen, adli sicil kaydı bulunmayan, gerekçeli karara esas teşkil eden hükmün tefhim edildiği 04.09.2018 tarihli duruşmada, iddia makamının terör örgütü üyeliği suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden 5271 sayılı CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmesi mütalaa edilen sanık hakkında; atılı suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmadığından 5271 sayılı CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine dair karar verilen ve 2018/54 esas 2018/236 karar sayılı gerekçeli ilamda özetle; şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği sanığa atılı Kuran-ı Kerim ve mealinde parmak izinin bulunmasının sohbet tabir edilen toplantılara katıldığını göstermeyeceği, örgütle organik bağının tespit edilemediğinin belirtildiğinin belirtildiği anlaşılan, istinaf edilmemesi nedeni ile de 16.10.2018 tarihinde kesinleşen ilamdan sonraki süreçte, yargılama sırasında devam eden başkaca bir soruşturma kapsamında eşi... Kuloğlu"nun adına kayıtlı 0505 270 42 77 ve 0553 329 82 48 numaralı hatlarda ... programı kullandığının, bu hatlardan 0553 329 82 48 numaralı hattın sanık tarafından kullanıldığının tespit edildiğinin 11.01.2019 tarihinde bildirilerek, tanzim edilen analiz raporunun da gönderilmesi üzerine Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığının 21.01.2019 tarihli görüşünün alınmasına müteakip, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından 12.09.2019 tarihli yazı ile kesinleşen ilamın kanun yararına bozulmasının istenilmesinin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce istenilmesi üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
    KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Kesinleşen hükümden sonra ortaya çıkması nedeniyle CMK"nın 217. maddesi gereğince duruşmada tartışılıp değerlendirilmeyen fakat suçun sübutu bakımından belirleyici nitelikte olduğu kabul edilen delilin, anılan kanunun 223/2-e maddesi gereğince verilen beraat kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile kanun yararına bozma yasa yoluna konu olmasına imkan verip veremeyeceğine ilişkindir.
    HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
    Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
    Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez.
    Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    Sübutu kabul edilen eylemin suç oluşturup oluşturmayacağı ya da hangi suçu oluşturacağı yönündeki hukuki tespit, kabul ve uygulamaların yukarıda sayılan, uygulama birliği ve hukuk güvenliği amaçları bağlamında kanun/kamu yararı taşıdığından kanun yararına bozma yasa yoluna konu olabileceğinde şüphe yoktur. Yüksek Ceza Genel Kurulu da aynı görüştedir. (23.6.2009 t, 2009/7-69,176 sy)
    Ancak ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 tarih 260/281 sayılı kararında da açıklandığı üzere; olaya ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmişse, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine noksan kovuşturma yapıldığından ya da takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozmaya gidilemez.
    Diğer taraftan AİHS"nin 6. ve Anayasanın 36/1. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında kalan ve ceza yargılama hukukunun temel ilkelerinden olan "çifte yargılama yasağı/Ne bis in idem" kuralı gereğince, nihai bir kararla mahkum edilen ya da beraat eden kimse, aynı egemenlik alanı içinde aynı fiilden dolayı yeniden yargılanamaz ve cezalandırılamaz. AİHS 7 nolu protokolün 4. maddesi ile Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin 14/7. maddeleri de bu kuralı güvenceye bağlamıştır.
    Ne var ki, asıl amacı maddi gerçeğe insan onuruna yaraşır biçimde ulaşmak olan ceza yargılamasının, adli hatalar nedeniyle mutlak hakikate ulaşamaması muhtemel ve vakıadır. Bu nedenle kesin hükmün otoritesine istisna olmak üzere olağanüstü yasa yolları benimsenmiştir. 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma, 311-314. maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi ve 308. maddesinde yer alan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı da bu istisnalardandır.
    Yukarıda değinildiği gibi kanun yararına bozma talebine ilişkin inceleme, talebe esas teşkil eden hüküm ya da kararın tesis edildiği tarih ve şartlar itibariyle değerlendirilmesini gerekli kılar. Hüküm ya da karar tarihinden sonra ortaya çıkan deliller, şartları varsa yargılamanın yenilenmesini gerektirebilir ise de kesinleşen hüküm veya kararı kanun yararına bozma talebinin konusu haline getiremez. Aksi düşünce hem kesin hükmün otoritesini sarsar hem "çifte yargılama yasağı/Ne bis in idem" kuralını ihlal eder hem de hukuk güvenliğini zedeleyerek toplumsal tedirginlik ve huzursuzlukları besler.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; hakkında yapılan yargılama sonucunda verilen beraat kararının kesinleşmesinden sonra firari olduğu belirtilen eşi adına kayıtlı ... yüklü telefon hattının, yargılama sürecinde devam ettiği anlaşılan bir başka soruşturma dosyası kapsamında kullanıcısı olduğunun tespit edildiğinin bildirilmesi karşısında, suçun sübutu bakımından belirleyici nitelikte olan ancak CMK"nın 217. maddesi gereğince duruşmada tartışılıp değerlendirilmeyen ve hükmün kesinleşmesinden sonra ortaya çıkan delilin, kesinleşen hükmü kanun yararına bozma talebinin konusu haline getiremeyeceğinden istemin reddine karar verilmiştir.
    SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.09.2019 tarih ve 2019/93046 sayılı düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, 07.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

























    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi