1. Hukuk Dairesi 2016/3845 E. , 2019/679 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalılar vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ...’ın maliki olduğu 755 ada 143 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bölümü mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalılara devrettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, anneleri olan dava dışı ..."in babası ...’tan intikal eden 373 ada 8 ve 1067 ada 97 nolu parsel sayılı taşınmazları mirasbırakan ..."ye devrettiğini ve karşılığında da dava konusu taşınmazın kendilerine temlik edildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nin 15.09.2013 tarihinde öldüğü, geride davacı oğlu ... ile dava dışı kızı ...’in mirasçı olarak kaldığı, davalıların ...’in kızları olduğu, mirasbırakanın maliki olduğu 755 ada 143 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümü 16.08.2013 tarihinde davalılara eşit paylarla satış suretiyle devrettiği, çekişmeli taşınmazın arsa vasfındayken 1/8 payının davalıların babası dava dışı... tarafından 20.11.1997 tarihinde dava dışı 3. kişilere ve bu kişiler tarafından da 15.12.1997 tarihnde mirasbırakana temlik edildiği, mirasbırakanın 1991 yılında ölen eşinden intikal eden 373 ada 18 parseldeki ve 1067 ada 97 parseldeki 7 nolu bağımsız bölümdeki dava dışı ...’e ait miras payının ... tarafından 08.04.1997 tarihinde mirasbırakana devredildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
Somut olaya gelince, davacı tanıklarının beyanlarıyla mirasbırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir bir nedenin ve muvazaanın varlığı konusunda somut bir olgunun ortaya konulamadığı, satış bedeli ile gerçek değer arasındaki farkın tek başına muvazaanın ispatı için yeterli olmayacağı açıktır.
Hal böyle olunca, iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de kat mülkiyeti tesisi yoluyla oluşan 2 nolu bağımsız bölüm üzerinden sadece dava konusu edilen pay gözetilerek ve kalan pay davalılar uhdesinde bırakılarak hüküm kurulması gerekirken infazı mümkün olmayacak şekilde 755 ada 143 parsel üzerinden iptal-tescile karar verilmesi ve davalıların payı yönünden de tapu iptal tescile hükmedilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.